Ceyhun BOZKURT – 27 Temmuz 2025
Sömürge zihniyetinin her zaman iç kamuoyuna, Batı emperyalizminin propagandasını yapacak tipleri vardı. Günümüzde de çokça karşılaşıyoruz. Örneğin Türkiye’nin yıllarca dış politikasını emanet ettiği isimlerden biri olan emekli Büyükelçi Selim Kuneralp, Türkiye’nin Endonezya ile yaptığı tarihi savunma anlaşmasıyla dalga geçmek adına şu X paylaşımını yaptı:
“Daha motörü dahil pek bir şeyi olmayan Kaan uçağından 48 adetin 10 yıl içinde Endonezya’ya satılacağına ilişkin haber bana şöyle bir anımı hatırlattı.
28 Şubat dönemiydi. Rahmetli Erbakan hala başbakandı. Türkiye’nin başlıca hedefi AB’ne üyelik adaylığıydı. Veya biz öyle sanıyorduk.
Fransa Dışişleri Bakanı Charette Ankara’ya geldi. Tabii başbakanı ziyaret etti. Ben Dışişleri Bakanlığı Avrupa Birliği Genel Müdürü olarak görüşmede hazır bulundum. Haliyle biz başbakana AB adaylığımız konusunda bir konuşma notu hazırlamıştık. Fransızlar da bu konuyu açmasını bekliyordu, hazırlıklarını ona göre yapmışlardı.
Ancak Başbakan AB konusunu açmadı. Fransız bakan bari gelmişken bir kaç Airbus satayım dedi. Ancak rahmetli Erbakan’ın cevabı çok şaşırtıcı oldu. Biz artık ne Airbus ne Boeing alacağız, D8 çerçevesinde Endonezya Cumhurbaşkanı dostum Habibie ile birlikte kendi uçağımızı üreteceğiz dedi.
Bunun üzerine Charette ince bir tebessümle Habibie benim de iyi dostumdur, gerçekten odasında bir çok uçak maketi var, ama hiç biri uçmadı dedi. Görüşme öyle bitti.”
Dalga geçiyordu.
Benim paylaşımı alıntılayarak yaptığım “Fransız Bakan şunu da söyledi mi: “sizden görünüp bize hizmet eden elemanlarımız varken hiçbir şey üretemezsiniz” paylaşımıma da “Anlatamıyorum galiba. Hayal mahsulü nasıl üretilir?” diyerek gülücüklerle yanıt veriyordu.
Yani Türklerin hayal kurarak bir adım atmasının mümkün olmadığını düşünüyor. İç sorgulama yaparak bazı sonuçlar bulmaya çalışıyorum.
Mesela Kuneralp, şunları mı söylüyor:
- Türkler hayal kuramaz.
- Hayal kurarsa bile yapamaz.
- Yapamaz çünkü içeride onu engelleyecek sömürge zihniyetli tipler var.
Kuneralp’in sözlerinden yıllar önce bir ABD’li de çok benzer sözlerle Türk milletiyle dalga geçmişti.
SüperHaber’deyken yazmıştım.
F-16’ların ilk olarak Türkiye’ye geliş süreci 1980’ler… Ortak üretimi de içerin F-16 üretiminde imzalar 9 Kasım 1984 tarihinde atılıyor. Anlaşma çerçevesinde yapılacak işler için daha sonra Türk Havacılık Uçak Sanayii A.Ş. – TUSAŞ’a bağlı kurulan TAI’nın kuruluş sürecindeki Genel Müdürü bir Amerikalı olan Jerry Jones. Merhum gazeteci Deniz Som’un Savunma Sanayii’nde 1980’li yıllardaki gelişmeleri biraz da eleştirel gözle aktardığı 1989 basımlı “Gözleri Bağlı Şahin” Jones’in Genel Müdürlüğü sırasında dikkatimi çeken bir olay aktarılıyor. Aynen okuyalım:
“F-16 projesinin tamamlanmasından sonra, bu tesislerin ne olacağı sorusu gerçekten ilginç. Çünkü bu tezgahlarda yeni bir savaş uçağı üretmekten, hafif nakliye uçağı yapmaya; eğitim uçağı imal etmekten, helikopter üretmeye kadar birçok tasarı var. Bir de TAI tesislerini gezen Amerikalı parlamenterlere Genel Müdür Jerry Jones’un söylediği bir söz var: ‘Türkler, biz gittikten sonra, 1992’den itibaren burada, kendi uçaklarını yapmak istiyor.’”
Bunu nasıl başaracağımızı ise, yine Jerry Jones’un sözlerinden öğreniyoruz…
‘Hayal ederek…’”
Yukarıda “Türkler, biz gittikten sonra, 1992’den itibaren burada, kendi uçaklarını yapmak istiyor. Hayal ederek…” sözünü paylaştığım Jones, yıllar sonra 2000’li yıllarda Milliyet’te yazan Meral Tamer’e konuşmuş. Tamer’in, 27 Şubat 2000 tarihinde köşesinde aktardığına göre, o dönem TAI Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Lockheed Martin’in Ankara Temsilcisi sıfatını taşıyan Jones, şu sözlerle üstü kapalı olarak “Siz bu işlerle uğraşmayın” demek istemiş:
“Diyelim ki müthiş yüksek paraları verdiniz ve istediğiniz en son teknolojiyi almayı başardınız. O teknoloji sadece aldığınız an için geçerlidir. 3 gün sonra demode olmaya başlayacaktır. Demode olmaması için, yoğun Ar – Ge faaliyetleriyle o teknolojinin üzerine yenilerini eklemeniz gerekir. Bu işe devam edebilmek için savunma sanayiinde uzmanlaşmış Ar – Ge mühendisleriniz ve onların çalışabileceği laboratuvarlarınız var mı? Ayrıca işe devam için koymanız gereken para da çok büyük. O kadar paranın nereden bulunacağı, bulunsa da öncelik sıralamasında nereye harcanması gerektiği de ayrı bir soru!”
Jones, Türklerin hayallerini küçümsemiş, hatta küçümsemekle kalmamış, “boşuna uğraşmayın” mesajı vermişti.
Şimdi Kuneralp de merhum Necmettin Erbakan’ın kurduğu hayali küçümsedi. Bu zihniyet TOGG’u da, Hürjet’i de daha birçok başarıyı da küçümsemişti.
Ancak bu zihniyetin kalorifer peteği dediği Milli Muharip Uçağımız KAAN göklerde görüntü verdi. Yakında da atışlı test uçuşu yapacağını biliyoruz.
KAAN envantere girdiğinde utanmayacaklar, başka hangi gelişmemizin önüne takoz koyacaklar bilmiyorum ama benim esas merak ettiğim mesele şu: Bir vatan haininin torunu olduğu halde haklı olarak suç şahsidir diyerek o aileye hiçbir yasak koymayan, o aileden birini alıp Türk Dışişleri’nin önemli hale getiren bu devlete kinleri neden halâ çok büyük?
Ve neden bu ülkeye bakışları bir Türk gibi değil de aynen ABD’li gibi?
YORUMLAR