Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 16 Ekim 2025
ABD Başkanı Trump, Şarm el-Şeyh’teki Gazze Ataşkes Zirvesi’nde ünlü şovmenlere taş çıkartan “harika” iltifatları ve artık bölgeye barış geldiğini söyledi. Ancak üzerinden bir gün geçtikten sonra HAMAS’ı tehdit etti. Keza İsrail ile HAMAS arasında ateşkese varılmışken bu kez de Gazze Şeridi’nde HAMAS karşıtı aşiret ve grupların ortaya çıktığı, bunların yardım konvoylarına saldırdığı duyulunca konu ele alındı.
Trump’ın 13 Ekim 2025’te İlk Durağı İsrail Meclisi Knesset’teki Konuşması
Trump 13 Ekim’de ilk durağı İsrail’in Meclisi Knesset’in kapısındaki gazetecilere en sık kullandığı ‘harika’ sözcüğünü “Bu harika bir gün, Yeni bir başlangıç. Daha önce böyle bir olay yaşanmamıştı!” ifadesinde kullanarak, mükemmel bir iş başardığı algısını yaratmaya çalıştı.
ABD Dışişleri Bakanı Rubio, Savunma Bakanı Hegseth, Orta Doğu Özel Temsilcisi Witkoff ve damadı Kushner’in de yer aldığı Knesset konuşmasında Trump, HAMAS’ın ateşkesin gereklerine uyacağını söyledikten sonra, daha bir gün önce Gazze’de saldırıların bitmediğini haykıran İsrail Başbakanı Netanyahu’nun yanında “savaş bitti” açıklamasını yaptı.
ABD’nin dünyanın en büyük ve güçlü ordusuna sahip olduğunu, hayal bile edilemeyecek bu silahlardan, Netanyahu’nun isteği üzerine İsrail’e de verdiklerini, İsrail’in ABD için önemli bir müttefik olarak kalacağını ifadeyle “Birçok zengin Arap ülkesinden, Gazze’yi yeniden inşa etmek için büyük miktarda para koyacaklar” bulunduğunu söyledi.
“İsrail ile normalleşme anlaşmaları imzalayan ülkelerin bölgedeki en başarılı ülkeler arasında olduğunu!” iddia eden Trump, İsrail’in daha önce olmadığı kadar güven içerisinde olduğunun altını çizerek, bir bakıma ABD’nin her zaman İsrail’in yanında olacağını teyit etti.
İsrail Başbakanı Netanyahu da konuşmasında “Sen, İsrail’in edindiği en büyük dostsun!”, “Hiçbir ABD başkanı, İsrail için Trump’ın yaptığını yapmadı!” şeklindeki ifadeleriyle Trump’ı mest eden bir karşılık verdi.
Trump’ın Evsahipliğinde Şarm el-Şeyh’teki Ateşkes Zirvesi ve Bazı Tuhaflıklar
Trump İsrail’den ayrıldıktan sonra 3 saatlik gecikmeyle ateşkes anlaşmasının da imzalanacağı Mısır’ın Şarm el-Şeyh kentine intikal etti. İsrail ve Mısır basınlarına göre zirveye da katılacak iken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve bazı Körfez Ülkelerinin itirazı üzerine Netanyahu’nun “yaklaşan dini bayram” sebebiyle katılamayacağı açıklandı. Mısır’ın Şarm el-Şeyh kentinde ABD’nin ev sahipliğindeki zirveye İngiltere Başbakanı Starmer, Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Kanada Başbakanı Mark Carney dahil 20’den fazla ülkenin liderleri katıldı.
Zirve öncesinde Trump, “3 bin yıllık savaşı sonlandırdık!” şeklindeki sözleriyle yeni bir cehalet rekoru kırdı. Buna göre bölgede 3 bin yıldır Filistinli Araplarla Yahudiler arasında çatışma yaşanıyor olmalı. Oysa Haçlı Seferleri sırasında Yahudiler bölgedeki Müslümanlar (Araplar, Türkler vb) ile daha iyi anlaşıyorlardı. 400 yıl Osmanlı toprağı olan bölgede 19. Yüzyılın ikinci yarısında doruğa ulaşan misyonerlik faaliyetleri ve Siyonist Kongresi sonucu bölgede yeni Yahudi yerleşim yerleri için hareketler başladığında bile Filistinliler ile yerleşik Yahudiler arasında çatışma yoktu. 1917 tarihli Balfour Deklarasyonu ile bölgede bir Yahudi yerleşim bölgesi için işaretler verildikten sonra bile çatışmalar hemen çıkmamıştı. Anlaşmazlıklar bölgede Türk hakimiyeti sona erdikten sonra iki dünya savaşı arasında giderek tırmanmaya başlamış, Yahudi tedhiş örgütlerinin (Haganah, Irgun) terör faaliyetleri ile zirveye çıkmıştı. Yani Trump’ın 3 bin yıllık dediği savaş, en fazla 85-90 yıllıktır.
Katar Emirinin çok büyük bir beyefendi ve inanılmaz bir lider olduğunu söyleyen Trump, sözü “Ben çetin insanları daha çok seviyorum yumuşak insanlara nazaran!” diyerek uzun bir zamandır dostu olduğunu söylediği Cumhurbaşkanı Erdoğan’a iltifatlar yağdırdı. “En güçlü ordulardan birine sahip. Kendisinin söylediğinden çok daha güçlü bir ordu. Yakın zamandaki çatışmalara baktığınızda kazandıklarını görüyorsunuz!” ve “Ne zaman başım sıkışsa her zaman yanımda oldu. Çok teşekkür etmek istiyorum. Harika bir insan. Hiçbir zaman bizi yüz üstü bırakmadı!” şeklindeki sözleriyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sakalının altından geçen Trump, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’e iltifatının ardından İtalyan Başbakanı Bayan Meloni’yi de mest eden iltifatlarını sıraladı.
Trump, zirveye katılan ülkelerden bazılarının oldukça fazla parası olduğunu ifadeyle, Gazze’nin imarında kimlerin elini cebine sokacaklarının talimatını da vermiş oldu.
Zirve sonunda medya önünde Mısır, Katar,Türkiye ve ABD liderleri “Gazze için Niyet Beyanı”nı imzaladılar. İşin ilginç yanı, bu belgeyi ilgilendiren iki baş aktör (İsrail ve HAMAS) temsilcilerinin belgede imzaları yoktu. Normal bir “Çatışmaların Çözümlenmesi” disiplinine göre ABD’nin “aracı/arabulucu” otorite olduğu düşünülse bile, HAMAS’ın iknası için Türkiye, Katar ve Mısır gibi üç ülke aynı role soyunmuşlardı.
Gazze Ateşkesi ile Birlikte Ortaya Hızla Çıkan Yeni Gelişmeler
Trump, adeta Amerikan Roman Yazarı Margaret Mitchell’in Rüzgar Gibi Geçti romanındaki gibi Knesset’ten ve Şarm el-Şeyhten hızla eserek Washington DC’ye döndü. Ancak bir gün sonra Gazze Şeridi’nde Filistinliler arasında bazı çetelerin ve aşiretlerin yardım konvoylarına el koydukları, HAMAS’la çatışmaya girdikleri duyuldu.
Türk kamuoyunun pek fazla dikkat etmediği bu gerçek pek de yeni sayılmaz. Geçen Haziran ayında Netanyahu “Güvenlik güçlerinin tavsiyesi üzerine Gazze’de Hamas karşıtı aşiretleri harekete geçirdik. Bunlar İsrail askerlerinin hayatını kurtarıyor!” şeklindeki ifadeleriyle, Gazze Şeridi’nde “işbirlikçi” kesimlerin varlığını haberdar etmişti.
HAMAS’a göre Dogmuş aşiretiyle hafta sonunda çıkan çatışmalarda 8’i HAMAS üyesi 27 kişi ölmüş. HAMAS karşıtı bu oluşumlara karşı da mücadele için de 7000 kişi görevlendirilmiş.
Bu karışıklığı takiben ve Gazze Ateşkes zirvesinden bir süre sonra “Barış Güvercini” Trump’tan HAMAS’a yeni bir tehdit geldi. HAMAS’ın İsrailli rehinelerden ölenlerin cenazelerini vermediklerini iddiasıyla “Hamas gerekeni yapmazsa askeri operasyon yeniden başlar, İsrail tek sözümle Gazze’ye dönebilir!” ifadelerini kullandı. “Ne olmuş, Trump bu, sever de, döver de, tehdit de eder!” diyebilirsiniz. Trump, sanki maç başladıktan sonra yeni kurallar koyar gibiyse de, HAMAS ulaşabildikleri tüm cenazeleri teslim ettikleri açıklamasında bulundu.
Sonuç
Ünlü şovmenlere taş çıkartan meziyetleriyle Trump, kalıcılığı sorgulansa da Gazze ateşkesinde ABD’nin en etkili küresel güç olduğunu gösterdi. Zira bu tuhaf ateşkesin gerçekleşmesi için başka hiçbir küresel güç etkin rol oynayamazdı. Çünkü İsrail’i durdurabilecek yegane güç, ona kurulduğu günden beri hemen her desteği veren ABD idi.
Ancak bu “iyi niyet belgesi”ne taraflar imza koymadığı için elle tutulur bir ateşkes sözleşmesi olduğu da söylenemez. Dizginler İsrail ve İsrail yanlısı ABD’nin ellerindedir. ABD’nin aracı olduğu bu gelişmede Trump’ın iddialarının aksine barışın geldiği söylenemez.
Öte yandan Trump, İsrailli akıldaşı Netanyahu ile birlikte Gazze Ateşkesi adı altında “Maç başladıktan sonra kural değiştirmeye” devam edecek gibi görünmektedir.
1980’lerde FKÖ’ye karşı oluşan HAMAS gibi, son yıllarda da HAMAS’a karşı yeni Filistinli oluşumların sahneye sürüldüğü tuhaf gelişmeler yaşanıyor. “Dünya Lideri”mizin muhtemelen görmüş olacağı bu ortaoyununda sessiz kalıyor olmasının sebebinin, ABD’nin Ankara Büyükelçisi Barrack’ın “meşruiyet verme” meselesi olup olmadığını akıllara getirmektedir.
Not: Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından ABD ile “nadir toprak elementleri” konusunda olduğu gibi, “meşruiyet” konusunda yapılacak açıklama kamuoyundaki akıl karışıklığını giderebilir.