Ceyhun BOZKURT – 24 Haziran 2025
İsrail’in Gazze’ye, Lübnan’a, Suriye’ye, Yemen’e ve son olarak da İran’a saldırılarının tamamına yakınında ABD ile eşgüdümlü hareket etti. Tek bir organizma gibi düşünün. Bunlar bir gövde iki baş.
İki baştan biri ABD diğeri İsrail.
Dünyaya hükmetme iddiasını sürdürmeye çalışan ABD, 36 trilyon doları aşan borçla bunu nasıl yapacak bilinmez ama halen bunu göstereceği bir gücü var. Askeriyesi.
Amerikan ordusu, inanç, iman, yürek anlamında olmasa da teknolojik güç olarak insanlık tarihi boyunca kurulan en gelişmiş ordu. Belki de insanlık tarihi boyunca dünyayı bu derecede sömüren bir vahşilik olmadığı için, dünyayı sömürerek geliştirilen bir savaş makinesi şu an yine insanlık ve hukuk dışı bir saldırının merkezinde.
ABD ordusunun İran’ın nükleer tesislerine yaptığı saldırıyı konuşuyoruz. ABD Başkanı Donald Trump ve ekibinin içinde olduğu bir saldırı… ABD İran’ı, Basra Körfezi’ni ve Hürmüz Boğazı’nı tam kontrol altına almak istiyor.
Carter Doktrini ve CENTCOM’un Doğuşu
Ocak 1980’de dönemin ABD Başkanı Jimmy Carter yaptığı ulusa seslenişte ABD Meclisi’nden Kongre ve tüm ABD halkına Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgalinin Basra Körfezi petrolü ve dolayısıyla Amerika için kabul edilemez bir tehdit olduğunu söylemişti. Carter konuşmasının devamında şu ifadeleri kullanmıştı:
“Düşüncelerimiz açık olmalı. Basra Körfezi’ni kontrol altına almak için dış bir güç tarafından girişilecek bir çaba ABD’nin hayati çıkarlarına bir saldırı olarak görülecek ve böylesine bir saldırı, askeri güç kullanımı dahil olmak üzere gerekli tüm yollarla karşılık bulacaktır. (…) Sovyetlerin Afganistan’a hakim olması çabası Sovyet Ordusu’nun 500 km kadar yakınlarına ve dünya petrolünün büyük kısmının geçmek zorunda olduğu Hürmüz Boğazı’nın dibine kadar getirdi. (…) Durum, Basra Körfezi ile Güneybatı Asya’daki güvenliğe yönelik yeni tehdidi bertaraf etmek için toplu bir çaba gerektirmektedir. Ortadoğu petrolüne bağımlı olan ve küresel istikrar ve barıştan yana olan ülkelerin katılımını gerektirmektedir.”
Carter’ın konuşmasının üzerinden yaklaşık 6 hafta geçmişti ki, Amerikan ordusunda yeni bir komutanlık oluşturuldu. İsmi 1983 yılında ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı’nı (CENTCOM) alacak olan komutanlığın görev alanı, o tarihlerde dünya petrol rezervinin yüzde 60’ını ve doğalgazın yüzde 40’ını elinde bulunduran Mısır’dan Kazakistan’a kadar yaklaşık 20 ülkede ABD operasyonlarını yürütmekti. CENTCOM’un deniz gücü olan Amerikan donanmasının 5’inci Filosu, Hint Okyanusu’nun büyük bölümü ile günümüzde dünya petrol ticaretinin yaklaşık üçte birini kontrol etmekte olan Hürmüz Boğazı dahil petrol sevkiyatının dünyadaki 7 önemli noktasında devriye gezmektedir.
Bölge ayrıca ticaret koridorları açısından da son derece stratejiktir. Çin’den Londra’ya uzanan Bir Kuşak Bir Yol projesi ile Hindistan’dan Körfez ülkeleri-İsrail üzerinden Avrupa’ya gidecek Amerikan merkezli IMEC projelerinin tam ortasında…
Çin-İran Yakınlaşması ABD’yi Rahatsız Ediyor
Yani bölge Amerika Birleşik Devletleri için hayatidir. Enerjinin ve ticaretin merkezinde. İran’ın Çin ile 2021 yılında imzaladığı 25 yıllık 400 milyar dolarlık anlaşma ile iki ülke arasındaki petrol anlaşması da, ABD için engellenmesi gereken bir ilişkidir.
Bütün bunlar bilindiği halde Amerikan propaganda mekanizması Trump’ı ve yönetimini aklama derdinde. İran’da Pezeşkiyan yönetimi bile “Acaba Trump ile ilişkilerimizi düzeltip emperyalist saldırganlığa dur diyebilir miyiz” dediği için Rusya ile ilişkilere mesafe koydu. Ama dur deyip diyemeyeceklerini gördüler.
Ama dediğim gibi ABD, hatta Pentagon propaganda mekanizması iyi çalışıyor. Washington’da Pentagon koridorları dahil onlarca yılda gezmedik koridor bırakmayan Gazeteci James McCartney, “Amerikan Savaş Makinesi-Çıkar Grupları ve Bitmeyen Çatışma” kitabında bu mekanizmayı şöyle anlatmakta:
“Eğer Amerikan dış politikasını Dışişleri Bakanlığı’nın yürüttüğünü sanıyorsanız, bunu bir kez daha düşünün.
(…) Barack Obama yönetimi dahil-ABD dış politikasını kontrol eden ana güç Pentagon olmuştur.”
McCartney, devamında Pentagon’un psikolojik harekat mekanizmasına ayırdığı bütçeyi ve yaptıklarını da şöyle aktarmakta:
“Savunma Bakanlığı ABD içinde ve dışında kamuoyunun görüşünü etkilemek için ne kadar harcama yaptığı hakkında pek bir şey söylememektedir. Ancak Associated Press (AP) 2009 senesinde bu konuyu incelemeye almış ve bir yıl süren araştırmanın sonunda bakanlığı, o yıl yaklaşık 4,7 milyar doları halkla ilişkiler ve propaganda kampanyalarında harcadığını tespit etmiştir.
AP bu paranın büyük bir kısmının (yaklaşık 1,6 milyar dolar) personel temini ve reklama gittiğini belirlemiştir. 547 milyon dolarlık kısmının ise Amerikan seyircilerine ulaşan kamu bilgilendirme hizmetlerine ayrıldığı tespit edildi. Yaklaşık 489 milyon doları da psikolojik harekat olarak bilinen ve yabancı izleyicileri hedef alan programlara gitmekteydi.”
Pentagon’un Sessiz Ama Etkili Savaş Alanı: Propaganda
Pentagon, Amerikan finans kapitalinin ihtiyacı için hareket etmektedir. Yahudi sermayesinin de büyük etkisi altındaki o finans kapital de enerji ve ticaret koridorlarını tam kontrol istiyor.
Ama ABD’nin öcüleştirilmesi bu hedefe hizmet etmez. ABD’yi halen cici gösterme derdindekiler için de bu propaganda mekanizması çalıştırılıyor. Öyle bir mekanizma ki, geçmişte hiç olmayan bir karakteri gazeteci-yazar olarak dünyaya pazarlamıştı. İsmi Guy Sims Fitch’ti. Fitch’in 1950’ler ve 60’lardaki dünya ekonomisi hakkında söyleyecek çok şeyi vardı. Soğuk Savaş sırasında ekonomik konularda yetkili bir ses olarak dünyanın dört bir yanındaki gazetelerde makaleler yazdı. Fitch, özel Amerikan yatırımına büyük bir inanç duyuyordu ve bunu uluslararası alanda özgürleştirici bir güç olarak savunuyordu. Ancak Guy Sims Fitch’in fikirleri hakkında ne düşünürseniz düşünün, büyük bir sorunu vardı. O hiçbir zaman varolmamıştı.
Guy Sims Fitch, Amerika’nın dünyanın geri kalanı için resmi haber dağıtım hizmeti olan Amerika Birleşik Devletleri Bilgi Ajansı (USIA) tarafından yaratıldı. Günümüzde insanlar “propaganda” terimini inanılmaz derecede yüklü ve hatta olumsuz buluyor. Ancak USIA çalışanları, 1950’lerde ve 60’larda Sovyetler Birliği’ne ve Komünizmin yayılmasına karşı asil ve haklı bir dava için mücadele ettiklerine inanarak bu terimi özgürce ve gururla kullandılar. Ve Guy Sims Fitch, USIA propaganda makinesinin çeşitli araç kutusundaki araçlardan sadece biriydi.
Yeni Guy’lara ve ona inananlara karşı çok dikkatli olmak gerekiyor.
YORUMLAR