Deniz İSTİKBAL – 29 Mayıs 2025
Son dönemde iki yıldır görevlerini ifa etmeye çalışan ekonomi yönetimine ciddi eleştiriler yöneltiliyor. Sayın Mehmet Şimşek üzerine yoğunlaşan eleştirilerin gündeminde enflasyon başta olmak üzere yüksek faiz meselesi var. 2021-2024 sürecinde ucuz kredi ve finansman imkanlarından olabildiğince yararlanmış olan kesimlerin bu denli eleştirileri ekonomi yönetimine yöneltmesi anlaşılabilir. Enflasyon oranının çok altında tutulan ve firmalara üretim, istihdam için verilen krediler günümüzde yaşanılan zorluklarında temel sebebi. Şirketlerin yeniden ucuz kredi imkanlarını kullanmak istemesi ve düşük faiz talep etmesi de anlaşılabilir.
Fakat yüksek kar oranlarına sahip ve verimlilik odaklı olunması gerekilen süreçte tersine bir durum ortaya çıkmış gibi duruyor. Büyük firmalar kredi faizlerinin yüksekliğinden söz ederken 2021-2024 döneminde elde ettikleri kar oranlarını vurgulamıyorlar. Resmi enflasyon rakamları üzerindeki ciro artışları gözden kaçıyor veya ücretli kesimlerin maruz kaldıkları alım gücü azalmasına dikkat çekilmiyor. Tabi ki şirketlerin varlığı istihdam ve üretimi sağlıyor ancak ucuz maliyetli alınan kredilerin daha sonra kamu tarafından harcama oluşturduğu ve enflasyon yarattığı su geçirmez bir gerçek gibi ortaya duruyor.
Enflasyonla Mücadeleden Ödün Verilmemeli
Haziran 2023-Haziran 2025 dönemi yukarıda vurgulanan eleştirilerin haklılığını da ortaya koyan bir süreç. Rasyonel ekonomi politikalarına dönülmesi cari açık, dış ticaret dengesi ve enflasyon gibi alanlarda iyileşme sağladı. Yabancı yatırımcılar tekrar ülkeye ilgi gösterirken 25 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırım ülkeye çekildi. Uluslararası finans kuruluşlarından daha az maliyet kredi imkânı elde edildi ve ülke risk primi ciddi anlamda iyileşme gösterdi. Uluslararası araştırmalar ise çift haneli bir enflasyonun ortalama 3 sene içerisinde makul düzeye çekilebileceğini gösteriyor. Bu nedenle iki senelik süreç içerisinde ciddi bir çalışmayla düşmeye başlayan enflasyonla mücadeleden ödün verilmemeli. 2025 içerisinde görece düşmesi beklenen ve faiz indirimine imkân verecek olan trend de bozulmama olmaması için sabırla hareket edilmeli. Diğer türlü bir seçeneğin tercih edilmesi iki senedir elde edilen başarılarda hızla bozulma meydana getirebilir.
TCMB’nin 2025-2027 dönemi için enflasyon beklentilerine bakıldığında düşüş trendinin devam ettiğini ancak istenilen hızda olmadığı görülüyor (Grafik 1). Eylül 2023’te Orta Vadeli Program’da açıklanan rakamların üzerinde gerçekleşen enflasyon bu nedenle katılımcıları ikna etmede zorlanmaya neden oluyor. Böylesine bir süreçte siyasi karmaşa olarak isimlendirilebilecek olayların gerçekleşmesi de fiyat istikrarının sağlanmasında sürenin uzamasına ve yabancı yatırımcı algısının bozulmasına sebebiyet verebiliyor. Enflasyondaki katılığın da TÜFE rakamlarının gerilemesinde yaşanılan gecikmenin oluşmasına katkı verdiği söylenebilir.
GRAFİK 1. TCMB’NİN ENFLASYON TAHMİNİ (%)
Kaynak: TCMB
Küresel Ekonomideki Belirsizlikler
Yüksek faiz politikasının bir diğer nedeni küresel ekonomide yaşanılan belirsizlikler. Fiyat istikrarının 2021-2023 döneminde global şartlar nedeniyle bozulması da bu nedenle önemli. Enerji, gıda ve tedarik gibi alanlarda gerçekleşen krizler silsilesi salgının ortaya çıkardığı ve Türkiye’nin müdahil olamayacağı bir alan. Ayrıca FED ve Avrupa Merkez Bankası gibi finansal kuruluşlar faizleri daha önce artırdılar. Bu artışlara daha sonra dahil olan TCMB’nin global şoklara karşı mücadele etmesi biraz daha fazla zaman aldı. Ticaret savaşları, Kızıldeniz’deki kriz ve Ukrayna Savaşı da diğer küresel problem alanları olarak TCMB’nin faizleri daha yavaş indirmesine sebebiyet verdi. Bu gibi global nedenlerinde faiz meselesinde kritik roller üstlendiği gözden kaçmamalı ve ekonomi yönetiminin görevlerinin zor olduğu iyi şekilde analiz edilmeli.
Sonuç olarak gündemde yer edinen faizlerin yüksekliği, krediye erişim imkanlarının zorluğu veya özel sektörde yaşanılan problemlerin en temelinde enflasyonun 2021-2024 yılları arasındaki yüksek seyridir. Böylesine yüksek bir enflasyonun düşüşü de kolay olmayacağı gibi orta soluklu gerçekleşebilir. İki senedir katlanılan maliyette göz önüne alındığında Mehmet Şimşek’in görevden alınması veya uzaklaştırılması gibi bir mesele ciddi sonuçları olabilecek büyük sorunlara yol açabilir. Bu nedenle enflasyondaki kalıcı düşüşün ardından farklı politikaların gündeme getirilmesi ve özel sektörün verimlilik merkezli bir politika benimsemesi gerekebilir.
YORUMLAR