Adem KILIÇ – 25 Ağustos 2025
İsrail; hastaneler, okullar, BM binaları, ibadethaneler ve insani yardım merkezlerinin bombalanması ile uluslararası insan hakları hukukunu, Lahey tüzüklerini, Cenevre Sözleşmeleri’ni ve Roma Statüsü’nü ihlal ederken, aynı anda da açlığı savaş silahı olarak kullanarak ve işgal ettiği noktalara yerleşim merkezleri inşa ederek bu konuda alınan tüm BM Güvenlik Konseyi Kararları’nı ihlal etti.
Yani İsrail; 2 yılını geride bırakan Gazze savaşında, uluslararası düzenin sürdürülebilirliği sağlayan tüm kuralları, yürürlükte olan ve tarihi olarak literatüre giren neredeyse her normu yok saydı ve yok saymaya devam ediyor.
Ayrıca İsrail, taraf olduğu Uluslararası Adalet Divanı’nın Soykırım Sözleşmesi’ni de ihlal ederek ve ABD aracılığı ile bu mahkemeye baskı yaparak, küresel sistemin sürdürülebilirliğini yerle bir ediyor.
İsrail’in işlediği savaş suçlarının ayrıntıları ne?
Gazze’de yaşananlar, uluslararası hukukun temel ilkeleri çerçevesinde birçok ağır ihlali içerisinde barındırıyor.
Sivillerin ayrım gözetmeksizin hedef alınması, orantısız güç kullanımı ve altyapının sistematik biçimde yok edilmesi, Cenevre Sözleşmeleri’nin belirlediği küresel teamül kurallarının açık ihlali anlamına geliyor.
Diğer yandan uluslararası hukuka göre, bir savaş sırasında hastanelerin, sağlık çalışanlarının ve yardım kuruluşlarının mutlak koruma altında olması gerekiyor.
Ancak İsrail, tüm dünyanın gözü önünde Gazze’de sağlık altyapısını sistematik bir şekilde yok etti ve sivilleri taşıyan ambulansları dahi vurmaya devam ediyor.
Gazze’ye uygulanan abluka ve insani yardım akışının engellenmesi ise sivillerin aç bırakılmasını yasaklayan Roma Statüsü’nü ve BM Güvenlik Konseyi’nin bu konudaki farklı 18 kararını ihlal etti.
Gıda, ilaç ve yakıtın bölgeye ulaşmasının engellenmesi, siviller üzerinde kitlesel toplu cezalandırma etkisi yaratıyor ki bunlar da, Cenevre Sözleşmesi’ne göre açıkça savaş suçu olarak adlandırılıyor.
Ayrıca beyaz fosfor ve savaşlarda yasaklanan yanıcı mühimmatların, yoğun bir şekilde sivil alanlarda kullanıldığına dair raporlar da, ciddi bir hukuki tartışmayı beraberinde getiriyor.
Buna ek olarak, İsrail’in zorla yerinden etme politikaları, Roma Statüsü kapsamında insanlığa karşı suçlar ve apartheid uygulamalarını gerçekleştirdiği anlamına geliyor.
Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin 26 Ocak 2024’te aldığı ihtiyati tedbir kararı ise Gazze’de soykırım suçunun işlendiğini ortaya koyuyor ve henüz nihai hüküm verilmemiş olsa da, bu karar bağlayıcı ve uluslararası topluma harekete geçme sorumluluğu yüklüyor.
Dünya İsrail’i neden durduramıyor?
Bugün uluslararası toplumun, tüm bu gerçeklere rağmen Gazze’deki ağır ihlalleri durduramamasının en temel nedeni, jeopolitik dengelerin hukukun önüne geçmiş olması ve daha net bir ifade ile “güçlünün haklı olduğu” ve “orman kanunlarının” geçerli olduğu bir dönemin yaşanıyor olmasıdır.
Zira BM Güvenlik Konseyi, özellikle ABD’nin vetoları nedeniyle işlevsiz hale geldi ve İsrail’in askeri tedarik zinciri, istihbarat paylaşımı ve bölgesel güvenlik ağları, Batı blokunun önemli bir kısmını fiilen bağlıyor.
Tüm bunlar bir de; Batı’nın onyıllardır işgallerini meşrulaştırmak için kullandığı sözde “terörle mücadele” doktrini ile meşru müdafaa çerçevesine oturtma ikiyüzlülüğü ile birleşince, insancıl hukukun temel ilkeleri geri plana atılıyor.
Dünyada bu konuda büyük bir bölünme olsa da, Avrupa’da bazı ülkeler yavaş yavaş insan hakları perspektifinden Gazze’ye yaklaşırken, bazıları ise hala enerji, güvenlik, savunma çıkarları ve Yahudi lobilerinin etkisi nedeniyle sessiz kalmayı tercih ediyor.
Arap dünyası ise iç rekabetler, sözde normalleşme süreçleri ve İran eksenli güç dengeleri nedeniyle kolektif bir baskı kurmak konusunda başarısız olmaya devam ediyor.
Diğer yandan, uluslararası hukuk mekanizmalarının yaptırım gücü de son derece sınırlı.
Zira Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kararlarının infazı için zorlayıcı bir yapı bulunmuyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin aldığı tutuklama emirleri ise tamamen devletlerin işbirliğine bağlı ve bu, hukukun sadece Batı’ya hizmet eden bir anlayışla, kağıt üzerinde olduğunu belgeliyor.
İsrail nasıl durdurulabilir?
Gazze’deki ihlalleri durdurmak için, öncelikle uluslararası sistemin uygulama mimarisinde köklü değişiklikler gerekiyor.
BM Güvenlik Konseyi’nde veto yetkisinin sınırlandırılması ya da tarihte kullanılan “Uniting for Peace” benzeri bir mekanizma ile BM Genel Kurul’unun bağlayıcı karar alabilmesinin sağlanması, önemli bir ilk adım olabilir.
Silah tedarik zincirleri üzerinde çok daha sıkı bir denetim uygulanmalı ve ciddi insancıl hukuk ihlali riski olan durumlarda zorunlu ambargo mekanizması devreye sokulmalıdır.
Evrensel yargı yetkisini kullanan ulusal mahkemeler daha aktif hale getirilmeli, bireylere yönelik hedefli mali yaptırımlar uygulanmalı ve şirketlerin insan hakları inceleme yükümlülüğü küresel standart haline gelmelidir.
Ayrıca, BM gibi uluslararası kurumlar, soykırım ve etnik temizlik riski tespit edildiğinde insani koridorlar, deniz ve hava köprüleri kurarak sivil nüfusun güvenliğini sağlamalıdır.
Ancak nihai çözüm kesinlikle küresel düzenin yeniden şekillenmesinde ve siyasi zeminde yatıyor.
Dünya için artık, Batı’nın çıkarları üzerine inşaa edilmiş ve tek başına veto hakkı ile bu tür soykırımlara müsaade eden yapıdan kurtulmasının vakti gelmiştir.
“Dünya Beşten” ve “Batı’dan” büyüktür
Gazze, uluslararası hukukun en temel sorunlarının aynası haline gelmiştir.
Uluslararası hukukun, adaletin ve küresel normların gücü ile uygulanabilrliğin zayıflığı arasındaki uçurum artık kapatılamayacak bir noktaya ulaşmıştır.
Gazze’de savaş suçları, soykırım ve ağır insan hakları ihlalleri, BM kararları ve yüksek yargı organlarının tespitleriyle zaten belgelenmiş durumda.
Ancak bunları durdurmaya dair küresel irade de, jeopolitik hesaplar ve veto mekanizması yüzünden felce uğramış durumda.
Gelinen noktada; İsrail’in Gazze’deki suçlarını gerçekten durdurmak, uluslararası hukuku yeniden yazmayı değil, mevcut hukuku uygulayacak bir küresel irade ve mekanizma kurmayı gerektiriyor.
Ve küresel elitler bunu hala görmezden gelmeye çalışsa da tüm dünyada sokaklara çıkan halklar, buna çoktan karar vermiş durumda.
SM Metni:
İsrail, Batı merkezli küresel düzeni nasıl yerle bir ediyor?
İşte İsrail’in sadece son iki yılda uluslararası düzene meydan okuması ve işlediği savaş suçları!
Adem KILIÇ
Siyaset Bilimci/Yazar
YORUMLAR