Ceyhun BOZKURT – 15 Mayıs 2025
İLK GİRİŞİM ÇUBUK BARAJI’NDAKİ TOPLANTI
İşte Öcalan’ın da ilk örgütlenme deneyimi, 1973 yılında gerçekleşti. Bu yılın bahar aylarında Ankara’da Çubuk Barajı’nda bir ağacın altına topladığı 5-6 kişiye örgüt kurma kararını açıklamıştı. Terör örgütü elebaşı, Mehmet Ali Birand’a olayı şu şekilde aktarmaktadır:
“1973 baharında 5-6 kişiyi, Ankara Çubuk Barajı’na getirdim. Bir ağacın altında örgüt kurma kararı aldık. O kişiler benimle birlikte bir iki ay ya kaldılar ya kalmadılar. Zaten sınıf kökenleri itibariyle aramızda kalamazlardı.
Ben soruna bir grup karakterinde yaklaşmamız gerektiğini söyledim. ‘En kesin sonuç böyle alınır’ dedim.
Hangi ağacın altındaydı, şimdi hatırlamıyorum. Örgütün ilk kez Tuzluçayır mahallesinde kurulduğu söylenir, ancak bu yanlıştır.
İlk girişim Çubuk Barajı’nda o ağacın altındadır.
‘Benimle var mısınız?’ dedim.”
O grup daha sonra Öcalan’dan uzaklaştı. Ama adım adım daha sonraları elebaşı olarak Türkiye Cumhuriyeti’ne ve Türk milletine karşı terör saldırılarını yönetecek elebaşı kadrosunu oluşturmaya başlamıştı. Bu isimlerden ikisi şimdilerde KCK terör örgütünü yöneten Cuma kod adlı Cemil Bayık, diğeri de TSK ve MİT ortak operasyonuyla 2021 yılında imha edilen Fuat kod adlı Ali Haydar Kaytan’dı.
1970’lerin başında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nde öğrenci olan Cemil Bayık, önce örgütün kurucularından Kemal Pir ile tanışmıştır. Ardından Kemal Pir, Bayık’ı Abdullah Öcalan ile yine örgütün 1979 yılında öldürülen (ki ölümü üzerindeki şüphelere ileri satırlarda değineceğiz) Haki Karer ile tanıştırır. Yine Ali Haydar Kaytan da Abdullah Öcalan’ın ev arkadaşıdır.
Bayık, elebaşı Öcalan’ın kendilerini çok etkilediğini aktararak “yanında sigara bile içmiyordum” demekte. (Ne ilginçtir ki, Öcalan şimdi ‘PKK’yı feshedin’ talimatı verirken Cemil Bayık’ın Öcalan’ın bu talimatını etkisizleştirmeye çalıştığı iddia ediliyor.)
TUZLUÇAYIR TOPLANTISI
Her ne kadar Öcalan çok dile getirmese de örgütün başlangıcında esas belirleyicinin 1974 yılında Ankara Tuzluçayır’da bir dairede yapılan toplantı olduğu belirtilir. PKK itirafçılarının aktarımına göre Tuzluçayır olayı çok daha önemli. Ancak İsmet İmset’in aktarımına göre, iki farklı iddia söz konusu. Bu iddialardan birincisine göre Tuzluçayır’daki toplantıda Abdullah Öcalan’ın dışında daha önce sol bir örgütte bulunan ve sonraları Öcalan ile evlenecek Kesire Yıldırım, Cemil Bayık, Ali Özer, Musa Erdoğan, İsmet Kılıç, Hasan Askar Gürgöze, Kemal Pir, Kamer Özkan, Haki Karer ve Ali Haydar Kaytan yer almaktaydı.
Başka bir iddiaya göre ise toplantıya 7 kişi katılmıştı ve bu elebaşları şunlardı: Abdullah Öcalan, Haki Karer, Kemal Pir, M. Hayri Durmuş, Mazlum Doğan, Cemil Bayık ve Şahin Dönmez.
PKK itirafçısı Abdülkadir Aygan’ın anlattığına göre, Öcalan o toplantıya katılanlara artık kendilerini Türk solundan soyutlama zamanının geldiğini, ayrı bir örgütlenme için koşulların oluştuğunu söylemişti.
ADYÖD ÖRGÜTLENMESİ
Hangi iddia doğru olursa olsun, artık adım adım örgütlenme oluşturuluyordu. Çekirdek bir kadro oluşmaya başlamıştı. Öcalan ve Karer, Ankara Demokratik Yüksek Öğrenim Derneği (ADYÖD) yönetimine girerek, bu örgütlenmeyi de etkileri altına almıştı. ADYÖD 1975 yılında kapatılana kadar kuluçka halindeki bölücü örgütün arka bahçesi olarak hareket etmişti.
O tarihlerde örgüt artık alttan alta “Apocular” olarak anılmaya başlanmıştı. Ancak PKK’nın ilk çekirdek dönemiyle ilgili çok fazla bilgi yoktu. Bunun iki nedeni olduğu dile getiriliyor:
- Türkiye içinde Ülkücü, Devrimci, Goşist gibi söylemlerle sokaklar bile bölünürken Apocuların faaliyetleri çok fazla göze batmıyordu.
- İkinci olarak örgüt bu yıllarda isim yapmaktan öte, politik tartışmalar ve eğitim çalışmaları ile taraftar bulmaya özen gösteriyordu. Öcalan, o tarihlerde silahlı mücadele temelinde gelişecek bir hareketin lojistik destek ağını kurmaya çalışıyordu.
Bu nedenlerle ileride terör eylemleriyle Türkiye gündemini oldukça meşgul edecek olan bu kişiler ve faaliyetleri, o tarihlerde herkesin gözünden kaçmaktaydı.
PKK’nın kuruluşuna giden süreçte 1976 yılında Ankara’nın Dikmen semtinde yaklaşık 25 kişinin katıldığı toplantı da kritik eşiklerden bir tanesidir. İmset, “PKK-Ayrılıkçı Şiddetin 20 Yılı (1973-1992)” çalışmasında şunu söylemekte: “Dikmen toplantısının belki de en önemli sonucu, o güne kadar Türkiye’de faaliyet gösteren Türk ve Kürt sol örgütlerinin geleneksel yapılarından kopulması, yeni örgütlenmeyi değişik ve pratik bir zemine oturtma kararının alınması. Ve, bu yapılanmanın da Ankara’nın dar kapsamlı mücadele alanından koparılarak, ‘Bölge’ye intikal ettirilmesi.’”
PKK’nın “Apocular” olarak anılan çekirdek elebaşı kadrosu artık Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne gidecekti. Bu toplantıda alınan karar neticesinde Abdullah Öcalan Şanlıurfa’ya giderken, Kemal Pir ve Cemil Bayık Gaziantep’e, Şahin Dönmez ve Ali Haydar Kaytan Tunceli’ye gitti. O tarihlerde yapılan faaliyetlere, itirafçı açıklamalarına bakıldığında faaliyetlerin yoğunlaştığı iller arasında Elazığ, Kahramanmaraş, Kars ve Ağrı da vardı.
Apocular tanımı, Dikmen’de yapılan toplantı sonrasında daha da çok dile getirilmeye başlanıyor.
KÜRTÇÜ VE TÜRK SOLU ÖRGÜTLERİNE MUHTIRA
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki faaliyetlerini artıran Apocular, ilk muhtırayı, bu iki bölgemizde faaliyet yürüten diğer Kürtçü örgütlerin yanı sıra Türk soluna veriyor. 1977 yılında Ankara Mimar ve Mühendisler Odası’nda yapılan ve “yarı-legal” olarak tanımlanan bir toplantıda Öcalan ve arkadaşları, Türk solu ve Kürtçü hareketlerine “Bölge’de faaliyete başladıklarını, bundan böyle Güneydoğu’da etkin siyasetin kendi siyasetleri olacağını” adeta bir muhtıra havasında duyururlar.
Ancak örgüt için zor günler de kapıdadır. Örneğin Abdullah Öcalan’ın yanında beliren Pilot Necati Kaya, halen tartışılan bir figürdür. Öcalan’ın çevresi, Pilot Necati’nin istihbaratçı olduğunu söylemektedir. Ayrıca Öcalan’ın, Gaziantep grubundan İsmet Doğru’yla olan nişanını bozdurduğu Kesire Yıldırım’la ilgili de tartışmalar büyüktür. Elebaşlarını, faaliyetler artık gözlenmektedir endişesi kaplar.
Necati Kaya’nın uzaklaştırılmasını, Kesire’ye de dikkat edilmesi gerektiğini sürekli dile getirirler. Tam da bu tartışmalar yaşanırken gerek Türkiye’de gerekse örgüt çevresinde çarpıcı olaylar yaşanmaktadır. Türkiye’de 1 Mayıs 1977 yılındaki olaylar ve yaşanan katliamlı provokasyonun sarsıntısı sürerken Öcalan’ın en başından itibaren yanında yer alan Haki Karer, 18 Mayıs’ta Gaziantep’te öldürüldü. PKK itirafçısı Abdülkadir Aygan, saldırıyı Barzani yanlısı İsterkasor (Kızılyıldız) isimli örgütün yaptığını ileri sürerken, Öcalan komplocuları ve MİT’i sorumlu tutmaktaydı. 1979 yılında Aydınlık gazetesinde yayımlanan bir haberde, o sıralarda örgütten ayrılanların kurduğu Tekoşin isimli militanlar, Haki Karer saldırısının perde arkasında Öcalan ve artık kuruluşuna yaklaşılan PKK olduğunu söylemişlerdi. İddiaya göre Haki Karer, örgüt içinde Öcalan’ın otoritesini sarsacak bir konumdaydı. Karer’in öldürülmesinden sonra kontrol tamamen Öcalan’a geçti.
FİS KÖYÜ’NDE KURULUŞ
Öcalan, bu süreçte terör örgütünün kuruluş manifestosu olarak tanımlanan “Kürdistan Devriminin Yolu” başlıklı broşürü ve örgütün programını hazırladı. Artık 1978 yılına gelindiğinde örgütün altyapısı hazırdı. 27 Kasım 1978 tarihinde, Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Fis köyünde bir evde Öcalan liderliğinde toplanan elebaşları Kürtçesi Partiya Karkaren Kürdistan (Kürdistan İşçi Partisi) örgütünü, yani kısaltmasıyla PKK’yı ilan etti.
SONRAKİ BÖLÜM: İLK TERÖR EYLEMİNE GİDEN SÜREÇ
YORUMLAR