Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Avatar photo
Celalettin Yavuz

Avrupa’nın Rusya Korkusu – Prof. Dr. Celalettin Yavuz

Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı,  18 Aralık 2025

 

Son dönemlerde Avrupa ve NATO çevrelerinden sıklıkta Rus tehdidine dikkat çekilerek, yakın bir gelecekte Rusya’nın Avrupa’ya saldırabileceği yönünde haberler sıklaştı. Hatta bu maksatla bazı ülkeler silahlanma faaliyetlerini de arttırınca, “Acaba Rusya, gerçekten de Avrupa’nın endişe ettiği gibi yaklaşan bir tehdit midir?” diye düşünülerek bu konu ele alındı.

Bu düşünceyi köpürten gelişmelerden biri de ABD Başkanı Trump’ın hazırlattığı son ‘Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi’ oldu. Zira bu belgeye göre Rsuya’yı tehdit görmeyen ABD, adeta eski dostu Avrupa’yı hedef almış gibidir.

Avrupa’nın Rusya Endişesi Neden?

ABD’nin son strateji belgesinde “transatlantik ittifaklar, ABD’nin hareket alanını kısıtlayan yapılar” olarak görülmektedir. Yani “NATO ve AB ancak somut katkı sundukları ölçüde” önem taşımaktadırlar. Oysa Trump’ın ilk dönemi ile Biden döneminde “acil tehdit” olarak tanımlanan Rusya’ya karşı yeni strateji belgesinde  daha yumuşak bir tonla yaklaşılarak “ilişkilerin yönetilmesi” ifadesi yer almıştır.

ABD’nin yeni strateji belgesi, Rusya’nın Şubat 2022’de Ukrayna’ya saldırmasıyla Avrupa’da başlayan Rus saldırganlığı endişesini daha da arttırmıştır. Zaten saldırının ilk dönemlerinde Romanya, Belarus, Polonya, Finlandiya, İsveç ve Baltık Ülkeleri gibi doğrudan Rus tehdidini hisseden ülkeler yanında, İngiltere, Fransa ve Almanya gibi Avrupa’nın C-3 ülkeleri de Rus tehdidinden söz ediyorlardı. Hatta Rusya’nın saldırısının ilk aylarında Almanya, fazladan 100 milyar avroluk savunma harcaması yapacağını açıklamıştı.

Alman Genelkurmay Başkanı Carsten Beuer, Şubat 2024 başlarında soğuk savaş sonrası ilk kez Rusya’dan kaynaklı olası bir savaşın dikte edildiğini, Rus tehdidine karşı “5-8 yıl sürecek bir hazırlık zamanı kaldığını, mevcut günde ise Alman silahlı kuvvetlerinin yeniden ‘savaşa uygun’ hale gelebilmesi için çok daha fazla silah ve donanıma ihtiyacı olduğunu” söylemişti.

General Beuer Haziran 2025 ayında bu kez, her yıl 1500 muharebe tankı üreten ve ve üretimi sürdüren Rusya’nın, Ukrayna’ya göndermediği bu tankları kullanmak için başka planları olduğunu imayla, en geç 2029 yılına kadar Baltık ülkelerine saldırabileceğini, 40 yıllık mesleki geçmişinde bu derece ciddi bir tehditle karşılaşmamış olduğunu, Rusya’nın askeri gelişimindeki eklemelerin yönünün hep Batı’ya dönük olduğunu açıkladı.

Alman generalinin Rusya’nın saldırı endişesini paylaştığı tarihlerde İngiliz Başbakan Starmer de Rus tehdidinin görmezden gelinemeyeceğini ifadeyle, İngiliz Genelkurmay Başkanının 2024’teki “Üç yıl içerisinde savaşmaya hazır olmalıyız!” sözünü hatırlattı.

Starmer, Rusya’nın Ukrayna ile barış konusunda ciddi olmadığını, büyük istikrarsızlık ve tehdit gelişmeleriyle değişen dünyaya paralel olarak güvenlik algılarının da değiştiğini, başta NATO olmak üzere caydırıcı bir güce sahip olmanın kaçınılmaz olacağını söyledi.

Avrupa’nın endişelenmesini gerektiren gelişmeler içerisinde, Eylül ve Kasım 2025 aylarında Avrupa’daki 10 ülkede yoğunlaşan “tanımlanamayan İHA’lar” sebebiyle Baltık ülkeleri, Doğu Avrupa ülkeleri, Belçika ve Almanya’daki bazı hava alanlarının kapanmasının da etkisi büyüktür. Rus uçaklarının Estonya hava sahasını ihlal etmeleri de bir diğer endişe kaynağı.

Hatta bu İHA ihlalleri yanında Polonya’da demiryolu hattının da bombalanmasının arkasında Rusya’nın parmağı olduğu kanısı çok güçlü!

12 Aralık 2025’te NATO Genel Sekreteri Rutte, tarafından Berlin’de Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul’un moderatörlüğündeki Münih Güvenlik Konferansı panelinde “Bugün size NATO’nun nered​​​​​​​e durduğunu ve bir savaş başlamadan önce onu durdurmak için ne yapmamız gerektiğini anlatmak için buradayım. Rusya’nın bir sonraki hedefi biziz!” diyerek, Rus tehdidine dikkat çekti.

Avrupa’da giderek yükselen Rus tehdidi endişesine 13 Aralık 2025’te … Avrupa Birliği (AB) Komisyonunun Savunma ve Uzaydan Sorumlu Üyesi Andrius Kubilius da katıldı. Kubilius, Roma’da bir araya geldiği İtalyan mevkidaşı Crosetto ile görüşmesinin ardından İtalyan basınına Rusya’nın 3-4 yıl içerisinde AB ülkeleriyle çatışabileceğini ifade ederken, ABD’nin Avrupa’yı terk etmekle tehdit ettiğini, Rus ekonomisi savaş ekonomisine dönüştüğü için Rusya ile mücadelenin gelecekte mukadder olabileceğini, bu sebeple de Avrupa’nın kendisini güçlendirmesi gerektiğini vurguladı.

Kubilius, istihbarat kurumlarına göre Rusya’nın 3-4 yıl içerisinde Avrupa’yı gerçek bir saldırı ile test edebileceğini ifadeyle, Hint-Pasifik bölgesine kaynak ayıran ABD’nin desteğinin azalabileceğinden hareketle “Avrupa savunması için daha fazla sorumluluk üstlenmemizi istiyorlar! diyerek konuştu.

Kubilius da pek çok AB otoritesi gibi dondurulmuş Rus varlıklarının Ukrayna’nın savunma ve bütçe ihtiyaçlarını finanse etme etme taraftarı olup, NATO ve AB ülkelerine saldırması muhtemel Rusya’nın “2022’den beri deneyim kazanan ve iyi silah kullanabilen” bir ordu olduğuna dikkat çekerken şunları da ilave etti: “Ne NATO ne AB olarak savaş deneyimimiz var. Sadece Ukraynalıların var. Bu nedenle, Ukrayna için güvenlik garantilerini tartışmanın yanı sıra sahada test edilmiş Ukrayna savunma yeteneklerini Avrupa’ya nasıl entegre edebileceğimizi ve kendimizi nasıl güçlendireceğimizi sormalıyız. Avrupa kıtasının savunma kapasitesini sağlamlaştırmak için İngiltere, Norveç ve Ukrayna’yı da içeren yeni bir güvenlik mimarisi olması muhtemel ‘Avrupa Savunma Birliği’nden de konuşmalıyız. Avrupa ordusu fikrine gelince, somut bir şey söylemek için çok erken olabilir!

Avrupa Olası Bir Rus Saldırısına Karşı mı Silahlanıyor?

İsveç’in silahlanma, silah üretimi vb konularla bilinen enstitüsü SIPRI’nin Mayıs 2025 ayı başlarında hazırlanan raporuna göre Rusya, devam eden Ukrayna savaşının etkisiyle askeri harcamalarını %38 oranında arttırmış. Öte yandan aynı raporda “Moskova’nın farklı kaynaklardan elde ettiği gelirlerle bu oranın çok daha yüksek olabileceği” de belirtiliyor.

Rusya yukarıda belirtilen şekilde silahlanmasına hız verirken, Avrupa’nın da boş durmadığı anlaşılıyor. Zira SIPRI’ye göre NATO ülkelerinin savunma harcamalarında da artan Rus tehdidi karşısında ciddi artışlar var. Buna göre “Almanya %28, Romanya %43, Hollanda %35, İsveç %34, Çekya %32, Polonya %31, Danimarka %20, Norveç %17, Finlandiya %16, Türkiye %12 ve Yunanistan %11 oranında” savunma harcamalarını yükseltti. Bu savunma harcamalarına paralel olarak Avrupa ülkeleri silahlanmaya faaliyetlerini hızlandırdılar. Bu ülkelerden İngiltere, Almanya ve Fransa’nın silahlanma çabaları şöyledir:

İngiltere’nin Silahlanma Çalışmaları: İngiltere Başbakanı Starmer, Haziran 2025 ayı başlarında İngiliz savunma sanayii firmalarından BEA Systems’deki konuşmasında kurulacak cephane fabrikaları, İHA’larla destekli gemiler, denizaltılar ve uçaklarla entegre bir savunma sistemine gidileceğini, nükleer silah programına 15 milyar sterlinlik yatırım yapılacağını söyledi.

Almanya’nın Silahlanma Çalışmaları: Starmer’in açıklamasından bir ay sonra bu kez Alman Şansölye Merz, Trump dönemiyle birlikte müttefikliğin giderek öngörülemez hale geldiği için ABD’ye bağımlılığı azaltma ile Avrupa güvenliğinin yeniden ele alınması gerektiğinin altını çizdi. Nitekim Alman Parlamentosu Bundestag’tan aldığı destekle, savunma harcamalarının anayasaya göre borç sınırı dışında tutulmasını sağladı. Böylece Alman silahlı kuvvetlerinin yeniden yapılanmasında gerekli finansmanın önünü açtı.

Almanya 2026 yılı için savunma bütçesini 20 milyar avroluk artışla 83 milyara çıkardı. Bu kapsamda 4-5 milyar avro tutarında Eurofighter uçağı siparişi yanında, 10 yıl içerisinde Rheinmetall ve KNDS tarafından Boxer araçları  10 milyar, Patria araçları da 7 milyar avroya üretilecek. Bunlara ilaveten IRIS-T hava savunma sistemleri ile İHA/SİHA savunması için SkyRanger silah sistemi de tedarik edilecek.

Rusya’nın Ukrayna saldırısının ardından oldukça eskiyen Tornadolar yerine ABD’den 35 adet F-35 tedariki için harekete geçen ülkenin, temmuz 2025 başlarında 15 adet daha F-35 tedarik edeceği duyulmuştu.

Şansölye Merz, 2029 yılına kadar NATO’nun son zirvesinde belirlenen GSYH’nın %3.5’u kadar savunma harcaması yapılacağı sözünün daha da önce gerçekleşebileceğini de söyledi.

Savunma alanında oldukça büyük kan kaybetmiş olduğunu idrak eden Almanya, Rusya’nın Ukrayna saldırısı sonrası alınan kararla balistik füze savunması için İsrail’den tedarik etmiş olduğu, Arrow-3 füzesavar sistemini Aralık 2025 ayı başlarında aktive etti.

Almanya’nın ilk kez balistik füzelere karşı erken uyarı ve savunma yeteneği kazandığı bahse konu füze sisteminin ilk partisi başkent Berlin’e yakın Schönewalde üssüne yerleştirilirken, diğerlerin konuşlandırılmaları da sürdürülecek. Alman Savunma Bakanı Pistorius’a göre, 3.8 milyar avroluk bu savunma sistemi, NATO ve Avrupa savunma sistemleriyle entegre edilerek, Almanya’ya ilaveten Avrupa’nın da bir bölümünün de füze savunmasını yüklenebilecek.

Almanya’nın bir diğer girişimi de soğuk savaş sonrası 180 bin civarına indirilen asker sayısıyla ilgilidir. 2031 yılına kadar 203 bine çıkarılması hedeflenen asker sayısının, Şansölye Merz ve Savunma Bakanı Pistorius tarafından daha sonraki yıllarda 260 bine çıkarılması planlanıyor. Ancak komutanlar da dahil, Alman uzmanlar zorunlu hizmet olmaksızın 260 bin hedefinin mümkün olamayacağında ısrarcılar.

Fransa’nın Silahlanma Çalışmaları: Fransa da, Almanya ve İngiltere kadar olmasa da Rusya tehdidinin tedirginliğini yaşayan ülkelerdendir. 2025 yılı savunma bütçesi 50.5 milyar avro olan Fransa, bu miktarı 2026’da da arttırarak 2027 yılında 64 milyar avro olarak planladı.

Fransa Cumhurbaşkanı Macron’a göre bu tutar, 2017 savunma bütçesinin tam iki katı. Savunma bütçesini arttıran Macron, “Bu dünyada özgür olmak için korkulmanız gerekir, korkulmak için ise güçlü olmanız gerekir!” diyerek, caydırıcılığın önemine vurgu yaparken, savunma sanayiini desteklemek maksadıyla 2026’da 3.5, 2027’de 3 milyar avroluk destek verileceğini de açıkladı.

Avrupa İçin Güvenlik Eylem Planı (SAFE): Avrupa’da silahlanma çabaları yukarıda özetlenen bu üç ülkeye ilaveten AB, “Avrupa için Güvenlik Eylem Planı: SAFE” yönetmeliğini de kabul etti. Bu plana göre ortak tedarik yoluyla savunma sanayii üretimine yatırım desteği yapacak ülkelere AB tarafından finans desteği sağlanacak. AB düzeyinde ilk ve büyük ölçekli savunma yatırım programı olan SAFE’in bütçesi de 150 milyar avro büyüklüğündedir.

Bu projeyle Avrupa’nın savunma teknoloji ve sanayi üssüne acil ve büyük ölçekte yapılacak finansal destekle savunma sanayiinin üretim kapasitesinin yükseltmesi, mevcut yeteneklerin arttırılması, açıkların giderilmesi ve nihayetinde AB’nin genel harbe hazırlık seviyesinin güçlendirilmesi hedeflenmektedir.

Sonuç

Avrupa savunma sanayii, SIPRI raporuna göre 2020-2024 döneminde küresel silah satışında %43’le ilk sırayı alan ABD’nin ardından %40’la ikinci sıradadır. Bu dönem aynı zamanda küresel ve bölgesel istikrarsızlıklardaki artış sebebiyle silahlanma çabalarının da ivme kazandığı bir dönemdir. Küresel satışlarında Avrupa ülkelerinden Fransa savunma sanayii %9,6 ile ilk sırayı alırken, ikinci sırayı %5,6 ile Almanya izlemektedir. Daha sonra da İtalya, Birleşik Krallık ve İspanya gelmektedir.

Avrupa’nın savunma sanayiindeki bu köpürme dikkate alındığında, küresel ölçekte istikrarın bozulmakta olduğunun yanı sıra, “Acaba dünya kamuoyuna karşı ‘yakında savaş var!’, denilerek bir algı mı üretiliyor? diye düşünmek de mümkündür. Zira soğuk savaş sonrası silah satışı azalan Avrupa ülkeleri, Çin karşısında gerileyen ekonomik güçlerini silah satışlarıyla da dengelemenin hesabı içerisinde olabilirler.

Savunma sanayiinin silah satış ivmesi artan Avrupa ülkelerinden Almanya, İngiltere ve Fransa’nın ayrıca kendi savunma harcamalarını da arttırdıkları, kendi kamuoylarını Rusya’nın saldırabileceği gerekçesiyle ikna ettikleri, ABD’siz bir Avrupa güvenlik mimarisine ihtiyaç duyduklarını açıkça görebilmek mümkündür.

Rusya’nın Ukrayna saldırısı sonrası bölgede istikrarsızlık yarattığı, özellikle NATO üyesi olsun olmasın küçük devletleri tedirgin ettiği de bir gerçektir. Ancak Rusya’nın mevcut imkan ve kabiliyetleri dikkate alındığında Avrupa’ya savaş açabilecek ekonomik güç ve asker sayısı açısından yeterli olabildiğini söyleyebilmek de mümkün değildir.

Öte yandan Rusya bu yeteneklere sahip olsa bile Karadeniz’de, Avrupa’yla müttefik bir Türkiye tarafından büyük ölçüde frenlenebilecek olduğu da bilinmektedir. Ancak her ne kadar metin içerisinde değinilmemişse de Avrupa, Karadeniz’de Türkiye’nin bu gücünü görmezlikten gelme eğilimini sürdürmektedir.

Eğer Rusya’dan bir saldırı tehdidi bekleniyorsa, Trump’lı ABD varken güvenilirliği oldukça ötelenen NATO savunma şemsiyesine de güvenebilmek mümkün olamayacaktır. Burada Türkiye’nin AB güvenlik mimarisi içerisinde yer alması gerektiğinin görülememesi anlaşılır gibi değildir.

Ancak Türkiye, AB üyesi olmadığı sürece de bu güvenlik mimarisine girerek “figüran” konumuna düşmemelidir.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER