Ceyhun BOZKURT – 07 Ağustos 2025
Türkiye tarihinin en önemli projelerinden, hedeflerinden birini hayata geçirdi. Milliyetçi-Ülkücü hareketin lideri MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin son derece kritik bir zamanda attığı adım, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın de siyasi iradesini ortaya koyduğu hedefin altyapısı büyük.
Dün oturdum bu aşamaya gelirken hangi aşamalardan geçmişiz ona baktım. Türkiye resmen bölünmenin, parçalanmanın, iç savaşın eşiğinden dönmüş. Bir destan yazılmış. Bu destanın en önemli kahramanları canları pahasına şehir merkezlerinde, kırsalda ve sınır ötesinde terörü imha eden güvenlik güçlerimiz oldu. Her türlü kripto ve Amerikancı politikaya rağmen içeride direnen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Cumhur İttifakı kurulmadan önce devlet-millet için Cumhurbaşkanı’nın terörle mücadelesine destek veren MHP lideri Devlet Bahçeli de bunda çok önemli pay sahibi oldu. Süleyman Soylu gibi tarihin en kritik döneminde elini taşın altına koyarak görev yapan çok sayıda siyasi ve bürokrat da bu konuda tarihe geçen isimler oldu.
Uzatmayayım.
Gelinen aşamada şehir merkezlerinde ve Irak’ta etkisi ve eylem kabiliyeti son derece azaltılmış bir örgüt var.
Aylardır takip ettiğiniz üzere sırasıyla Devlet Bahçeli’nin sözleri, PKK’nın İmralı Cezaevindeki hükümlü lideri Öcalan’ın “silah bırakma ve fesih” çağrısı, örgütün de fesih kararı aldığı kongresi yaşandı. Bu kapsamda 5 aşamalı hedefin 3üncü evresi aşılmış oldu. Şimdi dördüncü evreden bahsediliyor. ( https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/hande-firat/terorsuz-turkiye-surecinde-5-evre-42803200 )
“Arada çok şey yaşandı” diyerek örgütün Kandil’deki lider kadrosunun taleplerini veya süreci akamete uğratmayı amaçlayan bazı sözlerini hatırlatabilirsiniz. Ben de şunu aktarırım: Hangi talebin hayata geçeceğini gördünüz veya örgütün hangi talebi hayata geçti?
Hiçbiri…
Risk var mı?
Her zaman her politikada riskler vardır. Bu hedefe ilerlerken de bazı riskler var ve bu süreci işletenler bu riskleri göze alıp, riskleri mümkün olduğunca azaltmaya, sıfıra indirmeye çalışıyor. Zaten tartışmanın, TBMM’de milletin büyük çoğunluğunun temsil edildiği siyasi partilerce komisyon kurulmasının nedenlerinden biri de bu…
Hedef terörün artık Türkiye’nin gündeminden çıkarılması, bu yapılırken Türkiye’nin birliğin-bütünlüğünü bozmayacak düzenlemelerle iç cephenin tahkim edilmesi ve Türk milletinin büyük çoğunluğunun buna yürekten ikna edilmesi…
Zaten bu hedefe ulaşılırsa, deyim yerindeyse atılan adımın meyvelerini bir süre sonra yiyeceğiz. Diyelim ki PKK içinde bir grup çıktı ve dedi ki “biz devam ediyoruz”. Olacak şu: Başları ezilecek. Çünkü Türkiye’nin terörle mücadelesindeki kararlılıkta tek bir santim geri adım atılmadı.
Aktardığımız gibi kahramanlarımız her bir santimetre vatan toprağında ve sınır ötesinde görev yapıyor. Onların her birine ne kadar şükranlarımızı sunsak, ne kadar dua etsek azdır.
Bu mücadele neticesinde örgütün geldiği son aşamayı özel bilgilerle aktaralım:
Örgütün içinde büyük çoğunluk Öcalan’ın sözlerine bağlı. Ancak bir grup Öcalan’ı karşısına almamak için doğrudan olmasa da dolaylı olarak terörden vazgeçmeye niyetli değil. Bu grup PKK’nın silah bırakma ve fesih kararı sonrasında aktif terör faaliyetlerini askıya alsa da istihkam, mağara-tünel kazma faaliyetlerine, eğitimlere devam etti. Ancak saha kaynaklarının aktardığına göre örgütün “savaşacak gücü kalmamış.” Zaten İHA-SİHA’ların etkisiyle örgütün hareket kabiliyeti neredeyse sıfıra inmiş.
Hatta lider kadro değil ama militanların büyük çoğunluğun silah bırakma ve fesih kararını sevinçle karşıladığı öğrenildi. Bu durum silah bırakmama taraftarı olan azınlık tarafından hoş karşılanmadığı belirtiliyor. Ancak örgüt militanlarında psikolojik yıpranma o kadar büyük ki, karar sonrası örgüt militanlarının silahsız gezmeye başladığı belirtiliyor. Sadece Gara’da tek tek tespit edilen 20-25 PKK’lı kaçmak veya teslim olmak için fırsat kolluyor.
Terörlü mücadele kapsamında yakalanan militanların aktardığı bilgilere göre, yasal düzenleme olursa ve tutuklama olmazsa eylemsizlik içinde çok sayıda militanın örgütten kaçmak için fırsat kolladığı ifade ediliyor. Teröre devam etmek isteyen azınlık kesim, bu büyük çoğunluğu örgüte bağlılıkları zayıf olarak niteliyor.
Örgütün lider kadrosunun çözülme olmaması için dikkatle hareket ediyor. Bu nedenle teslim olacak kişileri kendileri belirlemek istiyor.
Özeti şu ifadede saklı: “Süreç başlamadan önce örgüt artık tükenme noktasına geldi.”
Saha bilgileri aslında Türkiye’nin terörle mücadeleyi özellikle askeri boyutta kazandığının en önemli kanıtı.
Şimdilik bu bilgilerle yetinelim ve biraz da riskleri aktaralım:
Evet süreçte riskler var.
Bu riskleri de faş eden kişi Türk düşmanı CIA aparatı Michael Rubin oldu. Rubin’le ilgili bilgileri aktarmadan önce şunun altını çizmek gerekir. ABD-İsrail cephesi, PKK gibi yıllardır besledikleri bir aparatın feshini, tarihe gömülmesini istemiyor. Bu nedenle her türlü aparatı aracılığıyla Terörsüz Türkiye hedefini engellemeye çalıştı. Bu aparatlar arasında “milli” görünen tipler de var… Ne diyorduk: Batıl her vakit batıldır. Felaket, onun hak suretinde görünenidir.
Velhasıl kelam çok çabaladılar ama fesih kararını engelleyemediler.
Peki “Tamam yenildik” mi dediler. Hayır. İşte Michael Rubin’in faş ettiği plan bu: Silah bırakarak teslim olacak PKK’lılar üzerinden “Acaba şehirler üzerinden bir şey yapabilir miyiz” diye bir plana evrilmeye başladılar.
Örgütün şu an şehir kadrolarının etkisi neredeyse sıfıra yakın. Sivil toplum görünümlü terör müzahirleri üzerinden arada bir şey yapmaya, eylemlerle ortalığı karıştıranlar çıkıyor. Ama güçleri çukur teröründeki kadar değil. O dönem kırsalda, yetişmiş çok sayıda dağ kadrosu elemanı vardı ve şehir merkezlerindeki YDGH unsurları bu militanlardan destek alıyordu. Mücadelenin zor olmasının nedeni buydu. Örneğin Diyarbakır Sur’daki mücadele kırsalda iyi yetişmiş yaklaşık 30 teröristin sivilleri kalkan yaparak terör faaliyeti yürütmesi nedeniyle kolay olmamıştı. Ama şu an kırsal destekleri yok. ABD ve İsrail gizli servisleri ve CENTCOM merkezli terör üsleri “kırsalda yetişmiş-yetiştirdiğimiz militan şehir merkezine giderse bunları kullanabilir miyiz” diye plan yapıyor. Ama bunu gerçekleştirmeleri zor. Çünkü;
1-Örgüt militanları psikolojik olarak bitik ve bir an önce dağ cenderesinden kurtulmak istiyor.
2-Türk devleti son derece tecrübeli.
3-Militanların ayakkabı numarasına kadar biliniyor.
50 yıllık terör belasını defetmek kolay değil. Ama unutmayın ki, bundan kurtulursak çok ciddi sıçrama yapacak bir ülkenin vatandaşlarıyız. Türk’üyle, Kürt’üyle teröre karşı birliğimizi bozmadan, bu belayı defedeceğiz inşallah.
YORUMLAR