Prof. Dr. Faruk TAŞÇI – 28 Ekim 2025
İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) “İşgücü Piyasası Stratejisi 2025” raporu yayınlandı. Raporun söylediklerini ana hatları ile ortaya koymak ve bu çerçevede Türkiye’nin durumunun ne olduğunu ve bundan sonra neler olabileceğine bakmak, ilgililer için faydalı olacaktır.
İİT İşgücü Piyasasındaki Son Gelişmeler
Rapora göre, İİT ülkelerinde işgücüne katılım oranları artmıştır. Ancak İİT ülkelerinin dünya toplam iş gücündeki payı artmasına rağmen, İİT ülkelerinde ortalama iş gücüne katılım oranı diğer ülke gruplarına kıyasla daha düşüktür.
Ayrıca kadın ve gençlerin katılımı da düşüktür. Kadınların iş gücüne katılım oranı yalnızca % 39,6’dır. Bu oran, İİT dışı gelişmekte olan ülkelerde % 51,8 ve gelişmiş ülkelerde % 53’tür. İİT ülkelerinde gençlerin iş gücüne katılım oranı 2000-2016 arasında % 45,9’dan % 43,5’e gerilerken, İİT dışı gelişmiş ülkelerde % 52,7’den % 47’ye ve gelişmekte olan ülkelerde ise % 56,2’den % 46,6’ya düşmüştür.
Rapor, İİT ülkelerindeki toplam istihdamda artışa işaret etmektedir. İİT ülkelerinde istihdam oranı 2005’te % 52,8’den 2016’da % 54,3’e yükselmiştir. Buna karşılık, İİT dışı gelişmekte olan ülkelerde oran % 64,1’den % 61,7’ye, gelişmiş ülkelerde ise % 57’den % 56,1’e düşmüştür. Böylece 2016 itibarıyla İİT ülkeleri ile gelişmiş ülkeler arasındaki fark yalnızca 1,8 puana inmiştir; bu İİT ülkeleri açısından olumlu bir gelişmedir.
İşsizlik oranları, özellikle genç işsizlik oranları, rapora göre, İİT ülkelerinde yüksek kalmaya devam etmektedir. 2000-2017 döneminde İİT ülkelerinin ortalama işsizlik oranı, dünya ortalamasının ve diğer ülke gruplarının üzerinde seyretmiştir.
İİT ülkelerinde genç işsizlik oranları da uzun süredir yüksek seyretmektedir. 2000 yılından itibaren oran % 16’nın üzerinde kalmış ve İİT dışı hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerin ortalamalarının üzerinde olmuştur.
Bundan biraz da eğitim sistemlerinin etkisi söz konusudur. Zira İİT ülkelerinde eğitim sistemleri, işgücü piyasasının ihtiyaçlarıyla uyumsuzdur, bu da beceri uyumsuzluğuna yol açmaktadır.
İİT ülkelerinde iş gücünün eğitim düzeyi görece düşüktür. İş gücünün % 18,6’sı temel eğitimi dahi tamamlamamış, % 42,9’u yalnızca temel eğitime sahiptir. Orta düzey eğitime sahip olanların oranı % 25,6, ileri düzey eğitime sahip olanların oranı ise yalnızca % 11,6’dır. İİT dışı gelişmekte olan ülkelerde durum biraz daha iyidir. Bu ülkelerde ileri eğitim oranı, İİT ülkelerine göre yaklaşık % 12 daha yüksektir, bu da iş gücü kalitesinde önemli bir fark yaratmaktadır. Gelişmiş ülkelerde ise tablo çok daha olumludur: İş gücünün % 63,1’i orta ve % 47,5’i ileri düzey eğitimi tamamlamıştır. Bu veriler, İİT ülkelerinde nitelikli iş gücü eksikliğinin ekonomik kalkınma açısından önemli bir engel oluşturduğunu göstermektedir.
Raporda, son olarak, sosyal koruma sistemlerinin İİT ülkelerinde yetersiz olduğu not edilmektedir. İİT ülkelerinde kayıt dışı istihdam oranları yüksektir, bu da sosyal güvenlik ve iş güvencesi sorunlarına yol açmaktadır. Ayrıca, istihdam koruma programları genellikle yaygın şekilde bulunurken, işsizlik sigortası çoğu İİT ülkelerinde büyük ölçüde yoktur. Bu durum, İİT ülkelerinde sosyal güvenlik sistemlerinin geliştirilmesi gerektiğini göstermektedir. Ayrıca, iş sağlığı ve güvenliği, sosyal koruma önlemlerini geliştirmede en zorlayıcı konulardan biridir. İİT ülkelerinde mevcut veri toplama sistemlerinin yetersizliği nedeniyle iş kazaları ve işyeri tehlikelerinin tam ölçümü yapılamamaktadır.
Zorlukları Aşmada İşbirliği Alanları
İİT ülkelerindeki sorunlar benzer olunca, sorunları çözmede “işbirliği alanları” da benzer olmak durumunda. Bu çerçevede, raporun işaret ettiği üzere, i) istihdama katılımın teşvik edilmesi, ii) istihdam edilebilirliğin artırılması, iii) çalışanların güvenliği ve refahının korunması, iv) iş gücü verimliliğinin artırılması ve v) işsizliğin azaltılması konularında işbirliği önem kazanmaktadır.
İstihdama katılımın teşvik edilmesi söz konusu olduğunda, kadınların, gençlerin ve engellilerin iş gücüne katılımının artırılması ile istihdam politikalarının güçlendirilmesi ve iş gücü piyasası reformlarının teşvik edilmesi öne çıkmaktadır.
İstihdam edilebilirliğin artırılmasında, mesleki eğitim ve beceri geliştirme programlarının yaygınlaştırılması ile iş gücü piyasasının ihtiyaçlarına uygun eğitim sistemlerinin oluşturulmasına vurgu yapılmaktadır.
Uluslararası istatistikler ve SESRIC işgücü anketi, beceri uyumsuzluğunu İİT ülkelerinin en önemli işgücü sorunlarından biri olarak göstermektedir. Beceri uyumsuzluğu, bireylerin sahip olduğu becerilerin işgücü piyasasının gerektirdiği becerilerle örtüşmemesi durumudur. Bu nedenle, İİT ülkelerinde makroekonomik düzeyde yapısal işsizlik, işgücünün verimli kullanılmaması ve üretkenliğin düşmesi ile ekonomik büyümenin olumsuz etkilenmesi söz konusu olmaktadır. Ayrıca firma düzeyinde de verimliliğin azalması ve çalışan/işçi devir oranlarının yüksekliği ortaya çıkmaktadır.
Diğer yandan, işgücü piyasalarının esnek olması, çalışanların beceri ve niteliklerine en uygun işi bulmalarını kolaylaştırmaktadır. Bu noktada, i) eğitim, işe hazırlık, temel beceri kazandırma ve işsizler ile özel gereksinimli bireylerin mesleki eğitimini sağlamada devletin rolü ile ii) ilave eğitim ve iş deneyimi fırsatları sunmada sosyal ortakların rolü ve iii) kamu ve diğer paydaşların sağladığı eğitim programları ve yaşam boyu öğrenme fırsatlarından yararlanarak istihdam edilebilirliklerini artırmada bireylerin rolü önem kazanmaktadır. Bu yapı, İİT ülkelerinde işgücü piyasasının etkinliği ve çalışanların beceri uyumu için kritik öneme sahiptir.
Çalışanların sosyal güvenliği ve refahının korunmasında ise iş sağlığı ve güvenliği standartlarının iyileştirilmesi ile çalışanların sosyal güvenlik haklarının güçlendirilmesi önem kazanmaktadır.
Sosyal güvenlik noktasında, İİT ülkelerinde istihdam varlığının yoksullukla mücadelede tek başına yeterli olmadığı görülmektedir. Yaklaşık 262 milyon çalışan, günde kişi başı 1,90 doların altında (aşırı yoksulluk) veya 1,90-3,10 doları arasında (orta yoksulluk) gelirle yaşamaktadır. Gençler, yetişkinlere kıyasla çalışan yoksulluk açısından daha yüksek risk altındadır: Çalışan gençlerin % 37,7’si, çalışan yetişkinlerin ise % 26’sı aşırı veya orta yoksulluk içinde yaşamaktadır. Bu veriler, İİT ülkelerinde sosyal güvenlik ve istihdam politikalarının, çalışanların yoksulluktan çıkışını destekleyecek şekilde güçlendirilmesi gerektiğini göstermektedir.
İş gücü verimliliğinin artırılması dendiğinde, raporda iş yerinde verimliliği artırıcı politikaların uygulanması ile teknolojik yeniliklerin ve dijitalleşmenin iş gücü verimliliğine etkisinin değerlendirilmesi önerilmektedir.
İİT ülkelerinde çalışanların üretkenliği, dünya ortalamasının altında olup, bir verimlilik sorunu bulunduğunu göstermektedir. İş gücü verimliliği, makroekonomik politikalarla (yenilik, teknoloji, yatırım, insan sermayesi) artırılabileceği gibi, mevcut insan kapasitesinin etkin kullanımıyla da yükseltilebilir.
Eğitim ve beceri geliştirme, üretkenliği artırmada en önemli araçlardır. Nitelikli iş gücü, karmaşık görevleri yerine getirebilir ve teknolojik olarak daha sofistike ürünlerin üretimine katkı sağlar. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, eğitimli iş gücü yabancı bilgi ve teknolojiyi ülkeye aktararak ekonomik çeşitlenme ve kalkınmayı destekler. İş gücü piyasalarının etkinliği, insan sermayesinin en verimli alanlara yönlendirilmesiyle belirlenir; iş gücünün düşük verimli sektörlerden daha üretken alanlara hızlı geçişi, hem bireylerin eğitim yatırımını artırır hem de firmaların teknoloji yatırımlarını destekler.
Ve nihayetinde işsizliğin azaltılması dendiğinde işsizlikle mücadele için aktif iş gücü politikalarının geliştirilmesi ile genç işsizliğinin önlenmesi ve istihdam yaratıcı programların hayata geçirilmesine yer verilmektedir.
İİT ülkelerinde işsizlik, küresel düzeyde olduğu gibi ciddi bir sorun olmaya devam etmektedir; ortalama işsizlik oranları dünya ortalamasının üzerindedir. Özellikle kadın işsizlik oranları erkeklere göre daha yüksektir. Genç nüfus açısından işsizlik durumu da olumsuzdur.
Türkiye’nin Durumu
İİT’nin İşgücü Piyasası Stratejisi belgesi merkezinde Türkiye’nin durumuna bakıldığında Türkiye’nin nüfus ve işgücü büyüklüğü açısından ilk sıralarda olduğu, sanayileşme, eğitim altyapısı ve kadın istihdamı bakımından İİT ortalamasının üzerinde bulunduğu, ancak genç işsizlik, beceri uyumsuzluğu ve kayıt dışılık açısından İİT ülkeleri ile bazı benzerlikler gösterdiği söylenebilir. Bu çerçevede Türkiye, İİT ortalamasına göre daha ileride olmakla birlikte OECD ortalamasına göre kısmen geri konumdadır.
İşgücüne katılım ve istihdam yapısı açısından bakıldığında; İİT’de kadın ve genç işgücü katılımı zayıf görünmektedir. Türkiye’de de kadın katılım oranı % 36–37 civarında, yani İİT ortalamasına yakındır. Kadınların işgücüne katılımı Türkiye’de son 20 yılda artsa da özellikle kayıt dışılık faktörü etkisini sürdürmektedir. Genç işsizliği de Türkiye’nin en kritik sorunu olmaya devam etmektedir. Türkiye, İİT içinde bu soruna en çok politika geliştiren ülkelerden biri olsa da sonuçlar henüz kalıcı değildir.
Eğitim, beceri uyumsuzluğu-verimlilik açısından bakıldığında; İİT’de eğitim-iş gücü uyumsuzluğu, düşük nitelikli iş gücü, verimlilik sorunu söz konusudur. Türkiye’de eğitime erişim artmış olsa da mesleki ve teknik eğitimin iş gücü talebiyle uyumu sınırlı durmaktadır. OECD raporları, Türkiye’de “over-education” (fazla eğitimli ama uygun işte çalışamama) ve “skill mismatch” (beceri uyumsuzluğu) oranlarının yüksek olduğunu gösteriyor. Türkiye’nin eğitim ve istihdam politikaları arasında koordinasyon eksikliği, İİT ülkelerinde tespit edilen “beceri uyumsuzluğu” sorunuyla örtüşmektedir. Bu nedenle, özellikle mesleki eğitim ve dijital beceri geliştirme alanında yeni atılımlar gerekmektedir.
Sosyal koruma söz konusu olduğunda; İİT’de sosyal güvenlik zayıf, kayıt dışı istihdam yaygın durmaktadır. Türkiye’de de kayıt dışı istihdam oranı % 25’lerdedir; bu oran, İİT ortalamasına göre düşük ama AB’ye göre yüksektir. İşsizlik sigortası sistemi mevcuttur, ancak kapsamı sınırlıdır. Ayrıca sosyal yardım sistemleri son yıllarda genişlemiştir, fakat çalışan yoksulluğu hâlâ ciddi bir sorundur. Dolayısıyla Türkiye, İİT içinde sosyal güvenlik açısından önde gelen ülkelerden biridir; ancak kayıt dışı ekonomi ve düşük ücretli işlerin fazlalığı sosyal korumanın etkinliğini zayıflatmaktadır.
Sonuç olarak; Türkiye, İİT ülkeleri içinde en kurumsallaşmış işgücü piyasasına sahip ülkelerden biridir; ancak nitelikli istihdam, genç işsizliği ve kadın istihdamı konularında yapısal reformlara hâlâ ihtiyaç bulunmaktadır. Bu nedenle Türkiye, İİT’nin “İşgücü Piyasası Stratejisi 2025” hedeflerini örnek uygulama alanı hâline getirebilir; özellikle mesleki eğitim, dijital beceriler ve kadınların işgücüne katılımı konularında bölgeye model olma potansiyeline sahiptir.
