Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
reklam
reklam
ferhat ünlü logo
Ferhat Ünlü

Milli Güç Matematiğinin Şifreleri – Ferhat Ünlü

Ferhat ÜNLÜ – 19 Haziran 2025

 

“Üç Boyutlu Portre’de bu hafta Türkiye-Rusya gerilimiyle yakından alakalı ilginç bir konuyu işleyeceğiz. Çalışma, kamuoyuna ilk kez bu köşeden duyuruluyor. Konu başlığı; Türkiye, Rusya ve İran gibi ülkelerin milli güçlerinin matematiksel seviyesi.

Buna göre Rusya, güç değerlendirmesinde Türkiye’nin çevresindeki ülkeler arasında ilk sırada. Onu Türkiye takip ediyor, üçüncü sırada ise az bir farkla İran var. (İran’ın füze sistemlerinin bizden iyi olduğu bahsi diğer.) Eğer Türkiye ile İran güçlerini birleştirirse bu durumda Rusya kadar büyük ve kapsamlı bir güç vektörüne erişmiş oluyorlar.

Rusya ise tek başına Avrupa Birliği’nin gücünü tartabilecek seviyede. Rusya’nın en büyük problemi zayıf nüfus. Devasa yüzölçümüne sahip bu ülkenin nüfusu sadece 144 milyon ve bu nüfusun yaşlılık, alkolizm gibi etkenlerden ötürü çok verimli olduğu da söylenemez. Bununla birlikte uçsuz bucaksız Rus topraklarının altında yatan doğalgaz ve petrol rezervleri nüfus açığını kısmen kapatıyor. Sıddık Yarman’ın hesabına göre Türkiye, İran ve Rusya bir araya geldiğinde ise dünyanın tartışmasız süper gücü ABD’nin gücünü tartacak seviyeye geliyorlar.”

Efendim; yukarıdaki satırları, bundan tam 10 yıl önce Sabah Gazetesi’ndeki köşemde kaleme almıştım. Benim için önemli yazılardan biridir. 13 (Gene 13!) Aralık 2015 tarihli bir yazı. Yazıda bahsi geçen çalışmayı Işık Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Sıddık Yarman ile öğrencisi Yrd. Doç. Dr. Naci Ünal gerçekleştirmiş.

 

TÜRKİYE, İRAN VE RUSYA BİRLEŞİRSE…

Milli İstihbarat Teşkilatı’nın eski Müsteşarı Sönmez Köksal da çalışmaya katkı sağlamış bir isim. Yarman -pek bilinmez- 1990’lı yılların başından 2000’lerin başına dek 10 yıl süreyle MİT’e danışmanlık yaptı.

Yardımcısı ile birlikte 2015 yılında ürettiği 47 sayfalık çalışmanın tam adı Stratejik Karar Verme Modülü ile Milli Güç Unsurlarının Kıyaslanması idi. Yarman ve Ünal, her ülkenin gücünü matematiksel bir vektör olarak düşünmüş ve hangi ülkenin ne kadar kuvvetli olduğunu bazı değişkenlerle hesaplamışlardı.

MG, yani Milli Güç matematiğinde değerlendirmeye alınan ülkeler Türkiye ve komşuları idi: Rusya, İran, Irak, Suriye, Yunanistan, Ermenistan ve Gürcistan.

Hesaplamanın sekiz parametresi var: İnsan gücü, ekonomik güç, coğrafi güç, siyasi güç, askeri güç, toplumun sosyo-psikolojik gücü, teknolojik güç ve istihbarat gücü.

Formüle göre istihbarat ve askeri güç değişkenleri en büyük iki çarpan olarak yer alıyor. Geri kalan değişkenler çarpanların üzerine toplam bir lineer (doğrusal) vektör olarak ekleniyor. Her bağımsız değişkenin katsayısı da ayrı. Mesela ekonomik güç ile toplumun sosyo-psikolojik gücünün katsayısı bir değil.

Böylelikle toplam vektöre farklı katsayılarla etki eden sekiz değişken üzerinden Milli Güç Matematiğinin (MGM) şifrelerine erişmiş oluyorsunuz.

 

KELİMELERLE OYNANIR, SAYILARLA OYNANMAZ

Bendeniz; 50 yaşında bir insan olarak sayılarla hep mesafeli olmuşumdur. Bir yazar olarak malzemem de kelimelerdir. Kelimelerle oynanır, ama sayılarla oynanmaz. Kalu Bela’dan beri sözelci biriyim; ama bu tür işlerin erbaplarının yaptığı hesaplamayı ben bile anladım.

Milli Güç Matematiği konusunu 10 yıldan beri takip ederim. Gönül ister ki; Sıddık Hoca, 2025 yılında Türkiye ve komşularının MGM’sini de hesaplasın da; 10 yıl sonra dünya savaşının ilk kez böylesine ciddi biçimde konuşulduğu  herkes kendi gücünü, müttefik ve hasımlarının gücünü güncel bir hesapla tartsın. Hatta bu kez daha önceki çalışmada dâhil edilmeyen İsrail’in de MGM’si hesaplansın.

Ama önce eski çalışmanın sonuçlarını tekrar hatırlatalım. Rusya, doğal olarak Türkiye’nin periferisindeki ülkeler arasında MGM’de ilk sırada. Onu Türkiye takip ediyor, üçüncü sırada ise az bir farkla İran var. Türkiye-İran birleşince bir Rusya yapıyor kabaca ve bu üçü birleşince de Amerika Birleşik Devletleri’nin gücünü tartıyor.

İmdi… Türkiye; 2011 senesinden, yani Suriye İç Savaşı’nın başlangıcından bu yana kendisini epey zorlayan, ama bağışıklık sistemini yükselten olaylarla karşılaştı. 7 Şubat 2012 MİT krizi, 17-25 Aralık yargı darbesi girişimi, 19 Ocak 2014 Adana MİT TIR’ları baskını vesaire vesaire… Bunlar şimdi simülasyon gibi geliyor, ama hepsini yaşadık.

2015-2016 arasında PKK, DEAŞ ve FETÖ’nün gerçekleştiği üçüz saldırı dalgasını 15 Temmuz 2016 darbe girişimini püskürterek bertaraf ettik, düşmanı yendik. Sonra ne yaptık? Bir ay sonra Fırat Kalkanı, 2018’de Zeytin Dalı ve 2019’da da Barış Pınarı Harekâtı ile Suriye’ye girdik.

Böylelikle Türkiye, bugüne kadar bölgesi yangın yeri iken iç savaşlar şeklinde tezahür eden savaşlardan kendisini koruyabildi. Bazı savaşları kazanmanın yolu, savaşı coğrafyanızdan, daha doğrusu evinizden uzak tutmaktır.

Bu bilgiler ışığında 7 Ekim 2023’te İsrail’in Gazze’ye saldırıları ile başlayan yeni aşamanın yedinci gününe giren İran-İsrail savaşı ile hangi aşamaya evrildiğine bir bakalım.

 

İSRAİL, İSTİHBARATTA GÜÇLÜ AMA…

İmdi… Milli güç matematiği açısından İsrail’in güçlü olduğu iki alan var; ordusunun hava kuvvetleri ve ayrıca istihbaratı. Mossad’ın İran içlerinde Ekim 2023’ten bu yana yaptığı istihbarat tohum ekme faaliyetleri savaşın ilk evrelerinde sonuç verdi. Bu arada Mossad, İbranice enstitü demektir, küçük yazılır. Ve Yahudiler Mosad derler, öyle yazarlar. 32 yıldır istihbarat çalışıyorum, şu Mossad’ın İsrail’de vurulan binasında gördüğümüz üzere İsrail dışında küçük harfle yazıldığını görmedim.

Mossad’ın İran’daki operasyonu bana Mordehay Vanunu olayını hatırlattı. İsrail’in Dimona Tesisleri’ni ve nükleer sırlarını ilk deşifre eden adamın adı, Mordehay Vanunu’dur. Bu arkadaş, 5 Ekim 1985’te sırları Sunday Times’a faş edince Mossad tarafından Bal Tuzağı ile önce Londra’ya, sonra Roma’ya götürülmüş, en sonunda gözünü Tel-Aviv’de açmıştı. 2006’da mailimi yanıtlamış, ama röportaj vermemişti. Tel-Aviv’de açık hava cezaevindeydi.

Demem o ki; geceleri gelen İran füzelerinin vuracağı yerin istihbaratının kökü, Vanunu’nun ifşaatlarıdır. İran’ın nükleer çalışmaları ve füzeleriyle ilgili de İsrail’in İran’da pek çok Vanunusu olduğunu savaş başlarken gördük. Şimdi İran, içeride ülkesinin Vanunularının avına çıktı. Ve savaşta içeride casus avlamak kolay iştir.

Ve istihbari bir başka gerçek vardır ki o da; konvansiyonel savaş patlak verince istihbarat gücünün, daha doğrusu sabotaj, suikast timleri gibi istihbari yapıların pek süksesi kalmaz, çünkü hücreler açığa çıkar. Buradan bakarsak İsrail’in, İran’a tarlarını onca ekebildiği halde savaşın ilk yedi gününde ona istihbari olarak yeterince zarar veremediğini görüyoruz.

Daha geri perspektiften bakarsak da 1979 senesinden beri, yani 46 yıldır İsrail ve Amerika Birleşik Devletleri’nin İran rejimini sarsmadığını da görüyoruz. Şimdi savaş var; rejim tartışmasına girilmez. İran’ın rejimini beğenmiyorum, orada samimi arkadaşlarım var; orada rejim değişmelidir; ama şimdi bunu tartışmanın sırası değil. İran, savaştan galip çıksın; yakın gelecekte kendi rejimini zaten değiştirir.

 

46 YILLIK SİMÜLASYONU KIRMA ZAMANI

ABD ve İsrail, 1979’dan beri İran’ı deviremedi dedim, biraz açayım hızlıca:

1979 Devrimi’nden hemen sonra 1980 Darbesi’ni gördük, 1980-88 arası İran-Irak Savaşı’nı izledik. 1990 Ağustos’unda Adana sıcağında Saddam’ın Scud füzelerinin havayı daha da cehenneme çevireceğini; her ne kadar NATO üyesi olsak ve bu yüzden Saddam Adana’ya Scud atabilecek olsa bile kendimizi onun yanında hissettik. İran savaşında ise kendisini ABD desteklediği için ona karşı İran’ı desteklemiştik. 2003 Irak işgali ve sonrasına gelince… Zaten yaşı yetenlere bir simülasyon gibi yaşadı.

Bugün de öyle yapıyoruz. Rusya’nın, her ne kadar Ortodoks Doğu Savaşı’ndan, kuzen kavgasından ötürü başı biraz ağrıyor olsa da Rusya, İran’ın göz göre göre yıkılmasına göz yummayacaktır, Çin’in de İran’a füze yolladığı değerlendiriliyor.

Bazı eski istihbaratçı abilerim (şimdi isim vermeyeyim, sonunda bahsi ben kazanırsam üzülürler:) İsrail ve ABD’nin bu savaşı kazanacağını ve İran’ın bölüneceğini söylüyor. Ben aksini iddia ediyorum. Umarım ben haklı çıkarım.

Tarih kendini tekrar eden simülasyonlarla ilerlese de oyun; her zaman sürprize açıktır. İşte Antik Yunan düşünürü Herakleitos’tan beri karşıtların savaşı her zaman sürprize kapı aralar, işte savaşın ve hayatın şifresi. Asla ne olacağını bilemez, bazen ‘geçmişle’ sezersiniz. Mesela herkes İran’ın yenileceğini söylerken ben aksinin olacağını seziyorum. Zannetmiyorum ama ABD ve İsrail, İran’ı güç bela bölebilse bile bu Pirus Zaferi olacaktır, İsrail perişan olur. ABD ve hatta bu işe temkinli bakan İngiltere de…

Yazıyı metaforlarla tamamlayayım: 1979-2025 Matrix’inden çıkmanın tek yolu; şimdinin Neo’su, filmdeki hikâyenin aksine Zion’u olan İran’ı desteklemektir. Ya da İran Morpheus, biz Türkiye olarak Neo olacaksak savaş uzayacak demektir. Bu da Büyük Doğu-Büyük Batı Savaşı’dır. Simülasyon tekrarlarına bakılırsa düşük ihtimaldir. Hâlâ yüzde 20-25 bandında görüyorum Üçüncü Dünya Savaşı ihtimalini. Bu noktada istihbaratçı abilerle mutabıkız.

Ben 1980 senesinden beri ABD’nin dünyanın jandarması olduğunu, İsrail’in de bölgemizin belası olduğunu dinler dururum. 1980-2003 arası bu, yıkılmaz bir mitti bizim için.

Ama Amerika Birleşik Devletleri’nin yenilebileceğini 2003’ten sonra anladım. Matrix diliyle konuşursak ‘kırmızı hapı’ 2003 Irak İşgali’nde aldım. Şimdi; 2025’te bölgemiz halkları ve devletleri için bir çıkış var. ABD’nin dünyanın jandarmalığından uzaklaştırılması ve affedersiniz; “Şerim şerim, üstüne işerim” şımarıklığıyla hareket eden İsrail’in de sağlam bir yumrukla tanıştırılması bölgemiz ve dünyanın huzuru için elzemdir.

Son cümlem barışçıl olsun: Umarız savaş bir an evvel İran’ın galibiyeti ile sonuçlanır ve ABD-İran ve Rusya-Ukrayna (Batı paktı) barış görüşmelerinin masaları İstanbul ve Antalya’da kurulur.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER