Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
reklam
reklam
bercan tutar logo
Bercan Tutar

Batı’nın Üç Temel Dilemması: Türk, Rus ve Yahudi Sorunu – Bercan Tutar

Bercan TUTAR – 28 Mayıs 2025

 

Fizikteki üç cisim problemini aratmayan bir jeo-politik sorunsalı genel olarak Batı dünyası için de söylemek mümkün. Mekanik fizikteki üç cisim probleminin nedeni, üç noktalı kütlelerin başlangıç konumları ve hızları temel alınmasına rağmen sonraki yörüngelerinin evrensel kütle çekim yasasıyla tahmin edilemeyişine dayanıyor. Üç noktalı kütlelerin hareketlerinin kaotik oluşu, tahmini imkânsız kılıyor. Tek yol sayısal yöntemler kullanarak hesap yapmaktan geçiyor.

Benzer şekilde Batı jeo-politikasında da bu durumu andıran bir problematik söz konusu. Batı dünyası tarihsel olarak Yahudi, Türk ve Rus sorunu denilen üç büyük meydan okumayla karşılaştı. Yahudi sorununu İspanya örneğinde görüldüğü üzere toplu sürgün ve II. Dünya Savaşı sırasında Holokost ile çözmeye çalıştı. Ancak çözüm olarak önerilen İsrail devleti projesi istenilen sonuca ulaşmadı. Batı’nın ‘Siyonist İsrail’ reçetesi bugünlerde Gazze’deki soykırıma dönüşen barbarlığın en büyük nedenine dönüştü.

Türk Sorunu: Osmanlı’dan Türkiye’ye Uzanan Süreklilik

Batı’nın Osmanlı ile karşı karşıya kaldığı Türk sorunu da hâlâ sürüyor. Osmanlı’nın yıkılması ve modern Türkiye’nin kurulması sorunu sadece dondurdu ve erteledi. Yeni Türkiye’nin yükselişi Batı’daki neo-Osmanlı kaygısı şeklinde beliren Türk sorununu yeniden gündeme taşıyor.

Hristiyan Batı dünyasında bir trajedi olarak nitelenen Rusya sorunu da Soğuk Savaş’ta SSCB’nin yıkılmasıyla çözülmüştü güya. Ancak Vladimir Putin liderliğinde yeniden ayağa kalkan Ortodoks Rusya, şu sıralar Katolik ve Protestan Batı için en büyük beka kaygısına dönüşmüş halde.

Her üç sorunda da günahın büyük çoğunluğu Batı’nın bencil, haçperets, mezhepçi, sömürgeci ve ırkçı stratejileriyle kolonyalist ve jakoben emperyalist siyasetinden kaynaklanıyor.

Bu üç sorun içinde Batı’ya yeni bir kurtuluş ve uzlaşı reçetesi sunan Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkiler giderek gelişirken Yahudi sorunu ise sadece Batı’nın değil artık bütün insanlığın temel girdabı haline gelmiş durumda. Bugün Batı’nın Yahudi sorunundan kaynaklanan soykırım zihniyeti küresel vicdanları kanatıyor. Gazzeli bebek, çocuk ve kadınların maruz kaldığı insanlık dışı vahşi soykırımın sebebi ve müsebbibi Bizzat Batı’nın nazist, ırkçı ve sömürgeci zihniyetidir. Ve Batı dünyası hâlâ bu zihniyetiyle yüzleşmiş değil.

Ukrayna Krizi: Batı’nın Üçüncü Hezimeti

Batı’yı bu zihniyetle yüzleşmeye zorlayan iki aktör var. Biri Türkiye diğeri ise Rusya. Rusya daha çok nazist anlayışın Ukrayna’da hayata geçirilmesine karşı büyük bir direniş gösterirken Türkiye de Batı’daki faşist zihniyetin İsrail’de ortaya çıkan güncel soykırımcı uygulamasına karşı tarihi bir mücadele veriyor.

Yahudi sorununda Batı’nın kirli suç ortaklığı artık tamamen deşifre olmuş durumda. Rus sorununda da Batı’nın riyakarlığı Ukrayna’da ortaya çıktı. Türk sorunun da çuvallayan Batı’nın devreye soktuğu bütün kirli tezgâhlar da artık akamete uğruyor.

Bu üç sorun bugün Batı’yı üç yönden kuşatan bir beka meselesine doğru evriliyor. Bu üç sorunu kendi çıkarlarına göre çözüp küresel statükolarının keyfini süren Batı dünyası şimdi saltanatlarının her yönden sarsıldığını görüyor.

Napolyon’un 1812’de ve Hitler’in 1941’deki ki Moskova seferlerinin hezimetle sonuçlanmasından ders çıkarmayan Batı dünyası üçüncü yenilgisini Ukrayna’da yaşıyor. 2022’den bu yana 57 ülkenin destek verdiği Avrupa ve ABD liderliğindeki ittifak, Rusya’ya karşı havlu atmak üzere. Zira ABD başkanı Donald Trump, Ukrayna’nın parçalanmasını kabul eden bir yaklaşım sergiliyor. Avrupa ise hâlâ savaşı devam ettirmekten yana. Soğuk Savaş’ta olduğu gibi Rusya’ya diz çöktürmenin hesabı içindeler. Fakat unuttukları bir şey var. Soğuk Savaş’taki şartlar şu an yok. SSCB’ye karşı Batı Soğuk Savaşta ittifak halindeydi. Ayrıca Çin ve diğer Pasifik ülkeleriyle İslam dünyasının desteğini de arkalarına almışlardı. Küresel bir ittifakla SSCB’yi çözebildiler. Oysa şimdi öyle bir ittifak yok.

Yeni Dünya Düzeni: Dağınık Batı, Yükselen Asya ve İslam Dünyası

Avrupalı ülkeler arasında bile tam bir konsensüs sağlanabilmiş değil. Şimdiden Macaristan, Slovakya, Avusturya, İtalya ve bazı balkan ülkeleriyle Türkiye, Çin, Hindistan, Brezilya, İran, Suudi Arabistan, BAE, Katar ve Brezilya gibi dünyanın farklı bölgelerindeki aktörler Rusya karşıtı ittifaka destek vermiyor. Rusya’ya yönelik diplomatik ve ekonomik ambargolara karşı çıkıyor. Bu cepheye Trump’ın ikinci kez iktidara gelmesiyle ABD de destek vermeye başladı. Batı’nın içeriden bölünmesi Napolyon ve Hitler benzeri bir hezimetin yeniden yaşanacağını gösteriyor. Zira Napolyon seferinde İngiltere, Hitler seferinde de ABD Rusya’nın yanında yer almıştı.

Rusya, Batı’yı ve içyüzünü en iyi bilen ülkelerden biri. Defalarca ihanete uğradı. Bu yüzden Napolyon’dan bu yana ‘Batı’ya karşı hep temkinli davranıyor. Nitekim Soğuk Savaş’tan sonra Rusya’ya ‘Büyük Batı Ailesi’ne katılma sözüne dahi temkinli yanaştı Kremlin. Vladimir Putin 2004 yılında Batı’nın ihanetini net şekilde gördü. Zira Sırbistan’da 2000 yılındaki Buldozer Devrimi ve Ukrayna’da 2004 yılındaki Turuncu Devrim ile başlayan ve Kırgızistan ile Gürcistan’daki renkli devrimlerle süren kuşatmada, Batı’nın amacının Rusya’yı kabul etmek değil çevreleyip parçalamak olduğu bir kez daha ortaya çıktı.

Bunu gören Putin 2007’den sonra Batı’ya başkaldırdı ve ülkesinin rotasını yeniden Avrasya ve Batı dışı dünya olarak belirledi. Bunda da hayli başarılı oldu. Putin’in izlediği stratejiler Atlantik sistemini temellerinden sarsmaya başladı. Haliyle Batı’nın Rus sorunu ve fobisi yeniden hortladı.

Türkiye’nin Yeni Yolu: Stratejik Özgüven ve Bölgesel Güç

Aynı süreç Türk sorunu için de geçerli. Soğuk Savaş’tan sonra Rus sorunu çözdüklerine inanan Batı dünyası Osmanlı yıkıldıktan sonra ise Türk sorununu ebediyen çözdükleri zehabına kapıldı. Fakat yanıldıklarını gördüler. Rusya gibi Türkiye de Batı’nın prangasını parçaladı. Küllerinden yeniden doğdu. Hakan Fidan’ın dün ve önceki gün Moskova’da gerçekleştirdiği görüşmelerden sonra mevkidaşı Sergey Lavrov ile birlikte düzenledikleri ortak basın toplantısı, kuşku yok ki Batı’daki korkuları yeniden depreştirmiştir. Zira son üç asrı birbiriyle savaşarak geçiren iki ülke 2000’lerden sonra jeo-politik bütün sınavlardan başarıyla çıkan derin bir stratejik ilişki kurmuş durumda. Fidan ve Lavrov bu gerçeği dün bir kez daha teyit ettiler. Batı’nın bu saatten sonra Rusya ve Türkiye ilişkilerini baltalaması çok zor.

Hâsılı kelam, Batı’nın başını ağrıtan Yahudi sorununun soykırım şeklinde yeniden nüksetmesini de eklediğimizde Atlantik sisteminin üç temel jeo-politik çıkmazının yeniden derinleştiği bir döneme giriyoruz. Batı bu sorunları çözemediği ve çözmeye de yanaş(a)madığı için öyle görünüyor ki kendisi tarihi bir çözülme yaşayacak. Küresel gidişat bunu gösteriyor.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER