Adem KILIÇ – 12 Mayıs 2025
Dünya, küresel düzenin artık çok kutuplu olarak kabul edildiği ve ABD dahil olmak üzere, Batı’nın hegemonyasının ortadan kalktığı bir geçiş süreci yaşıyor.
İşte bu geçiş dönemi ve Rusya-Ukrayna savaşından İsrail-Filistin savaşına, Afrika ve Kafkasya’daki gerilimlerden Pakistan-Hindistan çatışmalarına kadar çok sayıda krizin yaşandığı küresel arenada Türkiye, bölgesel istikrarın garantörü ve küresel diplomatik çözüm süreçlerinin en etkin aktörü olarak ortaya çıktı.
Türkiye bu geçiş sürecinde, gerek savunma sanayi alanında attığı büyük adımlar gerekse de uyguladığı etkin tarafsız strateji ile, hem sahada hem de diplomaside herkesin müttefik olmak istediği bir güç haline geldi.
Etkin tarafsızlık strateji ile güvenilir arabulucu: Türkiye
Son dönemde küresel arenada yaşanan neredeyse tüm gelişmelerdeki rolü düşünüldüğünde, Türkiye’nin diplomatik ve arabuluculuk hamlelerinin başarısının tek seferlik bir inisiyatif olmadığı net bir şekilde görülüyor.
Putin’in geçtiğimiz günlerde yeni barış görüşmeleri için Türkiye’yi işaret etmesi de bu tezimi ortaya koyan bir gelişme olarak ortaya çıktı.
Nitekim çok sayıda küresel sorunun çözümündeki etkisinin dışında Türkiye, Rusya-Ukrayna savaşının başlamasından bu yana, bu küresel krizde de çok sayıda başlıkta başarılara imza attı.
Türkiye bu süreçte, Rusya ve Ukrayna arasında önemli bir tahıl anlaşmasına aracılık etti ve milyonlarca ton tahılın dünya pazarına ulaşmasını sağladı. Türkiye’nin bu başarısı, sadece küresel gıda krizini hafifletmekle kalmadı ayrıca Batı’nın Rusya ile diyalog kuramadığı bir dönemde Türkiye’nin güvenilir arabulucu rolünü perçinledi.
Bu gelişmenin hemen ardından Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın lider diplomasi ile, ABD dahil olmak üzere birçok ülkenin çözemediği esir takası sürecini sonuca ulaştırdı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın lider diplomasisi ile birden fazla kez taraflar arasında esir takası gerçekleştirildi.
Türkiye ayrıca, bu hafta yine Türkiye’de gerçekleşecek olan Rusya-Ukrayna görüşmelerinin temelini oluşturan İstanbul ve Antalya görüşmelerinde tarafları ilk defa bir araya getiren ülke oldu.
Rus ve Ukrayna heyetlerinin Türkiye’de bir araya gelmesi, şu anda 3 yılını geride bırakan savaşın diplomatik çözümü konusunda atılan en ciddi adım olarak kayıtlara geçti. Her iki taraf da Türkiye’yi “tarafsız ve güvenli ülke” ortak olarak tanımladı ve tanımlamaya devam ediyor.
Türkiye’nin bu süreçlerde sergilediği yaklaşım; klasik “tarafsızlık” değil, belki de bundan sonra uluslararası literatüre örnek olarak girecek olan “aktif tarafsızlık” modeli olarak ortaya çıktı.
Zira Türkiye uyguladığı bu model ile; taraflara eşit mesafede dururken aynı zamanda insani, ekonomik ve bölgesel çıkarlarını koruma altına alan bir yaklaşım sergileyerek büyük bir dış politika başarısına imza attı.
Herkesin müttefik olmak istediği ülke: Türkiye
Türkiye bu süreçte; Karabağ’ın işgalden kurtulmasının ardından ortaya çıkan yeni gerçeklikte Azerbaycan-Ermenistan görüşmeleri, Libya iç savaşı, Afrika Boynuzu’nda yaşanan Etiyopya-Somali krizi ve Suriye’de 11 yıllık iç savaşın sona erdirilmesi gibi süreçlerde de etkin ve güvenilir ortak olarak rol aldı ve almaya devam ediyor.
Diğer yandan sadece son beş yılda yaşanan COVID-19 krizi, Avrupa enerji krizi, Rusya-Ukrayna savaşı, göç dalgaları ve Avrupa’nın yaşadığı güvenlik sorunu gibi tüm krizler, ABD, AB ve Körfez ülkeleri başta olmak üzere tüm ülkelerin Türkiye’ye karşı politikalarında köklü bir paradigma değişimine yol açtı ve Türkiye, herkesin müttefik olmak istediği bir ülke haline geldi.
Avrupa yaşadığı enerji krizinde Türkiye ile işbirliğinin zorunlu hale geldiğini anladı. TANAP ve TAP hatları üzerinden Hazar doğalgazının Avrupa’ya aktarımı ve Türkiye’nin Rus gazını depolama kapasitesini artırması, Türkiye’yi Avrupa için bir enerji koridoruna dönüştürdü.
Ayrıca LNG tesisleri ve yeni boru hatları projeleriyle Türkiye, enerji arz çeşitliliği için kritik adımlar attı ve 2024 yılında Macaristan ve Bulgaristan ile imzalanan yeni enerji işbirliği anlaşmaları ile bu rolünü pekiştirdi.
Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşü ile birlikte Avrupa’nın artan “güvenlik korkusu” da Türkiye’nin artan küresel etkisini bir kez daha ortaya çıkardı.
Zira; NATO’nun en büyük ikinci, Avrupa’nın ise en büyük ordusuna sahip olan Türkiye, Karadeniz’de de dengeleyici bir güç ve Avrupa artık bunun daha fazla farkında.
Türkiye, işte tüm bu nedenlerle ABD ve Avrupa tarafından artık vazgeçilmez bir ortak olarak görülmeye başlandı. Türkiye ayrıca, Suriye’de, Libya’da ve Afrika’da aldığı kritik roller nedeniyle Körfez ülkelerinin de müttefik olmak istediği bir aktör haline geldi.
Oyun kurucu ve dengelerin belirleyicisi: Türkiye
Türkiye’nin artık, sadece sınırlarındaki kukla yapılarla mücadele eden bir ülke değil, küresel diplomasinin merkezinde konumlanan bir aktör haline geldiği gerçeği tüm dünya tarafından kabul ediliyor.
Hatta; sahada güçlü, masada etkin bir Türkiye, klasik dış politika kalıplarını aşan bir yaklaşım ile vazgeçilmez bir müttefik ve oyun kurucu, dengeleri belirleyen bir ülke haline geliyor.
Nitekim; ABD, Rusya ve Ukrayna arasında giderek kapanan diplomasi alanında Türkiye, bu hafta yine rol alacak ve barışın tesisinde güvenilir aktör olarak tarafları bir araya getirecek.
Türkiye artık; sadece diplomatik çözüm arayanların değil, bölgede herhangi bir adım atmak isteyenlerin de ilk durağıdır.
Tüm bölgesel ve küresel aktörler, bundan sonra Türkiye ile birlikte hareket etmek zorunluluğunu daha fazla hissedecek.
YORUMLAR