Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
reklam
reklam

Abdullah Öcalan Serbest Kalacak mı? PKK’nın Feshi Sonrası Yeni Senaryolar

PKK’nın silahlı mücadeleye son verdiğini ilan etmesiyle Abdullah Öcalan’ın durumu yeniden tartışılıyor. “Öcalan’a demokratik siyaset hakkı tanınmalı” çağrısı dikkat çekti.

PKK’nın silahlı mücadeleye son verdiğini ilan etmesiyle Abdullah Öcalan’ın durumu

PKK’nın 5-7 Mayıs 2025’te Irak’ın kuzeyinde gerçekleştirdiği kongre sonrası silahlı mücadeleyi sonlandırdığını açıklaması, Abdullah Öcalan’ın geleceği konusunda yeni bir dönemin kapısını araladı. Örgüt, fesih kararının uygulanmasında Öcalan’ın rolünün belirleyici olduğunu ifade ederken, “demokratik siyaset hakkının tanınması” talebi de açıkça dile getirildi. Bu gelişmelerin ardından, İmralı’daki konumundan sonraki aşamalara kadar pek çok ihtimal Ankara kulislerinde gündeme gelmeye başladı.

“Fiziki özgürlük” talebi DEM Parti’nin önceliği ama Öcalan temkinli

DEM Parti cephesi ve PKK’ya yakın kaynaklar tarafından uzun süredir dillendirilen “fiziki özgürlük” talebi, bir kez daha ön planda yer aldı. Ancak kulislerde, Abdullah Öcalan’ın güvenlik gerekçesiyle İmralı dışına çıkma konusunda istekli olmadığı bilgisi öne çıkıyor. 1999’dan bu yana cezaevinde olan Öcalan’ın, olası bir dış transfer veya konum değişikliğini “güvenlik” açısından riskli bulduğu konuşuluyor.

Kimi kaynaklara göre, bu durum Öcalan’ın süreci daha çok içeriden yönlendirmeye devam edeceğini, “fiziki olarak değil, siyasi ve iletişimsel olarak” varlık göstermeye devam edeceğini gösteriyor.

“Umut hakkı” ve yeni haklar masada: Avukat, siyasetçi ve akademisyenlerle görüşme yolu mu açılıyor?

Süreçte dikkat çeken bir başka başlık da “umut hakkı” talepleri oldu. Kulislerde Öcalan’a yönelik koşullarda kademeli bir yumuşamanın gündeme gelebileceği konuşuluyor. Bu kapsamda, ilk etapta iletişim kanallarının genişletilmesi, görüşme olanaklarının artırılması gibi adımların atılabileceği ifade ediliyor.

Özellikle avukatlarıyla daha sık görüşme hakkı, DEM Parti milletvekilleriyle doğrudan diyalog imkanı ve belirli gazeteci, akademisyen ya da yazarlarla temasa geçmesi yönünde düzenlemeler yapılabileceği iddia ediliyor. Süreç içinde telefon hakkının tanınması, kamuoyuna mesajlarını doğrudan iletebilmesi açısından önem taşıyor. Bu gelişmelerin tamamı, sürecin daha şeffaf bir iletişim hattı ile yürütülmesini mümkün kılabilir.

İmralı’da yeni bir yapı mı kuruluyor?

Bazı siyasi gözlemciler, Öcalan’ın ilerleyen süreçte “sürece yön veren kişi” olarak daha aktif bir konuma geçeceğini öngörüyor. Bu kapsamda, kendisine daha kapsamlı çalışma alanı sunulması ve özel güvenlik protokolleriyle daha donanımlı bir ortamda tutulması da gündeme gelebilir.

İmralı’daki mevcut sistemin, bu süreçte tamamen yeniden dizayn edilip edilmeyeceği merak ediliyor. Özellikle iletişim altyapısının artırılması, Öcalan’ın rolünü stratejik olarak genişletebilir.

Öcalan’a yeni bir siyasi zemin mi açılıyor?

Kulislerde konuşulan bir diğer iddia ise, PKK’nın fesih kararı sonrasında DEM Parti’nin olağanüstü kongreyle yeniden yapılanacağı ve bu süreçte Öcalan’a yeni bir siyasi zemin hazırlanabileceği yönünde. Bu senaryoya göre, DEM Parti’nin yapısında köklü değişiklikler yaşanabilir ve Öcalan’a daha sembolik bir liderlik rolü tanınabilir.

Bazı radikal senaryolar ise Öcalan’ın yeniden parti kurabileceği ve hatta yeni yapılanmanın başına geçebileceği yönünde. Ancak mevcut anayasa, Siyasi Partiler Kanunu ve Ceza İnfaz Yasası göz önüne alındığında, bu ihtimalin şu anda yasal olarak mümkün olmadığı belirtiliyor.

DEM Parti umut hakkı için bastırıyor: Yeni düzenlemeler masada

DEM Parti kaynakları, özellikle İnfaz Kanunu ve Ceza İnfaz Yönetmeliği’nde değişiklik taleplerini dillendirmeye devam ediyor. Hasta tutukluların salıverilmesi, silah bırakanların topluma kazandırılması ve ceza sürecindeki bazı esnekliklerin tanınması bu taleplerin başında geliyor.

Ayrıca kayyum atamalarıyla görevden alınan belediye başkanlarının iade süreci de gündeme taşınıyor. Bu süreçlerin tamamının sonunda, “umut hakkı” kapsamında Öcalan’a daha farklı bir statü tanınması yönünde taleplerin yükselebileceği değerlendiriliyor.

Bahçeli’nin “umut hakkı” çıkışı sürece yön verir mi?

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin geçtiğimiz haftalarda yaptığı “umut hakkı” açıklaması da bu bağlamda dikkatle takip ediliyor. Bahçeli’nin, “Erenler şehit edilmeyecekse onay veririz” şeklindeki ifadesi, PKK’nın silah bırakma kararı sonrası atılacak adımların çerçevesini belirleyebilecek güçte bir çıkış olarak değerlendiriliyor.

Bu çıkışın, Öcalan’ın geleceğine yönelik adımlar için zemin oluşturup oluşturmayacağı ise siyasi denge ve kamuoyu tepkisine bağlı olacak.

Yeni anayasa tartışmaları bu süreçte hızlanır mı?

Öcalan’ın siyasi haklarının yeniden gündeme gelmesi, Türkiye’de uzun süredir konuşulan yeni anayasa çalışmalarını da tetikleyebilir. Bu noktada, demokratik siyaset alanının genişletilmesi, siyasi partiler yasasının yeniden yazılması ve hak temelli yeni düzenlemeler yapılması gerektiği yönünde değerlendirmeler öne çıkıyor.

Ancak anayasa değişiklikleri için toplumun geniş bir uzlaşıya ihtiyacı olduğu biliniyor. Bu nedenle Öcalan’a dair beklentilerin yeni anayasa ile doğrudan ilişkili olacağı görüşü hâkim.