Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
reklam
reklam
bercan tutar logo
Bercan Tutar

Putin İle Barışı Reddetmenin Avrupa’ya Maliyeti – Bercan Tutar

Bercan TUTAR – 13 Haziran 2025

 

Coğrafya kaderdir. Coğrafya ile inatlaşmak, zıtlaşmak anlamsızdır. Ne var ki akıntıya karşı kürek çekmeyi bırakamayan ve doğayı fethetme sanrısına kapılan Batılı siyasi akıl için bu uyarının hiçbir anlamı yok. Çünkü tarihten ders çıkarmak işine gelmiyor. Rasyonel olduğunu vazeden Batı dünyası aslında yeryüzündeki en ideolojik ve duygusal kesimdir. Hele de söz konusu olan Türkiye ve Türkler ya da Rusya ve Ruslar olunca. Yani İsmi veya ülkesi fark etmez. Bir bakıma Batı dışı herkese her medeniyete ve her muhalif siyasi yapıya özellikle de söz geçirip vesayet altına alamadıkları liderlere karşı deve kiniyle hareket ederler. Her türlü manipülasyon ve şeytanlaştırmaya, her tür itibarsızlaştırma ve beşinci kol faaliyetine başvururlar.

Bunun en somut örnekleri son yıllarda Sayın Erdoğan, Vladimir Putin ve Çin lideri Şi Cinping’e yönelik tedavüle soktukları emperyal stratejilerdir. Sayın Erdoğan’a karşı uyguladıkları senaryolar akamete uğradı. Devirmek istedikleri Erdoğan ile şimdi el sıkışma yarışı içindeler.

Fakat Rusya ve Çin liderlerine karşı hâlâ psikolojik savaş yöntemlerini bütün cephelerde sürdürüyorlar. En çok hedefe koydukları isim de Rusya lideri Vladimir Putin. Çünkü küresel planlarına en ağır darbeleri Putin indiriyor. Şu sıralar en yakın ve sıcak tehlike konumundaki Rus lideri devirmekle veya Rusya’yı kuşatmakla sonuca ulaşacaklarını zannediyorlar. Oysa Rusya, Çarlık da olsa, Sosyalist rejimle de yönetilse veya şimdiki gibi demokrasiyle de idare edilse küresel jeo-politikası, coğrafyası ve devlet refleksleri nedeniyle Batı’ya karşı hep tedbiri elden bırakmayan bir strateji izlemiştir.

Çünkü eskiden olduğu gibi günümüzde de Rusya için en büyük ulusal tehdit ve milli güvenlik riskleri Batı’dan kaynaklanıyor. Rusya’nın çevresindeki ülkelere füze sistemleri yerleştiren ve son olarak Finlandiya’nın üye olduğu NATO açılımıyla Ukrayna, Gürcistan ve Belarus’a kadar dayanan Batı dünyasının Moskova’nın tarihsel reflekslerini budamaya çalışması ters tepti.

Avrasya’ya Karşı Batı’nın Sistematik Nefreti

Zira Batı’nın modern küresel hâkimiyet projesini baltalayan Ruslar her zaman Euro-centric/Avrupa merkezci bakış açısının nefret objesi olagelmiştir. Bu nedenle Batılılar, Atlantik’in hegemonyasına karşı Büyük Avrasya modelini öneren Alexander Dugin gibi düşünürler başta olmak üzere özellikle de Putin gibi siyasi liderlerden tiksinirler.

Temel amaçları sömürge sistemlerini deşifre edip baltalayan bu tür insanları önce itibarsızlaştırıp sonra şeytanlaştırmaktır. Batılı sömürgecilere karşı çıkan İslam dünyasındaki direnişçilere, siyasi liderlere ve aydınlara karşı da başarıyla uygulanan bu tarihi şeytanlaştırma projeleri ne var ki söz konusu Ruslar ve Rusya olunca istenilen randımanı vermiyor.

Kendi kültürel ve dini iklimlerindeki Ortodoks Rusya’yı dahi şiddetle reddeden ve düşmanlaştıran Batı’nın Türkiye’nin çelik çekirdeği olduğu İslam uygarlığı ile sosyalizmi Konfüçyüs düşüncesiyle harmanlayan Çin’in temsil ettiği medeniyete karşı en küçük bir olumlu tavra sahip olması tahayyül bile edilemez.

Bu anlamda Batı sadece ideolojik değil aynı zamanda ırkçıdır da. Putin’in Ukrayna’daki Volodimir Zelenski yönetimi ile buna destek veren Batılı ülkeleri neo-nazilikle suçlaması öyle pek propaganda amacıyla söylenmiş bir söz değil. Tarihsel kökenleri olan bir gerçekliktir bu tanımlama.

Tarihten Gelen Derin Rus-Batı Çatışması

Unutmayalım ki dünyada Batı’yı en iti tanıyan millet ve devlet Ruslardır. Çünkü Rus siyasileri, aydınları ve halkındaki Batı’ya ait düş kırıklığının tarihi kökenleri çok güçlüdür. Ruslar hayranı oldukları ve benzemeye çalıştıkları Batı’dan ilk darbeyi Napolyon’un Moskova seferiyle Büyük Katerina zamanında aldı.

Rus aydınlarının ve elitlerinin evlerinde Fransızca konuştuğu ve romanlarında dahi Fransız diliyle paragraflar yazdıkları ve yayımladıkları bir dönemde Fransa İmparatoru Napolyon’u 1812’de Moskova önlerinde gördüler. Bu travma Rusların her kesiminde derin kırılmalara yol açtı. Ve zihinlerde Batı’nın en büyük milli tehdit olduğu düşüncesini yerleştirdi. Ardından Batı dünyası Osmanlı’yı da yanlarına alarak 1850’de yine kolektif olarak Rusya’ya karşı birleşti.

1917 Bolşevik Devrimi’nden sonra da Batı’nın yeni sosyalist Rus rejimini devirmek için askeri harekat dahil başvurduğu her tür saldırı Ruslardaki Batılı düşman imajını bira daha pekiştirdi. Batı’nın en büyük ulusal tehdit olduğu düşüncesi 1941’de Hitler’in ikinci kez Moskova’ya yürümesiyle daha da kökleşti. Batı’nın düşman imajı Soğuk Savaş dönemindeki vekâlet savaşları yanında ideolojik ve siyasi beşinci kol faaliyetleriyle had safhaya ulaştı.

Soğuk Savaş sonrası dönemde Rusya’nın ilk kez Batı ile uzlaşı imkânı doğdu. Ancak bu barış imkânını da Batı dünyası Rusya’yı kuşatma ve vesayet altına alma fırsatı olarak gördü. Yugoslavya’nın parçalanmasıyla başlayan süreçte 2000 yılında Sırbistan’daki Buldozer Devrimi ile renkli devrimlerin fitilini ateşleyen Batı dünyası bir yandan NATO ve AB genişlemesiyle bir yandan da Gürcistan, Kırgızistan ve Ukrayna’daki renkli devrimlerle Rusya’yı çökertme projesini kaldığı yerden sürdürmeye devam etti.

Putin’in Siyasi Hamleleri ve Batı’ya Meydan Okuma

Fakat bütün bu girişimler Putin’in siyasi ve askeri iradesine çarpıp dağıldı. Batı’nın kuşatmasına Rus lider Putin 24 Şubat 2022’de savaş ilanıyla karşılık verdi. Böylece Ukrayna’da Batı ile Rusya yeniden karşı karşıya geldi. Soğuk Savaş’ın aksine Rusya, Batı ile geniş çaplı ilk sıcak çatışmadan bu kez zaferle ayrılan taraf konumunda. Soğuk Savaş’ta kaybettiklerini şimdi sıcak savaşta yeniden kazanıyor.

Vaziyetin vahametini gören ABD, erken davranıp cepheden çekildiğini ilan etti. Şimdi Avrupa Ukrayna’da Rusya’ya karşı tek başına. ABD, II. Dünya Savaşı’ndan sonra olduğu gibi Rusya ile bir uzlaşı imkânı arıyor. Masaya oturarak Avrupa’yı yeniden dizayn etmeyi planlıyor.

Daha önce yazdığım gibi 500 milyonluk küresel ekonomik dev konumundaki Avrupa’nın ABD ve Rusya karşısındaki jeopolitik cüceliği, dünya siyaset felsefesi ve siyasi tarihi açısından hayli ibretlik bir durum arz ediyor. Çünkü Avrupa, 1945’teki Yalta Konferansı’nda ABD ve Rusya’nın taleplerine göre şekillendi. ABD, Rusya’yı Ukrayna’da yenemeyince birincisinden farklı olmayan “Yeni Yalta Düzeni” devreye girecek. Yani burada cephe Ukrayna olsa da paylaşılan ve bölünen aslında Ukrayna’dan çok Avrupa’nın bizzat kendisi olacak. Örneğin, 1812’de Napolyon ve 1943’te Hitler’in Moskova seferlerinin hezimetle sonuçlanmasının nedeni Batı’nın birlik olamayışındandır. Hitler’e karşı da ABD, Fransa ve İngiltere, Rusya’nın yanındaydı. Batı dünyası 1853 Kırım ve 1989’daki Soğuk Savaş’ta da görüldüğü üzere sadece tamamen birleştiğinde Rusya’yı yenmeyi başarmıştır.

Yeni Küresel Mimari: Kazananlar ve Kaybedenler

Birlik olamadığı zaman ise 1812 ve 1943’te olduğu gibi Batı dünyası Rusya’ya karşı hezimete uğramıştır. Ukrayna’da Rusya’ya karşı birlik olmakta zorlanan Batı dünyası bu nedenle ağır bir hezimeti daha yaşıyor. Tıpkı Napolyon’un yenilgisinden sonra 1814’te Viyana Kongresi ile Avrupa’da güçler dengesine dayalı yeni bir uluslararası düzenin devreye girmesi ve tıpkı Hitler’in yenilgisinden sonra 1945’te Yalta’da Avrupa’nın yeniden dizayn edilmesini aratmayacak şekilde yeni bir küresel mimari devreye girecektir.

ABD, Rusya başta olmak üzere Çin ve Türkiye gibi aktörlerle bu yeni küresel mimarinin eskizlerini yapıyor. Bu küresel tabloya ve gidişata göre Avrupa’nın kurtuluşu çok zor. BU yeni küresel tablonun en büyük kaybedenleri bu nedenle Avrupa ve İsrail olacak. Avrupa’nın Rus lider Putin’in uzattığı eli havada bırakıp barış ihtimalini heba etmesi kıtaya pahalıya mal olacak. Avrupa için bunun bedeli 1814 ve 1945’ten daha ağır olacaktır.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER