Ceyhun BOZKURT – 17 Haziran 2025
Hint Okyanusunun ortasında yer alan Chagos Takımadaları, Fransızların 1793’te köle işgücü kullanarak kopra plantasyonları kurduğu 18. yüzyılın sonlarına kadar ıssız adalardı. Adalar, 1814’te Mauritius (o zamanlar Seyşeller’i de içeriyordu) ile Britanya’ya devredildiğinden beri Britanya toprağı olarak biliniyordu.
Birleşik Krallık, 1965 yılında, Mauritius’un üç yıl sonra bağımsızlığını kazanmasından önce adaları o zamanki kolonisi Mauritius’tan resmen ayırdı. 1960’ların sonlarında Birleşik Krallık, ABD’yi Diego Garcia’da bir askeri üs inşa etmeye davet etti.
ABD ordusu, 1970’lerde İngiliz hükümetinin tüm Chagossian nüfusunu göçe zorlamasının ardından bölgeye girdi.
İngiltere ve ABD hükümetleri arasındaki gizliliği kaldırılan yazışmalar, ABD askeri üssüne yer açmak amacıyla adalardaki tüm insan yaşamının silinmesi planını ortaya koyuyor.
1966 yılında yapılan bir yazışmada “Martılar dışında yerli nüfus olmayacak” denmekte. Ve bir diğer mektupta konuya devam ediyorlar: “Ne yazık ki, bu kuşlarla birlikte birkaç Tarzan da gidiyor.”
İngiltere ile ABD arasındaki anlaşmaya göre, Birleşik Krallık adaların en büyüğü olan Diego Garcia’yı kiralamaya devam edebilir ve kilit askeri tesisi en az 99 yıl boyunca İngiliz ve Amerikan elinde tutabilir.
ABD ordusu için Diego Garcia’nın konumu mükemmel: Hem izole hem de gerekli takviye araçlarla, yakıt tankerlerinin desteğiyle Afrika, Asya ve Orta Doğu’ya kolay erişime sahip. Üs, Irak ve Afganistan’daki işgaller sırasında önemli bir toplanma alanı olarak kullanıldı. CIA’in 11 Eylül’den sonra şüpheli teröristleri (!) dünyanın dört bir yanına taşıyan işkence uçuşları sırasında burayı kullandığı da iddia ediliyor.
Uzatmayalım…
ABD bu Diego Garcia üssü’nü yıllardır kullanıyor. Ama geçen aylarda üste yeniden hareketlilik başladı. ABD Hava Kuvvetleri, envanterindeki B-2 bombardıman uçaklarının 3’te birini, yani 6 tanesini bu üsse yönlendirdi.
B-2 Spirit gizli bombardıman uçakları, diğer geleneksel bombardıman uçaklarının hiçbirine benzemeyen, güçlendirilmiş yeraltı tesislerini vurma konusunda benzersiz bir yeteneğe sahip uçaklar olarak biliniyor.
Buraya bir parantez açalım…
DAĞLARIN ALTINDA HAVA ÜSSÜ
Bundan 3 ay önce, İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri ile İran Devrim Muhafızları Hava ve Uzay Kuvvetleri (IRGC-AF) Komutanı Emir Ali Hacızade, bir yeraltı askeri tesisinin içinde gövde gösterisi yapmıştı. Yayınlanan videoda İran’ın olası bir saldırıya karşı yanıt verme kapasitesini gösteren füze başlıkları, uçaklar vs. görünüyordu.
İsrail’in İran’a yönelik ilk saldırısında hem Bakıri hem de Hacızade hayatını kaybetti. Ama İran’ın yeraltı tesisleri duruyor. Bu tesisler özellikle dağların altına, daha doğrusu içine yapılıyor. İran, bu tesisleri kurma amacını “düşmanın beklentilerinden uzak yer ve zamanda sürpriz hava harekatı yapmak” olarak açıklıyor.
Savaş uçaklarının güvenli yerlerde depolanması ve Yasin, Ghaem ve Asif gibi elektronik harp sistemleri, bombalar ve füzelerle donatılmasıyla bu üsler, uzun menzilli operasyonlara olanak sağlıyor ve uzak hedeflere yönelik stratejik menzili artırıyor.
Şimdi İsrail ve müttefiki ABD için bu üslerin imhası zorunlu gibi gözüküyor.
Parantezi kapatabiliriz.
ABD’nin B-2’leri Diego Garcia üssüne yönlendirmesi, sadece Yemen ile ilgili değildi. İran boyutu da vardı.
Dün Amerikan savunma sitelerine düşen önemli bir detay haber vardı. ABD’deki üslerinden tam 28 tane yakıt ikmali yapan tanker uçak havalandı. Bu uçaklar doğuya yöneldi. Bu uçakların kullanılacağı bir tatbikat veya olası bir görev kaydı yok. Yani uçakların İran-İsrail savaşında İsrail’e destek amacıyla gönderilmesi gündemde. Bu kapsamda da 4 olasılıktan bahsediliyor. Bunlar:
1) ABD, İsrail’in İran’a yönelik hava saldırılarını hızlandırmak amacıyla bu ülkeye havadan yakıt ikmal desteği sağlamada kararlı. olasılığına karar verdi veya bu olasılığa hazırlanıyor. Çünkü İsrail’in hava harekatını sürdürebilmesi için güçlü bir yakıt tankeri filosu yok.
2) Hem İsrail hem de ABD uçaklarına yakıt desteği için gidiyor.
3) İran’ın olası Hürmüz Boğazı’nı kapatma girişimine karşı askeri hazırlık yapılması. Eğer bu gerçekleşirse, ABD ve muhtemelen Körfez’deki Arap devletleri askeri uçakları Boğazı kapatma operasyonunu engellemeye çalışacaktır. Bu, savaşın anında genişleyeceği anlamına gelir ve bu sadece küçük botları batırarak yapılamaz. Düşman Hava Savunmalarının Bastırılması ve İmhası (SEAD/DEAD) ve sürekli gözetleme uçağı sortileri içeren büyük bir operasyon gerektirir. Ayrıca büyük ölçekte son derece hareketli kıyı tabanlı gemi savar füze rampalarını vurmak anlamına gelir ve bu çok zorlu bir görevdir. Bir kez daha, bu büyük miktarda sürekli tanker desteği gerektirecektir.
4) Amerikan B-2’leri, İran’ın nükleer programının en derin yeraltı bileşenlerini etkisiz hale getirme veya yok etme potansiyeline sahip bilinen tek konvansiyonel varlıklar. Bu ağır yüklü B-2 operasyonlarını desteklemek için Atlantik’i Orta Doğu’ya bağlayan bir tanker köprüsünün önceden konumlandırılması gerekecektir. Bu tanker uçakları da bu nedenle önceden konumlandırılacaktır.
Görüldüğü üzere saha daha tam ısınmış değil. Ama ABD’nin İsrail’in soykırımcı ve haydut devletine desteği yoğun…
YORUMLAR