Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
deniz istikbal logo
Deniz İstikbal

Enflasyon Beklentileri Düzeliyor mu? – Deniz İstikbal

Deniz İSTİKBAL – 21 Temmuz 2025

 

Türkiye’nin enflasyonla mücadele süreci 2021-2025 döneminde sürekli gündemde kalan bir konu oldu. Salgınla bozulmaya başlayan fiyat istikrarı günümüze kadar ciddi şekilde tahribata uğradı. 2021’in başında 100 birim fiyat değerine sahip bir ürün 2025’te 750-1000 birim arasındaki fiyat aralığına yükseldi. Enflasyonun yüksekliğinin sonucu olan mevcut artış eğilimi günümüzde de tam anlamıyla kırılabilmiş değil.

Uluslararası kuruluşlarda benzer olgulara dikkat çekerken enflasyonla mücadelenin daha uzun yıllar sürebileceğini vurguluyorlar. IMF, OECD ve diğer uluslararası kuruluşların Türkiye hakkındaki enflasyon tahminlerine bakıldığında benzer bir tablo ile karşılaşmak mümkün. IMF, önümüzdeki 4 yıl boyunca tek haneli enflasyonun zor olduğunu tahmin ederken benzer şekilde OECD, Türkiye’deki enflasyon rakamlarının daha uzun süre yüksek kalmasını bekliyor (Grafik 1).

GRAFİK 1. ÜLKELERE GÖRE ENFLASYON ORANLARI (MAYIS 2025)

grf 21

Kaynak: OECD

2026-2028 dönemi için enflasyon beklentilerine yakından bakıldığında tek haneli rakamların zor olduğu ve yeni önlemlere ihtiyaç olduğu söylenebilir. Özellikle kamu harcamalarındaki yükseklik ve vergilerin geçmiş yıllara göre artırılmış olması süreci daha kötü hale getiriyor. Normal şartlar altında vergilerin artırılması sonrası ciddi şekilde kamu harcamalarında düşüşün meydana gelmesi gerekirdi. Fakat günümüze kadar böylesine bir girişim oluşmadı ve kamu harcamaları enflasyonu beslemeye devam etti.

Benzer şekilde enflasyon beklentileri de yüksek kalmaya devam ediyor. Haziran 2023’te yönetime gelen yeni ekonomi yönetimi Eylül 2023’te açıkladığı Orta Vadeli Programda (2024-2026) enflasyonu 2025’in sonlarında gündemden çıkabileceğini vurgularken günümüzde böyle bir süreç meydana gelmedi. Aksine enflasyon rakamları yüzde 20’li rakamları ancak 2025’in sonunda görebiliyor. 2027’de tek haneli enflasyonun görülebileceği ekonomi yönetimi tarafından ayrıca dile getiriliyor.

2025’te enflasyonun seyriyle ilgili yapılan geçmiş dönem tahminlere yakından bakıldığında farklı bir tablo karşımıza çıkıyor. Eylül 2023’te yayınlanan OVP (2024-2026) 2024’te enflasyonu yüzde 33, 2025’te ise yüzde 15 olarak öngörmüştü. Günümüzde 2024’te enflasyon yüzde 44 olarak gerçekleşti ve 2025’in sonunda enflasyonun yüzde 26-28 aralığına düşmesi bekleniyor. 2026’da da yüzde 12’lik enflasyon rakamı resmî kurumlar tarafından hesaplanıyor.

Eylül 2023’teki OVP’de yüzde 8,5 olarak öngörülen 2026 enflasyon rakamlarının günümüzde de tutma ihtimali zayıflıyor. IMF ve OECD 2026 yılı için enflasyon rakamlarını yüzde 15’in üzerinde bekliyor. İki kurumda 2027’de tek haneli enflasyonun çok zor olduğunu ve yeni önlemlerin alınması gerektiğine işaret ediyor. Sıkı para politikasına eşlik etmesi gereken maliye politikası istenilen düzeyde fiyat istikrarına katkı veremiyor. Bu nedenle sıkı maliye politikasının hızlıca öncelenmesi ve sabit gelirlerin durumlarına katkı verilmesi gerekiyor. Uzun yıllara yayılan ve görece yapışkan olan enflasyonun normalleştirilmesi fiyat istikrarının sağlanması için tek çıkar yol olarak öne çıkıyor.

Salgın, Ukrayna Savaşı, Enerji Krizi ve bölgesel çatışmalar tüm dünyayı etkilediği gibi Türkiye’yi de etkisi altına aldı. Ancak yukarıdaki tabloda da yer aldığı gibi OECD ülkelerinde enflasyon rakamları yüzde 5’in altında seyrediyor. Kolombiya, Şili ve Meksika gibi Latin Amerika ülkelerinde bile enflasyon rakamları tarihi düşük seviyelerde yer alıyor. Arjantin ve Venezüella dışında kıtada çift haneli enflasyon rakamı bulunmuyor.

Türkiye ile kıyaslanması zor olan bu iki ülke bile enflasyonla mücadelede istenilen seviyede olunmadığının bir göstergesi. Sadece TL üzerindeki yıkıcı etkilerinin yanı sıra diğer para birimleri bazında da ülkede fiyat istikrarı sağlanamıyor. Örneğin Türkiye’deki kişi başı gelir seviyesi 17 bin dolar seviyesinde iken Yunanistan’da 25 bin dolar civarı. Türkiye’deki dolar bazlı fiyatlar Yunanistan’dan yüzde 50 daha fazla seviyelerde bulunuyor.

Son beş yılık enflasyonist baskının bir sonucu olan bu eğilim diğer ülkelerle karşılaştırıldığında da benzer sonuçlara işaret ediyor. Mart 2021’de başlanan ve Haziran 2023’te son bulan düşük faiz politikasının önemli bir yansıması olarak okunması gereken bu yaşananlar düşük ve orta gelirli kesimler üzerinde yıkıcı etkiler meydana getirdi. Enflasyonun son beş yılda düşürülememesi ise hane halklarının fiyat düşüşlerine gerekli düzeyde inanmamasına neden oldu.

Bir bütün halinde yaşanan süreç değerlendirildiğinde enflasyon beklentilerinde düzelmenin meydana geldiği söylenebilir. Fakat yüzde 35 seviyesinde yer alan TÜFE rakamı bir başarı olarak değerlendirilmemeli. Türkiye şartları göz önüne alındığında yüzde 35’lik TÜFE oranı 5 yıllık süreçte ülkede tecrübe edilmesi gereken rakam. Bu rakamın yüksekliği rasyonel olmayan ekonomi politikalarının kritik bir çıktısı.

Faizlerin enflasyon oranlarından çok düşük tutulması ve ucuz kredilerin firmalara verilmesi beklenen etkiyi yaratmadı. Ortaya çıkan etki yüksek enflasyon, yüksek faiz ve bozulan gelir dağılımı oldu. Hane halkları bu nedenle enflasyon beklentileri konusunda ikna olmada zorluklar yaşıyor. Sonuç olarak enflasyonla mücadelede eksik taraf olan sıkı maliye politikası hızla işleme alınarak yüksek kamu harcamalarında ciddi kesintiler yapılmalı. Sıkı para politikasının etkilerinin gün geçtikçe daha fazla ortaya çıkmasına kamuda harcama kesintileri eşlik etmeli. Aksi taktirde TÜFE oranları yüksek kalmaya devam edebilir.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER