Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Kıbrıs’taki İsrail (!) – Prof. Dr. Celalettin Yavuz

Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 03 Ekim 2025

Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 03 Ekim 2025

 

Kıbrıs’ta, özellikle de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) bölgesinde en az 10 yıldan beri Yahudilerin yerleşim yerleri satın aldığı veya kurduğu sıkça dillendirildi. Ancak 7 Ekim 2023’te HAMAS’ın İsrail saldırısının ardından İsrail’in başlattığı Gazze, Lübnan, Suriye, Yemen ve İran saldırıları sonrası bu kez de Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) topraklarına da çok sayıda İsraillinin yerleşmeye başladığı görüldü.

Konu sadece Yahudilerin Kıbrıs’a yerleşmesi ile sınırlı olmayıp, İsrail’in GKRY’ye yığdığı bazı silah sistemleriyle olası bir Türkiye-İsrail çatışması öncesinde hazırlıklar yapabileceği değerlendirmeleri yapılınca bu konu ele alındı.

Siyonistlerden KKTC’de Yeni Yerleşim Yerleri

2023 yılında, henüz HAMAS-İsrail çatışması çıkmadan önce KKTC’de Yahudi yerleşimcilere dikkat çeken KKTC kaynaklı haberler giderek artış kaydetti. Özellikle o dönemde “son beş yılda” inşaat sektörüne ağırlık veren yabancılar içerisinde Yahudilerin ilk sırayı aldığı görüldü. Aynı haberlere göre de “İran, İngiltere, Rusya, Ukrayna, Polonya ve İsrail’den on binlerce Yahudi’nin KKTC’de dev araziler aldığı” ileri sürüldü.

2023 yılı sonlarında 380 bin nüfuslu KKTC’de Yahudi nüfusu 35 bine ulaşmış, üstelik İsrail’le ilişkili aracı firmalar vasıtasıyla da ağırlıklı olarak ülkenin kuzeyinde on binlerce dönümlük arazi satın almışlardı. Bu faaliyetler, Osmanlı’nın son dönemlerinde ve I. Dünya Harbi sonrasında Avrupa’dan ayrılan Siyonistlerin Filistin’e yerleşmelerini hatırlatmaktaydı. Yani Filistin modeli ile yerli halkın elindeki araziler teker teker satın alınarak KKTC’nin yavaş yavaş ele geçirilmekte olduğu ikazı yapılmaktaydı.

Gelenler genellikle savaşları gerekçe gösteren İsrailli Yahudilerdi ve daha o tarihlerde KKTC’de 2 bin şirket kurmuşlardı. İsrail’den gelenlere ilaveten diğer ülkelerden de zengin Siyonistlerin durağı KKTC olmuş, hatta yerleşim bölgelerinden İsrail’in liman kenti Tel Aviv’in görüldüğü anlaşılınca, “Adanın kuzeyinde yeni bir İsrail kuruluyor!” denilerek, endişeler de başlamıştı.

İsrailli Yahudiler ile Siyonistlerin KKTC’ye yerleşmesi üzerine KKTC’nin kurucu Cumhurbaşkanı merhum Denktaş’ın danışmanlarından Sabahattin İsmail de çok az sayıdaki kişiyle birlikte konunun tehditkar boyutunu “Vallahi toprak kalmadı… Çoğu yabancılara gitmiş… İskele bölgesi, Girne ve Güzelyurt da satılıyor. Bavul bavul para getiriliyor. Komple blok blok binalar alıyorlar. Burası Ortadoğu’nun merkezi. Burada Amerikan üsleri var. Her yer buraya yakın. İsrail, Lübnan Lazkiye ve Türkiye yakın. Hedef Türkiye. Hedef abluka…” şeklinde sosyal medya vasıtasıyla paylaşmıştı.

Güney Kıbrıs’ta İsrail’in ‘Hükümran’ Ülkeyi Andıran Faaliyetleri

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, BM Genel Kurulu maksadıyla bulunduğu New York’ta Türkevi’nde 27 Eylül 2025’te düzenlediği basın toplantısında, barış ve istikrar istediğini söyleyen GKRY’nin sürekli olarak silahlanmasını eleştirdi. Özellikle bölgenin saldırgan ülkesi İsrail’le son yıllarda yaptığı anlaşmalar sonucu silahlanmaya hız verdiğini işaretle, bu silahlanmanın adada barışı değil çatışmayı çağrıştırdığının altını çizdi.

Tatar’ın bu çıkışından bir kaç hafta önce Temmuz 2025’te KKTC Cumhurbaşkanı Uluslararası İlişkiler ve Diplomasi Özel Danışmanı Prof. Dr. Hüseyin Işıksal da GKRY-İsrail yakınlaşmasını mercek altına alan bir analizini yayınladı.

Işıksal’ın dikkat çektiği gelişmelerden ilk sıradaki GKRY’ye son yıllarda yerleşen İsrailliler idi. Netanyahu hükümetinin savaşı genişletmesi ve özellikle İran füzelerinin oluşturduğu tehdit sebebiyle pek çok İsrailli ülkeyi terk ederken, ilk durak olarak GKRY’yi seçmişlerdi. Temmuz 2025 itibariyle bu sebeple GKRY’ye yerleşen İsraillilerin sayısı 15 bini bulmuştu.

Bu durum üzerine muhalif Rum gazeteleri  mevcut iktidarı “İsrailliler Kıbrıs’ı arka bahçe olarak kullanıyor!” ve “Vadedilmiş toprak gibi, Yahudiler neden Kıbrıs’tan arazi alıyor?” şeklindeki manşetlerle eleştiriyordu. Hatta GKRY’nin ikinci büyük partisi AKEL, İsraillilerin tıpkı KKTC’deki gibi “planlı ve sistematik bir şekilde stratejik ve güvenlik riski taşıyan yerlerde mülk satın aldıklarını” iddia ederek, “Ülkemiz elden gidiyor, İsrail bizi işgal ediyor!” şeklindeki ifadelerle iktidarı eleştirmişti.

Işıksal’ın dikkat çektiği bir diğer husus, İsrail’in “enerji” stratejisi çerçevesinde GKRY ile kurduğu işbirliği idi. Bu stratejiye göre İsrail; bir zamanlar oldukça tartışılan Kıbrıs-Girit-Yunan ara karası arasındaki EastMed Boru Hattı Projesi ve Doğu Akdeniz Gaz Forumu gibi girişimlerle kendi doğalgazını Avrupa pazarlarına ulaştırmak niyetindeydi. Böylelikle Doğu Akdeniz’in enerji denklemini çıkarları doğrultusunda daha kolay şekillendirebilecekti. İsrail-GKRY işbirliği aynı zamanda Türkiye ve KKTC’yi Kıbrıs’ın münhasır ekonomik bölgesinden (MEB) uzak tutma stratejisi de gütmekteydi.

Işıksal ayrıca GKRY’nin Yunanistan’la enerji ve askeri anlaşmaları yanında, diğer ülkelerle savunma, ortak askeri tatbikatlar, savunma sanayii anlaşmaları, istihbarat paylaşımlarına da dikkat çekmekteydi. Bu arada GKRY’nin İsrail’den “Demir Kubbe” adlı gelişmiş bir hava savunma sistemi tedarik çalışmasının altını da özellikle çizmekteydi.

İsrail’le ilişkiler Şubat 2025’te Larnaka ve Baf havaalanlarının güvenliğini İsrail istihbaratına teslim edilecek boyuta kadar yükselince, özellikle muhalif Rum basını GKRY Cumhurbaşkanı Hristodulidis’i “egemenliğin İsrail’e devredildiği! gerekçesiyle eleştirmekteydi.

Işıksal’ın dikkat çektiği hususlara ilaveten bir diğer gelişme de, Rum basınından duyuldu. Buna göre son günlerde GKRY Lideri  Hristodulidis’in diplomatik büro şefinin İsrail’den gelen ‘emirle’ hareket etmiş olmasıydı. Zira GKRY’de “İsrail’i eleştiren duvar yazılarının silinmesi” için genelge yayınlanmıştı. Bu gelişme üzerine Komünist AKEL Partisi de, GKRY’de İsrail’i eleştirmenin bile yasaklandığına dikkat çekerek, “Bu ülkeyi Netanyahu rejimi mi yönetiyor, hükümet İsrail’e teslim oldu. Hükümetin Filistin halkının uğradığı soykırıma ve etnik temizliğe karşı tavrını ayıplıyoruz!” şeklindeki ifadelerle patlamıştı.

GKRY’de muhalefeti endişelendirecek bir diğer gelişme de İçişleri Bakanlığı tarafından, İsrail Diaspora İşleri Bakanı Amichai Chikli’den aldığı mektubu “Kıbrıs’ta antisemitizm ve ırkçı nefretin körüklenmesiyle mücadele için eylemlerin güçlendirilmesi yönergesi” adı altında belediyelere dağıtılmasıydı. GKRY’nin bu tutumu, “bağımsızlığını” bir kez daha sorgulatmaktaydı.

İsrail-GKRY ilişkilerinin dozu, artık Türkiye’yi açıkça hedef göstermeye başlayan İsrail’in Aralık 2024 başlarında GKRY’ye Barak MX adlı karada ve denizde kullanılan entegre hava ve füze savunma sistemi transferiyle daha da yükseldi. Bu gelişmeyi GKRY Savunma Bakanı Palmas, uluslararası sahada tanınan bağımsız bir devlet olduklarını, “işgalci” Türkler de dahil  hiç bir ülkeden izin almak mecburiyetinde olmadıklarını ifadeyle, Ada’da 40 bin Türk askerinin bulunduğunu ileri sürerek savundu.

GKRY “Demir Kubbesi” için tedarik edilen mobil Barak MX silah sistemi ile 30-50 ve 150 km menzillere kadara kademeli ateşleme sistemi mevcuttur. Uçaklara, füzelere ve İHA/SİHA’lara karşı kullanılabilen, aynı anda birden fazla hedefe kilitlenerek birbirleriyle entegre hareket edebilen silah sistemi 460 km menzilli İsrail yapısı radarlarla kullanılmaktadır. Silah sistemi bu haliyle sadece GKRY’nin hava/füze savunması için değil, olası bir Türkiye-İsrail çatışmasında Kıbrıs yakınından geçebilecek Türk uçaklarına, SİHA gruplarına karşı da kullanılabilir.

Sonuç

Buraya kadar sunulan özetlere göre KKTC yanında GKRY’de de iskana başlayan Siyonistler, yazının “Kıbrıs’taki İsrail” başlığına uygun adımları atmış gibi görünmektedir. Filistin’e de bu şekilde sessiz ve derinden, toprakları satın alarak yerleşen Siyonistler, Kıbrıs’ta farklı yolları da denemektedir. Türkiye ve KKTC’ye karşı “Enerji İttifakı” stratejisini kullanarak, GKRY’de adeta “hükümran” bir ülke gibi davranmaya başlamıştır.

İsrail’in Kıbrıs’a “yerleşmesi” ile Kıbrıs sorunu yeni bir boyut daha kazanmıştır. Kuruluş anlaşmalarına aykırı şekilde başta ABD olmak üzere, bölge dışı ülkelerin askeri maksatlı üs kurma çabalarına destek veren GKRY, Türk tarafıyla olası bir çatışmada sadece AB, ABD ve Yunanistan’a değil, İsrail’e de sırtını dayama niyetindedir.

Gerçekleşmesini arzu etmesek de, olası bir Türkiye-İsrail çatışmasında İsrail’in en azından Türk uçak/füze ve dronlarına karşı GKRY’yi bir “uzaktan” hava savunma üssü gibi kullanabileceği, İran’la çatışmada yaptığı gibi uçaklarının bir kısmını GKRY’ye gönderebileceği görülebilmektedir.