Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

Küresel Tiyatro – Soykırımın Gölgesinde BM Zirvesi – Bercan Tutar

Bercan TUTAR – 22 Eylül 2025   Anglo-sakson emperyalizminin ‘parçala

Bercan TUTAR – 22 Eylül 2025

 

Anglo-sakson emperyalizminin ‘parçala ve böl” stratejisi kapsamında hayata geçirilen Birleşmiş Milletler (BM), kendisine verilen ve yüklenen misyonu şimdiye kadar başarıyla yerine getirdi. Batılı statüko için tehlike arz eden bütün büyük devletler ve medeniyetler ‘ulus devletlere, küçük eyaletlere, emirlik ve prensliklere’ bölünerek BM’nin üyesi yapıldı ve boyunduruk altına alındılar. Böylece BM şemsiyesi altında aslında Anglo-sakson vesayet sisteminin ve güvenlik kalkanının içine hapsedildiler.

Çözüm Değil, Çatışma Üreten Bir Sistem

Bu bağlamda BM 80 yıllık ömründe birleştirmekten ziyade dünyayı ayrıştıran, parçalayan, bölen ve çatıştıran bir işleve sahiptir. Dünyanın etnik, mezhebi, ideolojik, sosyo-ekonomik ve kültürel anlamda parçalanarak savaşlara sürüklenmesinin en büyük nedeni BM denilen emperyal küresel statükonun Batılı hegemonyayı savunup zayıfları daha da parçalayan yapısıdır. Anlaşmak isteyen taraflar ise BM’nin ‘barış süreci ve müzakereler’ adı altındaki stratejileriyle daha da düşmanlaştırıldı. Anlaşmazlıklar kronik birer soruna ve ‘sürekli çatışma’ya dönüştürüldü.

Kıbrıs müzakerelerinden Filistin barış sürecine, Darfur’dan Lübnan’a, Kamboçya’dan Kolombiya’ya, Haiti’den Ruanda’ya, Kongo’dan Yemen’e ve Keşmir krizinden Burma’daki Arakan sorununa kadar hemen her siyasi, askeri veya insani meselede BM, çözüm yerine çatışma ve bölünmeyi dayatan bir emperyal mantıkla hareket etti, ediyor.

Devasa kurumları, imkân ve barış gücü askerleriyle bugüne kadar çözebildiği tek bir sorun bile yok BM’nin. Çünkü caydırıcılığı yok. Dünyanın dört bir yanındaki ülkeler sosyo-ekonomik, siyasi ve askeri anlaşmazlıklar yanında havada, karada ve denizde de çatışma içinde. Bu konularda BM’nin yine çözdüğü ve herkesin riayet ettiği bir sorun veya çözüm manzumesi yine yok.

Veto Düzeni ve Beş Güçlü Ülke

BM Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) veto yetkisine sahip beş daimi üyesi olan ABD, Çin, Rusya, İngiltere ve Fransa dışında kimse istediği barış ve huzura erebilmiş değil dünyada. Veto yetkisine sahip ülkeler bile rahat değil. Örneğin Fransa dahi BM sisteminden istediği yararı göremezken diğer vetosuz, sahipsiz ve güçsüz ülkelerin konumu daha da vahim bir trajediye işaret ediyor.

Haliyle Siyonist İsrail konusunda da BM hiçbir şey yapmayan bir pozisyona sahip. BM Siyonistlerin soykırım, tehcir, etnik temizlik ve işgal politikalarını aklayan ve temize çeken bir ideolojik aparat olarak hareket etti şimdiye kadar. 1947 yılında bizzat BM’nin kendisi Filistin devletini tanımadı ve Filistin topraklarını ikiye böldü. İsrail devleti 14 Mayıs 1948’de ilan edildi. 800 bin Filistinli topraklarından zorla sürüldü. Filistinlilerin Nekbe (Büyük Felaket) dediği bu soykırım ve etnik temizliğin hesabını sorması gereken BM ne yapsa beğenirsiniz? Bir yıl sonra formalite vaatler veren ve sürdüğü Filistinlilerin topraklarına dönmesine izin verme sözüne güvenerek İsrail’i BM üyesi yaptı. Tarih 11 Mayıs 1949’u gösteriyordu.

Peki, BM üyesi olan İsrail sözünü tuttu mu? Tam aksine daha da cesaretlendi. Hatta öyle bir hamle yaptı ki BM’nin bütün meşruiyetini ayaklar altına aldı. BM üyesi olduktan 6 ay sonra yani 5 Aralık 1949’da BM’nin yönetimindeki uluslararası bir komisyon tarafından idare edilen Kudüs’e saldırdı. Batı Kudüs’ü BM’nin denetiminden alarak işgal etti. 1967’de de Doğu Kudüs’ü aldı. 1980’de de Kudüs’ü başkenti ilan edip ilhakı resmileştirdi. Aslında BM ve arkasındaki İngiltere ile ABD, Filistinlilerden ve İslam dünyasından aldıkları Kudüs’ü BM eliyle ve yoluyla Siyonist İsrail’e transfer etti. Bu da farklı bir işgal mekanizmasıydı.

Filistin Tanınmıyor, İsrail Meşrulaştırılıyor

Peki, İsrail devletine izin veren BM neden aynı yıl Filistin devletini tanımadı. Hâlâ da tanımıyor. Oysa dünya Filistin devletini tanıyor. Tanıyan ülke sayısı giderek artıyor. Son olarak Fransa, İngiltere, Belçika, Kanada, Avustralya’nın da aralarında yer aldığı 10 ülke daha Filistin’i tanıdı. BM’ye üye 193 ülkeden şimdiye kadar Filistin’i devlet olarak tanıyan ülke sayısı böylece 157’ye ulaştı.

Buna rağmen neden Filistin hâlâ BM’ye tam üye olamıyor. BM hâlâ Filistin’i devlet olarak tanıyıp kendi üyeleri arasına katmıyor, katamıyor. İngiltere, Filistin’i bölen ve sömürgeleştirip sonra Siyonistlere peşkeş çeken ülke olarak daha yeni yeni Filistin’i tanıdığını söylüyor. Geçmişin hesabını vermesi gerekirken bir de lütufta bulunmuş gibi hareket ediyor…

BM’nin Filistin devletini tanıması için 193 üyenin veya çoğunluğun kabul etmesi önemli değil. Önemli ve belirleyici olan BM Güvenlik Konseyi üyesi beş ülkenin bu üyeliği veto etmemesidir. Onların kabul etmesidir.

ABD ile İngiltere ve Fransa’nın vetoları nedeniyle BM üyesi devletler Filistin’i tanısa da BM Filistin’i devlet olarak tanıyıp üyesi yapmadı, yapamadı. Bu tiyatro yine devam ediyor. Bugün toplanan BM Genel Kurulu, Filistin’i sadece gözlemci üye olarak kabul ediyor. ABD, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve 80’i aşan diplomatik heyetine vize vermedi. BM toplantılarına gelemediler.

BM sadece bir kez Siyonist İsrail aleyhine bir karar adlı. Onu da SSCB’nin zoruyla aldı. Ancak SSCB dağıldıktan hemen sonra Siyonistlerin kâbusu haline gelen o karar hemen iptal edildi. Neydi o karar?

10 Kasım 1975 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun aldığı 3379 sayılı karar şuydu… “Siyonizm bir ırkçılık ve ırksal ayrımcılık biçimidir.” BM aldığı bu kararla İsrail’in resmi ideolojisinin etnik temizliğe, soykırım ve ırk ayrımcılığına dayanan ‘apartheid’ benzeri bir rejim olduğunu kabul etmiş oldu. Böylece BM, İsrail’in dünya barışının ve güvenliğinin önünde tehdit olarak gördüğünü ilan etti. BM aynı zamanda bağlayıcılığı olmamasına rağmen kabul ettiği bu tasarı ile bütün ülkelere Siyonizm’e karşı çıkma çağrısında da bulundu.

Ancak Sovyetler yıkıldıktan sonra İsrail, ABD ve Avrupa ülkeleri diğer ülkelere baskı uygulayarak kararı 1991’de iptal ettirdi. Haliyle bir terör ve soykırım ideolojisi olan Siyonizmin ırkçılık olduğunu kabul eden 3379 sayılı kararın iptali, BM ve ona üye devletlerin bütün insani ve ahlaki iddialarını çökertti.

BM’nin 80 Yıllık Tiyatrosu

İşte bu ahlaki, vicdani ve insani gerilemenin sonucunu bugün Gazze’de soykırım olarak yaşıyoruz. Bütün dünya İsrail ve ABD’nin barbar soykırımını önleyemiyor. Eğer önlem alınmazsa Siyonizm ideolojisi terör, ırkçılık ve soykırım gibi mezalimleri üretmeye devam edecektir. Dünya da insanlık da seyredecek. Ancak tarih bu ihaneti asla unutmayacaktır.

Hâsılı kelam, soykırımın gölgesinde toplanan BM bu mantıkla değil 80 yıl, 180 yıl da geçse sadra şifa bir adım atamayacaktır. Zulmü önleyip barış ve istikrarı tesis etmek yerine ırkçılık ve soykırım üretmeye devam edecektir. Maalesef küresel tiyatronun senaryosu böyle yazılmış… Çare bu tiyatroya son verecek radikal bir dönüşüm… Ancak maalesef bu dönüşümün olması da şimdilik mümkün değil. Zira iyi veya kötü, az veya çok hemen herkes BM’deki bu küresel tiyatronun bir oyuncusu… Kimse içinde yer aldığı ve bir parçası olduğu bu sistemi yıkmak istemiyor, istemez. Maalesef beynelmilel sömürgeci aktörlerin inşa ettiği sistem yıkılmadıkça bu manzara-i umumiye de değişmeyecektir.