Bercan TUTAR – 05 Mayıs 2025
Hemen herkes 1938’de Nazi Almanya’sından kaçan Henry Kissinger’ı dışişleri ve ulusal güvenlik danışmanlığı gibi iki önemli koltuğu aynı anda dolduran ABD’nin 1970’li yıllardaki en önemli stratejisti, dışişleri bakanı ve başkan danışmanı olarak bilir.
Aynı zamanda ‘ahlaki ve idealist’ diplomasiden nefret eden realist/pragmatist Kissinger amaç için her tür aracı meşru gören Makyavelist yaklaşımıyla da tanınan biri. Bu yüzden yine hemen herkes tarafından dünyanın farklı ülkelerinde planladığı darbe, askeri müdahale ve iç savaşlardan dolayı aynı zamanda tarihin en büyük insanlık ve savaş suçlusu olarak da görülür.
Bütün bu girizgâhı ABD Başkanı Donald Trump’ın izlediği ve izleyeceği politikaların Kissinger’ınkilerle ne kadar uyumlu olduğunu veya olacağını göstermek için yazdım. Kuşkusuz istisnalar olacaktır. Ne var ki buradaki istisna neredeyse bütün kaideleri bozacak cinsten. O da Kissinger’ın İsrail ve Yahudi yanlısı amansız bir Siyonist olduğu şeklindeki yaklaşımdır. Bu yaklaşım Trump için de ileri sürülüyor. Nedeni de Trump’ın kabinesindeki bazı yeminli Siyonist isimlerdi.
Ne var ki Kissinger’ın etnik ve dini aidiyeti nasıl insanların onun hakkında yanılmasına yol açtıysa kabinesindeki azılı Siyonistlerden kurulu tablo da insanların Trump hakkında erken ve yanlış hükme varmasına yol açtı. Çünkü Trump da Kissinger da onca veriye ve göstergeye rağmen Siyonist idealizme inanmayan şahsiyetler. Pragmatist ve gerçekçi bir yaklaşımları var.
Oval Ofis’te Soğuk Gerçeklik
Bunun daha net anlaşılması için birkaç örneğe ihtiyaç var. İlki Kissinger’dan… Bu ilk örnek Kissinger’ın Yahudi de olsa insan haklarına hiç değer vermediğini ve dış politikaya sadece Amerikan çıkarları ekseninde realist ve dar bir gözlükle baktığını ispatlıyor.
Buyurun Oval Ofis’teki ses kaydına. İlk ortaya çıktığında dünya özellikle de Yahudiler küçük dillerini yutmuştu. Tarihler 1 Mart 1973’ü gösteriyordu. ABD Başkanı Richard Nixon ile Kissinger, Oval Ofis’te konuşuyor. Biraz önce de İsrail başbakanı Golda Meir’i ağırlamışlar. Meir gittikten sonra Oval Ofis’in ses cihazı şu kaydı yapıyor…
Nixon, Golda Meir’in yardım talebini soruyor Kissinger’a. Meir’in istediği yardım ise SSCB’de baskıya maruz kalan Sovyet Yahudilerinin göç etmesi konusunda ABD’nin devreye girmesi. İşte burada Yahudi Kissinger tam da bir Yahudi’den beklenen şu tarihi cümleleri kuruyor…
“Yahudilerin Sovyetlerden göçü Amerikan dış politikasının bir amacı değildir. İlgi alanımızda bu yok. Hatta Yahudileri SSCB’de gaz odalarına koymaları bile Amerika’nın ilgi alanına girmez. Belki insani bir endişeye yol açabilir…”
Kissinger’ın Diplomasisi: Ahlak Dışı Bir Gerçekçilik
Nazilerden kaçıp ABD’ye sığınan bir Yahudi için çok şaşırtıcı ifadeler. Buz gibi sözler. Çünkü Kissinger demokrasi havariliğine, insan haklarına, özgürlüklere, hukuk devletine, misyonerliğe, dine ve ahlaka dış politikada yer olmadığına inanan biriydi. Nitekim Diplomacy adlı kitabında bütün bu kavramları küçümser.
Kissinger için tek gerçek vardı o da pragmatizmdi, realizmdi. Devletin çıkar ve somut hedefleriydi.
Trump da bu açıdan Kissinger’ı aratmıyor. Hatta Trump bazı yönlerden Kissenger’ı dahi sollayan bir optimizme ve oportünizme sahip. Örneğin Siyonist lobinin namlı adamlarından Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz’u görevinden alıp BM elçiliğine atadı. Nedeni de İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun 7 Nisan’daki Beyaz Saray ziyareti öncesi Waltz’un ABD’nin İran’a askeri bir saldırı düzenlemesini hararetle savunması. Böylece İsrail Başbakanına ve Siyonist lobiye jest yapılacaktı.
Oysa realist düşünen Trump’ın amacı İsrail’in ve Siyonistlerin çıkarları veya sorunları değil. Hele hele sırf Siyonistler memnun olsun diye ülkesinin zararına bir jest yapmak Trump’a çok uzak bir adımdı. Hatta bundan son derece rahatsız da oldu. Zira Trump ilk önce kendi ülkesinin hedeflerini ve çıkarlarını önemsiyor. Bu yüzden olsa gerek yaptığı ilk işlerden biri damadı Jared Kushner’i Beyaz Saray’dan uzaklaştırmak oldu. Oysa Kushner Trump’ın ilk döneminde Ortadoğu’dan sorumlu danışman gibiydi. ABD’den çok İsrail adına ter döküyordu.
Trump’tan Kabinesine Mesaj: Önce Amerikan Çıkarları
Damadına yönelik tavrını kabinesinde de sürdürüyor Trump. CIA Şefi, Dışişleri Bakanı ve Ulusal Güvenlik Danışmanı gibi azılı Siyonistler yerine başta Ukrayna ve İran gibi hassa ve aciliyet arz eden dosyalar olmak üzere Suriye, Gazze ve Körfez başlıklarının tamamını hiçbir diplomatik geçmişi bulunmayan yakın arkadaşı Steve Witkoff’a verdi.
Haliyle İsrail’in ve ABD’deki Siyonist lobilerin etekleri tutuşmuş durumda. Zira Trump ülkesinin reel-politik ve jeo-ekonomik hedeflerine ve çıkarlarına göre hareket ediyor. İsrail lobisinin empoze etmeye çalıştığı ideolojik ve kültürel manipülasyonlara prim tanımıyor.
Nitekim tarifelerde İsrail’e acımadı. İran ile müzakerelerde de acımıyor. Suriye politikasında da… Ortadoğu’da İsrail’in değil ABD’nin çıkarlarına göre davranıyor. İsrail’den çok Türkiye’ye ve Suudi Arabistan’a önem veriyor. Ukrayna’da da İsrail vatandaşlığı da bulunan Volodomir Zelenski’nin ve Avrupa’nın endişeleri yerine ABD’nin somut kazanımlarına göre hamleler yapıyor.
Hâsılı kelam Donald Trump’ın ezber bozan hamleleri nedeniyle Siyonist çevrelerde Kissinger kâbusu yeniden hortlamaya başladı. Siyonistler, bu travmadan dolayı panikle her yere saldırıyor. Fakat sonuç almaları çok zor. Nereden bakılırsa bakılsın artık istedikleri gibi at oynatamayan İsrail’i ve Siyonistleri sancılı ve travmatik bir gelecek bekliyor.
YORUMLAR