Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Avatar photo
Deniz İstikbal

Enflasyon Düşerken Fiyatlar Artar Mı? – Deniz İstikbal

Deniz İSTİKBAL – 23 Mayıs 2025

 

2021-2024 dönemi görece enflasyonun yüksek seyrettiği yıllar oldu. Mart 2021’den itibaren ciddi şekilde bozulmaya başlayan fiyat beklentileri 2022-2023 döneminde olumsuz şekilde devam etti. Küresel şartlarla bağlantılı olan ancak TL’deki değer kaybının bir yansıması şeklinde beliren enflasyonun yükselişi Haziran 2023’te yeni ekonomi yönetiminin başa gelmesiyle tersi bir sürece evrilmek istendi. Ucuz kredi politikasını terk eden ve sıkı para politikasıyla talebi dengelemeye çalışan Mehmet Şimşek ekibi rasyonel ekonomi politikalarını işleme aldı.

Üç yıllık bir süreçte fiyat istikrarını sağlamayı ve enflasyonu kabul edilebilir bir seviyeye çekmeyi hedefleyen ekonomi yönetimi iki yıllık dönemini tamamlamak üzere. İlk bir yıl normalleşme ikinci yıl tersine enflasyon süreci ve üçüncü yıl fiyat istikrarına geçişin kuvvetlendirilmesi olarak tanımlanan enflasyonla mücadele yeni bir eşikte bulunuyor. Genel iktisadi kabuller fiyatların her daim artma eğiliminde olduğunu söyler ve makul enflasyon seviyesini tartışmalıda olsa yüzde 2-4 arasında olduğunu vurgular.

Makul düzeyde olan enflasyon öngörülebilir bir ortam yarattığı için özellikle sabit gelir kesimleri için en kritik olgudur. Fakat enflasyonun uzun yıllar çift haneye çıktığı dönemler sabit gelirli gruplar için fiyat istikrarı açısından yıkıcı etkiler ortaya çıkarır. Bu nedenle Türkiye’deki enflasyonla mücadele süreci öncelikle TÜFE’nin tek haneye indiği ve bir süre boyunca orada dengelendiği yıllar içinde tamamlanabilir. Bu nedenle enflasyon rakamsal olarak yüzde 75’ten yüzde 36’lara düşse bile fiyatlar artmaya devam eder. Önemli olan fiyat artış hızının kalıcı olarak makul oranlara düşürülmesidir.

GRAFİK 1. TCMB’NİN ENFLASYON BEKLENTİSİ (2025-2028)

enflasyon tahmin tablo

Kaynak: TCMB Enflasyon Raporu (22 Mayıs 2025)

“Enflasyon düşerken fiyatlar artar mı?” sorusu da yukarıda değinilen konular çerçevesinde değerlendirildiğinde cevabın evet olarak işaretlenmesi gerekir. Çünkü 2024’te yıl sonu enflasyon rakamı yüzde 44 olarak açıklandı. Bunun anlamı fiyat genel seviyesinin 2023’e göre yüzde 44 oranında artmasıdır. 2025’te TCMB’nin yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 24 olduğuna göre fiyatlar genel seviyesi yıl içerisinde 2024’e göre yüzde 24 yükselecektir. 2026’daki enflasyon tahmini de yüzde 12 olarak kabul edilir ise bu yılda fiyatlar genel seviyesi 2025’e göre yüzde 12 artacaktır.

Çarpan etkisi şeklinde kendini gösteren enflasyon 12 aylık dönemler için hesaplanması nedeniyle yıllık yükseliş miktarını genel olarak verir. Aylık enflasyon rakamları da ay içerisindeki fiyat artışlarını ifade eder. 2027 ve 2028 yılları için de benzer yorumları yapmak mümkündür (Grafik 1).

Fakat TÜFE rakamı aylık ve 12 aylık olarak eksi değerde çıkarsa bu fiyatların geçen yılın aynı dönemine göre düşüş gösterdiği anlamı taşır. Böyle bir sürecin gerçekleşmesi istihdam piyasasına ve iktisadi büyümeye negatif yansır ve işsizlik artış eğilimine girer. Türkiye ise enflasyonla mücadelede istihdam piyasasını koruma ve ekonomik büyümeyi makul derecede pozitifte tutma tercih edilmiştir. Bu nedenle enflasyonun düşüş süreci tam anlamıyla bir yılda değil 3 yıllık periyot halinde gerçekleşebilir.

TABLO 1. ULUSLARARASI KURULUŞLARIN ENFLASYON TAHMİNİ (%)

KURUMLAR 2025 2026 2027 2028
TCMB 24,00 12,00 8,00 7,50
IMF 31,03 18,95 15,27 15,00
BBVA 29,00 20,50
OECD 31,40 17,30
DÜNYA BANKASI 35,70 22,10 14,80
OVP (2025-2027) 17,50 9,70 7,0

Kaynak: IMF, Dünya Bankası, OECD, TCMB, BBVA ve OVP (2025-2027)

Diğer önemli bir mesele Merkez Bankasının yıl sonu enflasyon tahminlerinin uluslararası kuruluşların beklentileriyle uyuşması olgusudur. TCMB 2023-2024 döneminde kısmi şekilde enflasyon tahminlerinde başarı sağladı. Fakat 2024 örneğinde olduğu gibi yıl sonu enflasyon beklentisi yılın başındaki tahminlerin üzerinde gerçekleşti. Yüzde 30’lu rakamların tahmin edildiği 2024 yılı beklenen etkiyi göstermedi ve enflasyon yüzde 44 olarak aralık ayını tamamladı. Benzer şekilde 2025 yılı için yıl sonu enflasyon rakamı yüzde 17,5 olarak açıklanırken iki kere revizyon yapıldı ve önce yüzde 21’e ardından yüzde 24’e çıkarıldı.

Bu ay gerçekleştirilen enflasyon raporu sunumunda ise yüzde 24’lük enflasyon tahmini sabit bırakıldı. Buradan hareketle TCMB’nin enflasyon beklentileri diğer uluslararası kuruluşlarla karşılaştırılabilir. Örneğin IMF’nin enflasyon beklentileri TCMB’nin kontrol ufkunun içerisinde yer almasına rağmen orta noktanın üzerinde açıklanmıştır. 2025-2028 dönemi için IMF 22 Nisan’da açıkladığı son rapora göre Türkiye’de enflasyonun tek haneli rakamlara düşmesini beklememektedir (Tablo 1).

IMF ile benzer şekilde OECD, Dünya Bankası ve diğer uluslararası kuruluşlarda TCMB’ye göre daha yüksek enflasyon beklentileri olduklarını açıkladılar. En dikkat çekici ve yüksek sayılabilecek enflasyon tahmini ise Deutsche Bank tarafından yüzde 35 olarak açıklanırken en düşük tahmini BBVA yapmıştır. Fakat yüzde 20’ler seviyesine tahmin açıklayan uluslararası kuruluş sayısı yıl başına göre azalma göstermiş ve yüzde 30’lar düzeyinde bir enflasyonun olabileceğini ifade etmişlerdir.

Bu durum Merkez Bankasını yolsuzluk operasyonları sonrası faizleri artırmaya iterken enflasyonla mücadeleden taviz verilmeyeceği atılan adımlarla gösterilmiştir. Ancak döviz rezervlerindeki azalış net rezervleri 2024 yılı başları seviyesine taşımıştır. Günümüzde tekrar yükselişe gecen rezervlerin 230 milyar dolarlık bir toplam hedef dahilinde tamamlanması planlanmaktadır. Böylesine bir rezervin toplanması özellikle fiyat istikrarına ve en temelde TL’ye olan güvenin sağlamlaştırılmasına ciddi katkı sunacaktır (Tablo 1).

Genel hatlarıyla TCMB’nin enflasyonla mücadelesi gelecek 1,5 yılda tartışılmaya devam edebilir. Bu süreç içerisinde sabit gelirlileri olumsuz etkileyen olayların önüne geçilmesi ve teşviklerin üretimi artırıcı şekilde yeniden tasarlanması gerekebilir. Ek olarak 2021’den itibaren ciddi şekilde tahrip olan gelir dağılımının iyileştirilmesi ve sosyal yardım mekanizmalarının çeşitlendirilmesi gerekebilir. Büyükşehirlerdeki kira üzerinde yoğunlaşan tartışmalara son vermenin temel girdisi de fiyat istikrarından geçmektedir. Bunun sağlanması için TCMB enflasyon tahminleriyle uluslararası kuruluşların beklentilerinin ortak bir payda da buluşması gerekmektedir.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER