Adem KILIÇ – 01 Aralık 2025
ABD Başkanı Donald Trump’ın ikinci başkanlık dönemi ile birlikte dünya adeta yeni ve büyük bir kaos dönemine girdi.
Elbette Trump dönemi öncesi de kaos vardı. Ancak Trump’ın getirdiği kaos, “Güç yoluyla barış” stratejisi doğrultusunda ortaya çıkan, farklı bir gerçeklik olarak tarihteki yerini hızla alıyor.
Uluslararası analizler ve manşetler artık; toprak, yeraltı zenginlikleri ve taraf seçme gibi başlıklar altında, Trump’ın “tehditleri” ve “teklifleri” üzerinden şekilleniyor.
Grönland’dan Meksika’ya, Panama’dan Venezüela’ya, Filistin’den Güney Kafkasya’ya, Suriye’den Lübnan’a, İran’dan Tayvan’a, Lübnan’dan Güney Afrika’ya kadar, dünyanın neredeyse her coğrafyası ile ilgili gelişmeler, ABD Başkanı Trump’ın “tehditleri” ve “teklifleri” üzerinden konuşuluyor.
Ya kaos ya Amerikan çıkarları
ABD çıkarlarına hizmet etmeyen Meksika Körfezi’nin adının “Amerika Körfezi” olarak değiştirilmesi, yeraltı kaynaklarını ABD’ye sunmayan Grönland’ın, Venezuüela’nın ve hatta savaş halindeki Ukrayna’nın bile tehdit edilmesi, ABD’nin İsrail’e destek politikalarını baltalayan tüm ülkelerin, hatta BM ve UCM gibi uluslararası kurumların baskı altına alınması gibi gelişmeler artık neredeyse sıradanlaşıyor.
Ancak Trump; çoğu analiste göre dağınık, hatta “dengesiz açıklamalar” yapan bir lider olarak tanımlansa da, aslında tüm bu örnekler gösteriyor ki, O aslında politikasını asla değiştirmiyor.
Yani; “güç yoluyla barış” stratejisi ile “ya kaosu seçersiniz ya Amerikan çıkarlarına hizmet edersiniz” diyor.
Öyle ki; ikinci dünya savaşı sonrası kurulan düzende tamamen ABD güdümünde olan kendi müttefiklerini bile, aynı sürece tabi tutuyor ve Avrupa’yı ekonomik ve güvenlik başlıkları ile sıkıştırmaktan çekinmiyor.
Trump’ın “sahte başarıları”
Bu strateji ile hareket eden Trump, işte oluşturduğu bu kaostan; hem şahsi politik başarı hikayeleri hem de ABD’nin hala küresel düzenini oyun kurucusu olduğu anlatısını çıkarmaya çalışıyor.
Son dönemde sıkça kullandığı, “8 savaşı bitirdim” ve “Artık herkes ABD’ye saygı duyuyor” ifadeleri de işte bu yaklaşımının sloganları olarak dikkat çekiyor.
Peki Trump hangi “8 savaşı” bitirdi?
Aslında hepsi ayrı ayrı bir analiz konusu olan bu noktalara, bu analiz özelinde kısa kısa bakalım.
1-Azerbaycan-Ermenistan
Trump, göreve geldikten sonra Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki savaşı bitirdiği iddia etti.
Ancak bu savaş 35 yıl boyunca zaten ABD, Rusya ve Fransa’nın eş başkan olduğu Minsk grubu tarafından bitirilememişti. Ardından ise sadece 44 gün içerisinde, Türkiye ve Azerbaycan’ın işbirliği ile çözüme kavuştu. Yan, zaten bitirilmiş ve taraflar müzakerelerde son aşamaya gelmişti.
Trump ise tarafları, “bölgede ABD’nin olmadığı bir denklemin sağlıklı olmayacağı tehdidi” ile Beyaz Saray’da masaya oturttu ve aslında sadece “savaşı bitirdim” propagandasına imza atıldı.
2- İsrail-İran
Trump’ın “bitirdim” dediği “savaş”ların en önemlilerinden biri ise İsrail ve İran arasında 12 gün devam eden karşılıklı füze saldırıları.
Fakat durum hiç de Trump’ın iddiası gibi değil. İki ülke arasında resmi bir barış anlaşması imzalanmadı.
Hatta aksine, ABD ilk defa, İsrail ile birlikte fiili bir savaşa girerek, İran’a bombardıman gerçekleştirdi ve iki ülke arasındaki düşmanlığı yeni bir aşamaya evirdi.
3- Hindistan Pakistan
Trump’ın bitirdiğini iddia ettiği bir başka “savaş” ise Hindistan ve Pakistan arasındaki çatışmalar.
1950’lerde itibaren özellikle Keşmir sorunu üzerinden çeşitli zamanlarda tekrar ederek süregelen bu çatışmalar, Trump’ın ikinci döneminde birkez daha gerçekleşti.
Trump, kendi arabuluculuğu sayesinde çatışmaların sona erdiğini söyledi. Ancak Keşmir sorunu çözülmedi ve taraflar arasındaki sorun aynen devam ediyor.
4- Kosova Sırbistan
Trump’ın iddialarından biri de, Kosova ve Sırbistan arasında hiç başlamamış olan bir savaşı sonlandırmak oldu.
Trump, iki ülkeyi ticareti tamamen sonlandırmakla tehdit ederek savaşı engellediğini açıkladı. Fakat iki ülke arasındaki anlaşmazlıklarla ilgili bir ilerleme ve anlaşma yok.
5-Mısır-Etiyopya
Trump’ın bitirdiğini iddia ettiği “savaş” listesinde Mısır ve Etiyopya da yer aldı.
Mısır ve Etiyopya arasındaki gerilim onyıllardır su meselesi üzerinden devam ediyor. Son olarak Nil Nehri üzerine Etiyopya’ynın Rönesans Barajı’nı inşaa etmesiyle gerilim yine yükseldi.
Ancak iki ülke arasında zaten sıcak bir çatışma asla olmadı, Trump da sürece hiç müdahil olmadı ve sorun aynı şekilde devam ediyor.
6- Kongo-Ruanda
Trump’ın bitirdiğini iddia ettiği bir başka “savaş”ta aslında yine hiç başlamayan Kongo-Ruanda savaşı.
Kongo Cumhuriyeti Ruanda’yı, kendisini M23 olarak adlandıran isyancı bir gruba destek olmakla suçladı.
Trump, iki ülkedeki zengin maden yataklarına yatırımı sözü vererek savaşı sona erdirdiğini açıkladı.
Ancak Kongo ve Ruanda arasındaki gerilim hala sürüyor ve zaman zaman sıcak çatışmalar devam ediyor.
7- Tayland-Kamboçya
Trump, Tayland ve Kamboçya arasındaki “savaş”ı da sonlandırdığını iddia etti.
İki ülke arasındaki gerilimi, gümrük vergilerini düşürme teklifiyle sona erdiğini açıklayan Trump, bu konuda bir daha konuşmadı.
Zira; iki ülke arasındaki çatışmalar devam ediyor ve bir anlaşma yok.
8- İsrail-Filistin
Trump’ın son olarak bitirdim dediği savaş ise İsrail’in soykırım savaşı oldu.
Ancak İsrail, Mısır zirvesinin üzerinden bir aydan fazla süre geçmesine rağmen, tarih boyunca imzaladığı hiçbir anlaşmaya uymadığı gibi, Trump planının maddelerine de uymadı ve hem işgalini hem de zulmünü devam ettiriyor.
Planın Filistin halkının haklarını savunan maddelerinin tamamı ise yavaş yavaş rafa kaldırılıyor ve İsrail işgale geri dönmek için fırsat kolluyor.
Sonuç:
Tüm bu bilgiler gösteriyor ki; bugün bu girişimlerin hiçbirisini “savaşlar bitti” ve “ABD’ye saygı duyuluyor” olarak tanımlamak mümkün değil.
Trump; “tehditler” ve “sahte başarı” anlatıları ile sanal bir tarih yaratmaya çalışıyor. Aktörlerin neredeyse tamamı ise, ABD’nin “güç yoluyla barış” stratejisi nedeniyle sessiz kalıyor.
Ama gerçek ortada ve bunu artık birilerinin söylemesi gerekiyor. Aslında Kral Çıplak!
