Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
reklam
reklam
ferhat ünlü logo
Ferhat Ünlü

‘Ortodoks Doğu’nun Bitmeyen Savaşı – Ferhat Ünlü

Ferhat ÜNLÜ – 04 Haziran 2025

 

Hemen bir sonraki cümlede yazar ve okur olarak bu metinde alışverişimizin ne olacağını hakkıyla özetlemeye çalışarak girizgâhı yapayım: Benim üç yıldır kullandığım tabirle ‘Ortodoks Doğu’daki savaş; bir dünya savaşının fitilini ateşlemeyecek ama ‘ne savaş ne barış, sürekli gerginlik’ stratejisiyle neredeyse bir çeyrek asır daha sürme riski var.

Fazla mı iddialı oldu efendim; hemen kanıtlarını sunacağım. 1986, 1991, 2004, 2014, 2022’de Ukrayna’nın beş farklı tarihsel dönemeçte geçirmek zorunda olduğu negatif evrimler; savaşın bitirilmezse bir çeyrek asır daha sürebileceğine delâlet ediyor.

Bunu önlemenin tek bir şartı var. Onu da yazının sonunda, bana göre Türkiye’de ‘Ortodoks Doğu’yu en iyi bilen birkaç insandan biri olan World Of Türkiye’nin Genel Yayın Yönetmeni dostum Reşit Kemal As’ın bir teziyle ileri süreceğim. Altına imza atacağım bir öneri.

İmdi… 1986 ile başlayalım. Çernobil Faciası’nı babamın çay ocağında çıraklık yaparken gazetede okuduğum “Çayı şimdi içebilirsiniz” manşetiyle hatırlıyorum ilk. Dönemin Sanayi ve Ticaret Bakanı Cahit Aral’ın o meşhur söylemi.

Çernobil bizdeki çayları ne kadar değiştirdi, bunu tıpçılar ve Karadenizliler daha iyi bilir. Ama benim Çernobil, Ukrayna ve Ortodoks Doğu deyince aklıma gelen en çarpıcı nüans HBO dizisindeki bir sahnede gizlidir.

Ukrayna topraklarından zaman içinde kimlerin gelip geçtiğini anlatan trajik bir sahnedir bu. Bir yaşlı teyze, facianın olduğu Pripyat’ın kırsalında radyoaktiviteden ötürü bölgedeki insanları tahliye etmek isteyen emir kulu bir Sovyet askerine aynen şöyle der:

“Önce Çar vardı, sonra devrim geldi, sonra Alman askerler geldi, sonra da Stalin’in askerleri geldi. Hepsini gördüm. Hiçbiri geldiğinde buradan gitmedim. Şimdi, görünmeyen bir şey yüzünden mi buradan gideceğim.”

Bu cümle yalnızca radyasyona bakışı çok çarpıcı biçimde anlatmakla kalmıyor, fakat aynı zamanda Ukrayna’nın evriminin ilk işaret fişeğini de betimliyor.

1991’de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin yıkılmasıyla birlikte Ukrayna bağımsızlığını ilan etti. Ve 2004’e kadar daha müreffeh bir ülke olabilmek için belirgin biçimde Avrupa, özellikle de İngiltere desteğiyle; yer yer onların kuzeni Amerikalıların fonlamasıyla büyümeye çalıştı.

DÜNYA SAVAŞI’NIN PANZEHRİ DEHŞET DENGESİ

Ortodoks Doğu’daki kuzen kavgası, dünya savaşına dönüşmez diyorum. Bunun da gerekçesini ‘Dehşet Dengesi’nde buluruz:

“Dünya savaşı riskini analiz ettiğimiz vakit, her şeyin tıpkı Soğuk Savaş yıllarındaki gibi nükleer Dehşet Dengesi’ne bağlı olduğunu müşahede ediyoruz.”

Bu satırlar, 21 Mart 2024’te bu köşede yayımlanan bir yazıdan. Dehşet Dengesi, Soğuk Savaş yıllarında ABD ve SSCB’nin nükleer güçleri arasındaki dengeyi ifade eden bir kavram. Bahse konu Dehşet Dengesi, o yıllarda dünya savaşı çıkmamasının bir nevi sigortası olarak görülüyordu. Bugün de öyledir. Çünkü Rusya-Ukrayna Savaşı’nın iki tarafı da (İngiltere, Fransa, Biden döneminde ABD ve Rusya) nükleer silah sahibi.

İNGİLİZLER, CAMBRIGDE BEŞLİSİ İHANETİNİ UNUTMAZ

Avrupa’nın ve Kıta Avrupası’ndan ayrı olarak bilhassa İngiltere’nin bu işi bir kan davasına dönüştürmeye çalıştığını görüyoruz. İngilizlerin klasik siyasetidir bu. İstihbari düşmanlarını asla unutmazlar. Sovyetler; 1950’lerde safkan İngiliz Kim Philby ile aralarında ikisi kesin LGBT’li olan ‘Cambridge Beşlisi’ni İngiltere’ye karşı yıllarca kullanmıştır. Bunu unutmazlar.

Ruslar, İngiltere’de Soğuk Savaş yıllarında da epey operasyon yapmıştır. Bunlardan en meşhuru 2002 senesinin Mart ayında Londra Marble Arch’ta The Day of The Jackal’ın (Bruce Willis ve Richard Gere’nin oynadığı iyi bir filmi de yapıldı) yazarı Frederick Forsyth ile yaptığım röportaj esnasında öğrenmiştim. Kısa bir süre 1978’e gidip, sonra 2004-2022 evresini özetleyeceğiz.
Tarih: 7 Eylül 1978. İngiltere’nin başkenti Londra’daki Waterloo Köprüsü’ndeyiz. Klasik bir Londra günü, hava kasvetli ve yağmurlu. Bulgar gazeteci Georgi Markov, arabasını Waterloo Köprüsü’nün hemen bacağındaki otoparka koydu ve merdivenleri çıkıp köprünün yaya yoluna girdi.

Otobüs durağına doğru yürüyordu. Londra’nın meşhur kırmızı otobüslerinden birini beklemeye başladı. Markov, BBC’de çalışıyor ve Bulgarca haber spikerliği yapıyordu. Dönemin Bulgar komünist lideri Todor Jivkov’un azılı bir muhalifiydi. Öyle olmasa niye Londra’ya yerleşmiş olsun! Durakta otobüs beklerken ansızın sağ baldırında hafif bir acı hissetti. Hemen geriye baktı. Bir adam, siyah pardösülü takriben 40 yaşlarında bir adam, yerden şemsiyesini alıyordu.

“Affedersiniz” dedi adam. “Şemsiyem düşerken size çarptı.” Ardından da taksiye atlayıp gitti. Markov; düşman sahibi olmasına rağmen zerre miskal kuşkuya kapılmadı. Adamın şemsiyesinin yanlışlıkla baldırına çarptığını düşündü. Hâlbuki işin iç yüzü farklıydı.

Nitekim aradan saatler geçtikten sonra Markov; vücudunda tuhaf, olağandışı değişimler hissedince hastaneye kaldırıldı, zehirlenmişti. Bulgar yazarın baldırında Risin zehri içeren milimetrelik bir bilye bulundu. Bu bilye, şemsiye ucunun namlu vazifesi gördüğü suikastın mermi çekirdeği gibi kullanılmıştı. Markov, dört gün sonra öldü.

Tarihin en ilginç suikastlarından biri olan bu operasyonun arkasında Soğuk Savaş’ın hararetli yıllarının aktif servisi Bulgar istihbaratı Durzhavna Sigurnost (DS) vardı. Bulgar istihbaratının o dönemde patronu ise elbette dönemin Rus gizli servisi Komitet Gosudarstvennoy Bezopasnosti (KGB) idi. Bu olayın ayrıntılarını da 11 Nisan 2024 tarihli Londra ve Moskova’nın istihbarat düelloları başlıklı yazımda anlatmıştım.

İngiltere ve Rusya arasındaki istihbarat kavgası 2000’li yılların başında da epey keskindi. İki ülke arasındaki ilişkiler, İngiltere’ye sığınan eski KGB ajanı Aleksandr Litvinenko’nun 2006’da radyoaktif madde ile Londra’da öldürülmesiyle gerilmişti.

İKİ VİCTOR KAVGASIYLA BAŞLAYAN SAVAŞ

Gelelim 2004’e… 2004 Turuncu Devrimi, ‘iki Viktor kavgası’ gibi görünse de Avrupa ile Rusya arasında ilk hesaplaşma idi. AB’ci, İngiltereci Viktor Yuşçenko ile Moskova yanlısı Viktor Yanukoviç arasında yapılan ikinci tur oylamada hale, alavere dalavere oyunlarından sonra Yuşçenko başkan oldu.

Derken 2014’de Donbas Savaşı başladı ve Ruslar, Ukrayna’nın kuzeydoğusundan itibaren; buralarda yoğun Rus nüfusu da olduğu için haritayı tırtıklamaya başladı. 2014’te şubat ayında birdenbire Kırım’ı ilhak etti ve bir referandumla kendine bağladı. O tarihten itibaren Kırım’a üç kere gittim. Sanki zaman makinesine binip de 1970’lere dönmüş gibi hissedersiniz. Gelişmeye açık stratejik bir bölge ve Rusya, Ukrayna’dan tırtıkladığı topraklar gibi burayı da bırakmayacaktır.

Sonra da 24 Şubat 2022 savaşı başladı. Rusya, 21. Yüzyıl başına, hatta Soğuk Savaş’ın bitiş yıllarına dayanan toprak ihtilaflarından dolayı Ukrayna’yı işgal etti. Devamını biliyorsunuz.

İmdi… Gelelim finale… 21 yıldır, yani neredeyse çeyrek asırdır devam eden savaş Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski gitmedikçe bitmeyecektir.

Bu konuda geçen gün şöyle yazdı Reşit Kemal As: “Zelenski rejiminin kısmen bir zafer ile iktidarı bırakması lazım. Aksi takdirde hem toprak kaybı yaşayabilir, hem de bu toprakları Rusya’ya vermesi durumunda Ukrayna halkı tarafından öldürüleceğini biliyor.

Şimdi beklenen açıklama şu olmalı: ‘Madem benimle olmayacak bu iş, halkımın ve ülkemin geleceği için kalıcı ateşkes sağlanmak üzere görevimden ayrılıyorum ama her zaman Ukrayna halkının yanında olacağım.”

Bu teze tamamen katılıyorum. Zelenski çekilmedikçe Rusya barış masasına gönüllü oturmayacak ve Zelenski gitmedikçe İngilizler başta olmak üzere Avrupalılar Rusya’yı, Büyük Ayı’yı sürekli dürtmeye devam edecektir.

‘Ortodoks Doğu’nun çeyrek asırdır bitmeyen savaşını bir çeyrek asır daha uzatmamanın tek yolu Zelenski’yi film bobininden tamamen çıkarmak.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER