
Prof. Dr. Celalettin Yavuz, Güvenlik Politikaları Uzmanı – 02 Mayıs 2025
Hatırlanacağı üzere World of Türkiye (WOT) adlı e-gazetemizin 18 Nisan 2025 tarihli sayısında “Kıbrıs’tan Londra’ya Uzanan Nahoş İddialar Cevap Beklerken” başlığı altında yayınlanan analizde, Temmuz 2024 sonlarında Lefkoşe Büyükelçiliği’ne Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Yasin Ekrem Serim’in atanmasıyla başlayan “yolsuzluk” iddiasına konu bir metafordan bahsedilmişti. Kumarhaneler kıralı ve mafya babası ile iş ilişkilerinden, çok ciddi yolsuzluk ve akçeli işlerin belgelere dayanarak iddia edildiği bu olayı özellikle İYİ Parti Grup Başkan Yardımcısı ve Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez’in kamuoyuna duyurmak maksadıyla büyük bir gayret sarf ettiği görülünce konu üzerinde durulmuştu.
Konudan haberdar her “Demokratik hukuk devleti” özlemi çeken sade yurttaşlar, olaya iktidar tarafından “inandırıcı” bir açıklık getirilmesi, konuya “Cumhuriyet” savcılarının el atması, hatta “İdare üzerinde denetim görevi” bulunan TBMM’nin görevini yapması beklentisi içerisindeydiler. Nitekim Meclis’e bu konuda bir “Meclis Araştırması” önergesi de verildi. Bugün konu özetlendikten sonra “yüce” Meclis’imizin önergeyi müzakere ettikten sonra yarattığı hayal kırıklığı üzerinde duruldu.
Çömez’in İtirazlarının Gerekçesi: Lefkoşe Büyükelçiliğine Yasin Ekrem Serim’in Atanması
Son haftalarda, özellikle de 19 Mart 2025’te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu tutuklandıktan sonra, Çömez’e ilaveten ana muhalefet partisi CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in de dikkat çektiği Kuzey Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki gelişmeleri kısaca hatırlayalım.
2022 yılında Lefkoşe Büyükelçisi atanan Barolar Birliği eski Başkanı Feyzioğlu, Özel’in Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50’nci yıl kutlaması sebebiyle Kıbrıs’a gittiği gün büyükelçilikçe resmi karşılama yapılmadığı gerekçesiyle bir hafta içerisinde Prag’a atanmıştı. CHP’nin iktidarla “normalleşme” yaşadığı o dönemde Özel’in şikayeti üzerine gerçekleşen bu atama üzerine Feyzioğlu’nun yerine de Kısa bir süre önce Dışişleri Bakan Yardımcısı olan Yasin Ekrem Serim görevlendirilmişti.
İşte ne olduysa bundan sora oldu. Turhan Çömez, daha bu atama yapılır yapılmaz, Serim kardeşlerin, 2022 yılında öldürülen, “Kumarbazlar Kralı” diye bilinen Halil Falyalı ile “Northern Trading’’ adlı şirkette ortak olduklarını hatırlatarak, Temmuz 2025 sonlarından itibaren konuyu yoğun bir şekilde gündeme getirmeye başlamıştı.
Aslında Çömez’in konuyu ilk kez Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ocak 2023 ayında “Avrupa aç sefil, bizim memlekette her şey yolunda!” şeklindeki sözü üzerinden hareketle bir araştırma yaptığını, ancak berbat olduğu söylenen Avrupa’da, örneğin Londra’nın zengin muhitlerinde çok sayıda Ak Partililer ile çocuklarına rastlandığını, Türkiye’de işler iyi ise Londra’ya neden gittikleri anlaşılmayan bu kişilerin, iktidarın değişeceği endişesiyle mi gitmiş olabileceklerini de sormuştu..
Arkasından Büyükelçi Serim’le ilgili çıkışları Aralık 2024’te pik yaptı.
Büyükelçi Serim, cumhurbaşkanı başdanışmanı ve örtülü ödeneğin emanet edildiği, aynı zamanda Halkbank Yönetim Kurulu üyesi de olan Maksut Serim’in de oğlu imiş ve kardeşiyle birlikte KKTC’de Girne Amerikan Üniversitesi’nde okumuş. İddiaya göre babasının konumu itibariyle de “kollanan” kardeşler 18 Nisan tarihli analizde daha ayrıntılı açıklandığı üzere, çeşitli ticari işlere de girmişler. Bu dönemde mafya babası olarak da bilinen Falyalı ile de ticari ilişkileri olmuş.
Serim’in büyükelçilik görevine atanmasıyla birlikte KKTC basını, geçmişteki Falyalı ile ilişkilerini yazınca, Serim de adadaki ticari ilişkileriyle ilgili tüm haber içeriklerine, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle, Türkiye’den mahkeme kararıyla erişim engeli getirtmiş ama bu karar basın özgürlüğüne özen gösteren KKTC’de geçerli olmamış.
Hem KKTC basınına hem de bu gazetelerden yola çıkarak araştırmalarını derinleştiren Çömez’e göre, Serim Kardeşler, 2021’de Falyalı ile ortaklığı sonlandırmışlarsa da, adada HİS Trading ve Black Sea Development adlı iki şirkete daha ortak olmuşlar.
Çömez, Londra’daki araştırmasında, Serim’lerin Damlar adıyla bir şirket kurduğunu bulmuş. Bu şirketin adresi Kuzey Londra’da ve paraların transfer edildiği yer ise Lefkoşe’deki His Crown Residence (Ekselansları Kralın Malikanesi) adlı bina. Gene Çömez’in iddiasına göre transfer edilen paralarla yüzlerce milyon tutarında gayrimenkuller satın alınmış.
Buraya kadar her şeyi pek olmasa da, normalmiş gibi kabul edelim. Çömez, Serim’in babasının Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın örtülü ödeneğini yönettiğini işaretle; bu “Serim kardeşler ne zaman hangi ticareti yaptılar da Kıbrıs’ta bu muhteşem bina ve özellikle de Londra’da yüz milyonlarca değerindeki gayrimenkulleri satın alabildiler?” diye soruyor.
Olayın bir de kaset boyutu var. Bu da son haftalarda gündeme geldi. Falyalı’nın muhasebe müdürü olduğu ileri sürülen biri, KKTC’li Gazeteci Ayşemden Akın, silahlı saldırı sonucu 2022’de öldürülen Falyalı’nın sanıkları arasında olduğu ileri sürülen muhasebecisi Cemil Önal’la seri halde röportajlar yayınlamaya başladı. Saldırıda iştiraki olmadığını söyleyen Önal, yurt dışına kaçtıktan sonra Aralık 2023’te Hollanda’da yakalanmış ve itirafçı olmuş.
İddia edilenlere göre CIA ve Hollanda gizli servisi tarafından sorgulanan Önal, röportajında Falyalı adına çalışırken, Türkiye ve KKTC’li kamu görevlilerine her ay yaklaşık 15 milyon dolarlık ‘sponsorluk’ ödemesini bizzat ayarladığını iddia ediyor. Türkiye’deki bu kişiler arasında üst düzeyde karar verici makamlarda görev almış kalbur üstü insanlar var.
Buna ilaveten Falyalı döneminde Kıbrıs’ta çekilen kasetler de var. Gene Türkiye’deki bazı “karar verici” makamdakilerin yakınlarıyla ilgili olduğu söylenen bu kasetlerden 5-6’sı da ortada yokmuş. Hatta iddialara göre Serim’in Lefkoşe’ye atanma sebebi bile toplamı 45 olduğu söylenen bu kasetleri Falyalı ailesine yakınlığı sebebiyle alması içinmiş. Kasetlerden 40’ı MİT’e teslim edilmiş ama en önemli olduğu ileri sürülen 5-6 kaset ortada yok!
KKTC’de Yasa Dışı Faaliyetler ve Türkiye’deki Siyasilere Şantajla İlgili Araştırma Önergesi
Olay ayyuka çıkınca Lefkoşe Büyükelçisi Serim, sadece 6-6.5 aylık görevinin ardından 5 Şubat 2025’te Lefkoşe Büyükelçiliği görevinden alındı. Hatta babası Maksut Serim de Cumhurbaşkanlığı’ndaki görevinden uzaklaştırıldı. Bu gelişme üzerine iddialarının gerçek olabileceği algısı daha da güçlenen Çömez, her iddiasını ispatlayacak şekilde sahip olduğu resmi belgeleri de sıkça yaptığı her konuşmasında dinleyenlerin gözüne sokarcasına gösteriyor.
Turhan Çömez’e ilaveten, CHP Genel Başkanı Özel’in de hemen her konuşmasında dillendirdiği bu olay, sonunda TBMM’ye intikal etti. CHP, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yasa dışı faaliyetlerde bulunanlar ve bunların Türkiye Cumhuriyeti’nde üst siyasi kademelerde görev yapmakta olan kişilere karşı şantaj amaçlı kayıtları bulundurduğuna dair iddiaların araştırılması!” başlıklı bir önergeyi Meclis’e sunmuş ve konu, TBMM’de Ak Parti Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ başkanlığındaki oturumda 30 Nisan 2025 günü müzakere edildi.
Hem CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, hem de İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez söz alarak, konuyu yukarıda özetlenenden çok daha ayrıntılı ve Türkiye’de “sponsor” olarak bilinen kişiler ve kasete adı karışan devlet adamlarının kimliklerini de vererek açıklama yaptılar.
Hatta Çömez, “Biliyorum, bu araştırma önergesini de reddedeceksiniz Sayın Başkan!” diyerek Bozdağ’a, “en azından TBMM Meclisi Başkanı’na bilgi vererek, devletin savcılarını harekete geçirin. Beni çağırıp sorgulasınlar, iddialarıma esas elimdeki tüm belgeleri de vereyim!” dedi.
Müzakere günü Ak Parti Grup Başkan Vekili Özlem Zengin özetle “Türkiye’de hiç kimsenin suç işleme özgürlüğü olamaz eğer kendi iradesiyle de bir suç işliyorsa er ya da geç hukuk, adalet yerini bulur; dünyada da bulur, ahirette de bulur.” şeklinde sözlerini bitirdi. Burada şunu unutmamak gerekir: Demokratik hukuk devletlerinde adaletin tecellisi için “ahiret” değil, yaşadığımız dünyadaki adalet sistemi esastır.
Ne yazık ki yasama ile birlikte en önemli görevi idareyi “denetleme” olan “Gazi” Meclisimizin Cumhur İttifakı milletvekilleri, bu olayı “araştırmaya gerek görmedi”…
Sonuç
Kamuoyu Meclis’in bu kararı anlaşılamadı. Hele de “Önce devletim ve milletim, sonra kendi siyasi partim!” şeklinde bir söylem gerçekleştiren bir partinin, bu sözlerin içini de doldurarak mükemmelleştirilmesi beklenirdi. Zira vatandaşları vekaleten Meclis çatısı altında yer alan herkes, bu konuda kamuoyunu aydınlatacak bir cevap bulmakla mükelleftir.
Eğer Turhan Çömez’in iddialarının doğru olmadığına inanılıyorsa, “yalan beyanda” bulunduğu ve aylardır kamuoyunu yanıltmaya çalıştığı gerekçesiyle Çömez’in dokunulmazlığını kaldırılması da düşünülmelidir. Ya da Adalet Bakanı Tunç’un sıkça söylediği gibi “Türkiye bir demokratik hukuk devleti!” ise, Cumhuriyet savcıları harekete geçerek Çömez’i ve Büyükelçi Serim’i sorgulamalıdır!
Tabii Cumhur İttifakının hukukçu divan üyeleri de bu konuda kamuoyunu tatmin edecek aydınlatıcı açıklama yapmaktan imtina etmemelidir.
Tanıdığım ve muhalif olmasa da “Demokratik hukuk düzenine inanan” çok sayıda milliyetçi ve vatansever yurttaş var. Beklentileri “Milletime ve ülkeme olan sorumluluklarım, siyasi görüşlerimin üzerindedir!” diyebilecek ve bunu fiilen uygulayacak ülke yöneticileri görebilmektir!
NOT: Bu analiz kaleme alındıktan sonra, Falyalı’nın sponsorluğunu yaptığı devlet adamları ve kaset konusunda iddialarda bulunan ve “öldürüleceğini” bile söylemiş olan Cemil Önal’ın 1 Mayıs akşamı koruma altında bulunduğu Hollanda’da infaz edildiği ileri sürüldü.
Balık baştan kokar,hep kamuflaj veya mecliste ret.karşılık ya bilinçli hareket feto düşüncesi(ihanet), yada metal yorgunluğu,az ihtimal de olsa böyle bir olay yok demektir
Nurettin Bey, bu dünyaya geldik, gidiyoruz. Hala demokratik hukuk devletini göremedik. Demek ki daha önceleri suçlanan TSK ve komutanlar, yegane suçlular değilmiş…
Kaset sorunu geçmişte ülkemizde büyük olaylara neden olmuştu. Bunlarda gerçek nü geldiğinde kullanılacaktır.