Yusuf ALABARDA – 21 Mayıs 2025
Bu hafta Hindistan’ın Pakistan karşısında yaşadığı utanç verici yenilgi karşısında dünya basınında öyle haberler çıktı ki bunları sizlerin dikkatine sunmazsam bu konu unutulur gider endişem var. O yüzden bu haftaki yazımda bu konuya etraflıca temas etmek niyetindeyim.
Malumunuz olduğu üzere Hindistan ile Pakistan arasında devam eden gerginlik sıcak bir çatışmaya dönüşmüş, daha sonrasında Hindistan’a ait önemli sayıda uçak Pakistan tarafından düşürülmüş, ardından ABD Başkanı Trump’ın araya girmesiyle bir ateşkes sağlanmıştı.
Hindistan’a ait Fransız Rafale uçaklarının Pakistan Hava Kuvvetleri tarafından daha havadayken düşürülmesi tüm dünyada oldukça konuşulmuştu. Oysa Hindistan 2019 yılında yine Pakistan tarafından bazı hava araçlarının düşürülmesi sonucunda Rusya’dan S 400 hava savunma sistemleri tedarik etmiş, yetinmeyip Fransa’dan da Rafale uçaklarını tedarik etmişti.
Geçmişten Gelen Uyarılar: 2019 Krizi ve Tedarik Hamlesi
Pakistan Hava Kuvvetleri 2019 yılında Hindistan’ın bir MIG-21 ve bir MI-17 helikopterini düşürmüş, bir pilotunu da esir etmişti. Hindistan’ın hiç beklemediği bu kayıplar sonucunda oldukça iddialı bir tedarik programı yürüttü.
Bu kapsamda 2022 yılında Fransa’dan 36 adet Rafale uçağı tedarik etti, daha sonra kendi hava savunma sistemlerini güçlendirmek maksadıyla Rusya’dan S400 hava savunma sistemlerini tedarik etti.
Her iki tedarik programı Hindistan’da aylarca tartışma konusu oldu hatta Rafale uçaklarının tedariki 2018 yılında Hindistan mahkemelerine taşındı.
Bu yılın Nisan ayında ise bazı Hindistan vatandaşlarının faili meçhul bir terör örgütü tarafından öldürülmesi İslam düşmanlığı ile bilinen Narendra Modi’yi yaklaşan seçimler öncesinde oldukça heyecanlandırdı zira Modi işte bu yeni tedarik edilen silah sistemlerine oldukça güveniyordu.
Böylelikle Modi Hindistan’daki seçimlerde rakiplerine karşı bir üstünlük sağlayabilirdi.
Ama evdeki hesap çarşıya uymadı.
07 Mayıs tarihinde bu köşede kaleme aldığım “Pakistan ENTER Tuşuna Sert Bastı” isimli yazıda daha detaylı şekilde bu yaşananları değerlendirmiştim.
Dileyen aşağıdaki bağlantı üzerinden yazıyı okuyabilir.
Benim şu an okuduğunuz bu yazımda dikkatinize sunmak istediğim konu işte tam burada başlıyor.
Meğer Pakistan, Hint askeri uçaklarını düşürmeden önce Hindistan’da istifa depremi olmuş.
Rafale Uçakları Düşürülmeden Önce Gelen İstifalar
Hindistan Hava Kuvvetleri Komutan Yardımcısı General Dharkar, Hintli pilotların Rafale jetlerini kullanma becerisinden duyduğu derin memnuniyetsizliği dile getirince görevden alınmış. Halbuki General Dharkar görevine başlayalı henüz yedi ay olmuştu.
Rafale jetlerinin saldırı uçuşlarını denetleyen Dharkar, hem pilotların eğitim süreçlerine dair eleştiriler getirmiş hem de Rafale uçaklarının Pakistan’ın modern radarları karşısında çaresiz göründüğünü söylemiş.
Sen misin konuşan, adamı apar topar istifa ettirip evine yollamışlar.
Sonrasında yaşananlar malumunuz, generalin tüm endişeleri yerinde ve haklıymış.
Dün dünya kamuoyuna düşen bazı haberler ise daha da vahim.
Hindistan Rafale uçaklarına bazı yerli sistemleri eklemek istemiş lakin Rafale uçaklarını üreten Dassault Aviation buna müsaade etmemiş. Son derece gelişmiş ve komplike sistemler olan bu uçaklara istediğiniz yerli sistemi, istediğiniz gibi koyma şansınız da yok.
The Asia Live isimli haber kanalı ve daha birçoklarında yapılan haberlere göre Fransa, Hindistan’ın Rafale savaş uçaklarına yerli silahları entegre edebilmek için talep ettiği kaynak kodları paylaşmayı reddetmiş. Hatta Fransız üretici Dassault Aviation, bu konuda Hindistan’ın ısrarlarına rağmen geri adım atmamış.
Dileyen detayı aşağıdaki bağlantı üzerinden okuyabilir.
Hindistan uzun zamandan bu yana savunma sanayiine önem veren bir ülke olarak dışa bağımlılığı azaltma hedefi doğrultusunda, yerli füze, bomba ve elektronik sistemleri Rafale uçaklarına entegre etmek istiyordu. Bunun içinse Fransız firmanın gerekli erişim imkanını Hindistan’a sağlaması bir zaruret ve Hindistan tüm ısrarlarına rağmen bu konuda bir başarı sağlayamamış görünüyor.
Aslında Dassault Aviation, Hint savunma sanayi ürünlerinin bazılarının bu uçaklara entegrasyonu için müsaade verdi lakin şirket Thales üretimi AESA radar ve bazı kritik parçaların kaynak kodlarının paylaşımını asla kabul etmedi.
Buradan Çıkarılacak Dersler Neler?
Tüm bu gelişmeler bize bir konuyu tekrar hatırlatıyor: Bu türden gelişmiş silah sistemlerinde yerli ve milli çizgide bir dizayn ve yazılım oldukça önemli.
Bu açıdan Türkiye’nin proje dışına çıkartıldığı F-35 programına tekrar dönüşü mümkün olmasa bile yaptırımlar kalkarsa bu uçak farklı bir tedarik programı dahilinde alınmalı mı sorusuna cevap vermek gerekir.
Neden diye sormak dahi abes ile iştigal etmek olur zira Pakistan Hava Kuvvetleri karşısında çaresiz durumda kalan Rafale tayyareleri gözümüzün önünde dururken, mezkûr uçakları örneğin İsrail’e karşı ne kadar etkin kullanabiliriz?
Bu açıdan Türkiye tüm gayret ve dikkatini yerli ve milli bir şekilde dizayn edilen KAAN Milli Muharip Uçağı’nın üretimine teksif etmelidir. Böylece hem Türkiye’nin ürettiği AESA Murad radar sistemini hem de Türkiye tarafından üretilen yerli ve milli silah ve elektronik harp sistemlerini KAAN’a dilediğimiz gibi adapte etmede hiçbir sorun ile karşı karşıya kalmayız.
Konu elbette sadece KAAN ile de sınırlı değildir.
Kızılelma ve ANKA-3 gibi jet motorlu insansız sistemlerimiz de bu değerlendirmenin içinde düşünülmelidir.
Son Söz
Sayı olarak başka bir ülkeden Körfez ülkeleri gibi parayı basarak tedarik ettiğiniz sistemler iş başa düştüğünde ihtiyaçlarınızı karşılamaya yetmeyebilir.
Bu durumda elimizde neredeyse merasim tayyaresinden öte bir anlam ifade etmeyecek sistemlere bel bağlamak ve milyarlarca dolar bu sistemlere harcamak yerine, bazı konularda eksikleri dahi olsa yerli ve milli çizgide sistemler ve alt sistemler tasarlamak ve üretmek şu an için uygulayacağımız stratejinin ana omurgasını oluşturmalıdır.
YORUMLAR