Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
deniz istikbal logo
Deniz İstikbal

Ekonomi Politikalarını Yeniden Düşünmek – Deniz İstikbal

Deniz İSTİKBAL – 07 Temmuz 2025

 

21. yüzyıl tecrübe edilen büyük savaş, yıkım ve krizlerin ardından geldi. Soğuk Savaş olarak isimlendirilen süreç son bulurken süper güç Sovyetler Birliği dağıldı. Kafkasya, Balkanlar ve Doğu Avrupa’daki sosyalist cumhuriyet yıkılırken Çin Halk Cumhuriyeti yeni yüzyıla damgasını vurdu. Çin Komünist Partisi (ÇKP) 1949’dan itibaren iktidarda kalırken ülke yeni döneme çağının en büyük kalkınma hamlelerinden birini gerçekleştirerek girdi.

Endonezya, Polonya, Türkiye ve Güney Kore’de benzer şekilde iktisadi büyüklüklerini ciddi oranda artıran ülkeler oldular. Batılı aktörlere kıyasla hızla büyüyen Asyalı devler üretim, ihracat ve yatırım merkezli politikaları devreye aldılar. Kamunun teşvikleri firmaları üretime ve ihracata yönlendirmeyi amaçlıyordu. Geniş insan kaynağı ise Asyalı ülkelerin en büyük avantajlarından birine dönüştü.

Özellikle Çin’in ucuz maliyetler yardımıyla ortaya koyduğu büyüme patikası 2003’te 1,68 trilyon dolar olan milli geliri 2023’te 18,27 trilyon dolara taşıdı. Satın alma gücü açısından dünyanın en büyüğü haline gelen ülke 1 milyar kişiyi yoksulluk sınırından orta gelirli konuma taşıdı. Benzer bir ivmelenme Endonezya, Polonya ve Türkiye’de de gerçekleşti. Ayrışan yönleri olmakla birlikte Türkiye ve Polonya, Avrupa’nın üretim ve yatırım destinasyonları haline geldi (Tablo 1).

TABLO 1. ÜLKELERE GÖRE MİLLİ GELİR (TRİLYON DOLAR)

ÜLKE 2003 2023 ARTIŞ (%) 2025 2030 ARTIŞ (%)
ABD 11,456 27,720 +141,96 30,507 37,153 +21,78
ÇİN 1,680 18,270 +987,50 19,231 25,827 +34,29
İNGİLTERE 2,056 3,371 +63,95 3,839 4,955 +29,07
İSPANYA 0,907 1,620 +78,61 1,799 2,201 +22,34
GÜNEY KORE 0,728 1,839 +152,60 1,790 2,151 +20,16
MEKSİKA 0,765 1,793 +134,37 1,692 2,149 +27,00
TÜRKİYE 0,316 1,130 +257,59 1,437 1,975 +37,43
ENDONEZYA 0,255 1,371 +437,64 1,429 2,065 +44,50
POLONYA 0,218 0,809 +271,10 0,979 1,304 +33,19
DÜNYA 39,338 106,431 +170,55 113,795 144,576 +27,04

Kaynak: IMF

Türkiye, 20. yüzyıla kıyasla yeni yüzyılda iktisadi açıdan büyük başarılara imza attı. Bu başarıların en önemlileri arasında düşen yoksulluk ve artan refah düzeyi vardı. Özellikle 2001 krizinin etkilerinin hafiflemeye başladığı 2003’ten itibaren ülke iktisadi açıdan enflasyonu düşürmeye başardı. Milli gelir, ihracat ve üretim seviyesi sağlanan finansal istikrarla birlikte eski dönemlere kıyasla hızla artış gösterdi.

90’lı yıllardaki krizler silsilesine göre siyasi elitlerin istikrar odaklı yaklaşımı ülkeyi yabancı yatırımcıların gözdesi haline getirdi. 2002 öncesi 15 milyar dolarlık yabancı yatırımcı stoku bulunan ülkede hızla yabancı yatırımcı akını meydana geldi. 2025’te ise toplam çekilen doğrudan yabancı yatırım 270 milyar dolarla tüm zamanların rekorunu kırdı. Buna bağlı olarak milli gelir rakamı 2023’te ilk kez 1 trilyon dolar sınırını aşarak 1,13 trilyon dolara erişti. 2025’te ise mevcut rakamın 1,437 trilyon dolar olması ve Türkiye’yi en büyük 16. ekonomi haline getirmesi bekleniyor (Tablo 1).

Türkiye’nin benimsemiş olduğu iktisadi kalkınma patikası diğer ülkelere kıyasla daha az veya daha çok refah sağladı. 2003’te Meksika’nın yarısından daha az iktisadi büyüklüğe sahip ülke 2025’e gelindiğinde neredeyse Meksika’nın ekonomik büyüklüğüne erişti. Meksika’nın Türkiye’den 40 milyon daha fazla nüfusu göz önüne alındığında Türk Kalkınma Modelinin daha başarılı olduğu söylenebilir. Fakat aynı pencereden Polonya’nın geldiği seviyeye bakıldığında ülkenin büyük bir kalkınma hikayesi yazdığı ve Batı Avrupa ülkelerine yaklaştığı anlaşılıyor.

Özellikle 2030’a doğru ülke 36 bin dolarlık kişi başına düşen geliriyle İspanya’yı geride bırakabilir. İktisadi büyüklüğü ve nüfusuna göre Polonya, Doğu Avrupa’nın ekonomik kalkınma başarı hikayesini yeniden yazabilir. Benzer bir durum Müslüman ülkeler olarak Endonezya ve Türkiye için de geçerlidir. İki aktörde enerji sektörü dışında yarattıkları sanayileriyle gelecek yıllara damgasını vurabilecek ülkelerdir (Tablo 1 ve Grafik 1).

GRAFİK 1. ÜLKERE GÖRE KİŞİ BAŞI GELİR (ABD DOLARI)

grf 7

Kaynak: IMF

Türkiye’nin benimsediği ve günümüze kadar işlevsel hale getirilen karma liberal model kamu merkezli şekilde ilerledi. Kamunun milli gelir üzerindeki payı görece yüksek kalırken teşvik ve destekler bürokrat ve siyasiler tarafından belirlendi. Özel sektörün daha çok etkilenen taraf olarak kaldığı dönem 2021’de ciddi bir kırılmayı tecrübe etti. 2021-2023 döneminde enflasyonun altında verilen krediler TL üzerinde ve gelir dağılımda yıkıcı etkiler oluşturdu.

Haziran 2023’te rasyonel ekonomi politikalarına geri dönüşle birlikte normalleşen ekonomi yönetimi son iki yıldır sıkı şekilde fiyat istikrarını sağlamaya çalışıyor. Politikalardaki normalleşme milli gelir üzerinde ciddi olumlu etki yaparken TL reel olarak değer kazanıyor. Buna bağlı olarak 1,5 trilyon dolar sınırına gelen milli gelir rakamı Türkiye’yi dünyanın en büyük 16. ekonomisi haline taşıdı. Bu durumu Türk ekonomisiyle benzer özellikleri taşıyan Meksika ve Polonya ile karşılaştırmak daha iyi analiz edilmesine yardımcı olabilir.

IMF’nin 2030 yılı tahminlerine göre Türkiye, Polonya ve Meksika iktisadi büyüklük açısından ciddi sıçrama gerçekleştirebilir. Fakat Polonya milli gelir rakamlarında 21. yüzyılın başındaki konumuna göre birçok ülkeyi olduğu gibi Türkiye ve Meksika’yı da geride bırakıyor. 2003’te Polonya’daki kişi başı gelir Türkiye’den yüksek Meksika’dan düşük iken 2030’da Polonya iki ülkeden çok daha fazla kişi başı gelir rakamına erişiyor.

Ülkenin AB üyesi olması, yabancı yatırımcı çekmesi ve Almanya’ya yakınlık gibi artıları olsa da Meksika dünyanın en büyük ekonomisiyle sınırdaş konumda. Ayrıca ülkenin ABD, AB ve Kanada ile serbest ticaret anlaşmaları bulunuyor. Türkiye’de benzer şekilde AB ile gümrük birliğine üye iken dünyanın en zengin enerji kaynaklarına sahip Batı Asya’da yer alıyor. Akıllara şu soru gelebilir; neden Meksika ve Türkiye kişi başı gelir ve eğitim seviyesi gereği Polonya’nın gerisine düştü. Fakat uygulanan ekonomi politikalarının burada büyük önemi bulunuyor. Ülkelerin kendi şartlarına göre tasarlanması gereken iktisat politikaları farklı coğrafyalarda aynı sonuçları vermeyebilir.

Bu nedenle Polonya’nın yükselişi diğer ülkelere göre daha başarılı olmuş olabilir. Fakat Türkiye’nin maruz kaldığı güvenlik sorunları ve yoğun gelir dağılımı problemleri ülkenin iktisadi gelişmesine ciddi şekilde negatif yansımıştır. Sonuç olarak “Ekonomi Politikalarını Yeniden Düşünmek” için doğru zaman ve ayrımın gelmiş olabileceği yöneticiler tarafından göz önünde bulundurulmalı ve dördüncü sanayi devrimindeki fırsatlar değerlendirilmeli.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER