Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
reklam
reklam
faruk taşçı logo
Faruk Taşcı

Veriler Işığında Türkiye-Afrika İlişkilerinin Geleceği – Prof. Dr. Faruk Taşçı

Prof. Dr. Faruk TAŞÇI – 28 Mayıs 2025

 

25 Mayıs 1963’te Afrika halklarının tek çatı altında buluşmasına istinaden “25 Mayıs Afrika Günü” kutlanıyor. Türkiye her yıl olduğu gibi bu yıl da 25 Mayıs’ı kutladı, ama son yıllarda bu kutlamalar, Türkiye-Afrika ilişkilerinin gelişimini yansıtacak şekilde oluyor.

Türkiye’nin Bölgede “Afrika Merkezi” Hale Gelmesi

Türkiye, son 20 yılda yapmış olduğu hamleler ile bir nevi “Afrika merkezi” haline gelmiş durumda.

Türkiye’nin Afrika politikası genellikle 1998 Açılım Eylem Planı ile başlatılmış gibi görülse de ilk plan 1978-1979 yıllarındaki Dışişleri Bakanlığı söylemlerine dayanıyor. 1998’deki plan da bu sürecin devamı olarak değerlendirilebilir.

Ama yine de esas adım, 1979-1979 veya 1998’de değil, 2005’te atılıyor. 2005 yılında Türkiye’de “Afrika Yılı” ilan edilmesi, Türkiye-Afrika ilişkilerinden dönüm noktası oluyor. Bu hamle, Afrika ülkelerinde de olumlu karşılanıyor ve Türkiye, Afrika Birliği’ne gözlemci üye oluyor. 2008’de Türkiye, Afrika’nın “Stratejik Ortağı” ilan ediliyor, aynı yıl düzenlenen Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi ile ilişkiler diplomatik düzeyde gelişiyor. Zirveye 49 Afrika ülkesinden üst düzey temsilciler katılıyor ve “İstanbul Deklarasyonu” ile “İşbirliği Çerçevesi” belgeleri kabul ediliyor.

Zirve öncesi dönemde Türkiye’nin Afrika ile siyasi ve diplomatik ilişkileri sınırlı. Ancak 2005-2007 yılları arasında Başbakan düzeyinde bazı ziyaretler gerçekleşiyor, Zirve sonrasında ise Cumhurbaşkanı ve Başbakan düzeyinde birçok Afrika ülkesine ziyaretler yapılıyor. Bu ziyaretler, ilişkilerin ivme kazanmasına katkı sağlıyor. Özellikle Başbakan düzeyinde 2011’de Afrika Birliği’nin 8. Zirvesi’ne katılımın sağlanması, aynı yıl Somali’nin ziyaret edilmesi ve yine 2013 yılında gerçekleştirilen Başbakan düzeyindeki ziyaretler ilişkilerin güçlenmesinde etkili oluyor.

Türkiye-Afrika İlişkilerinde “Çift Yönlü” Kazanımlar

Gelinen noktada Türkiye-Afrika ilişkilerinde i) ekonomik, ii) siyasi-diplomatik ve iii) eğitim ve kültür açılarından “çift yönlü” önemli kazanımlar söz konusu.

Türkiye ile Afrika arasında ekonomik ilişkiler özellikle son on yılda ciddi mesafe kat etmiş durumda. Bunu Türkiye ile Afrika arasındaki dış ticaret rakamları üzerinden de anlamak mümkün.

Grafik 1. Türkiye ile Afrika Arasındaki Dış Ticaret (İhracat, Milyar $)

Veriler Işığında Türkiye-Afrika İlişkilerinin Geleceği - Prof. Dr. Faruk Taşçı

Kaynak: Ülke Gruplarına Göre Dış Ticaret, TÜİK, https://data.tuik.gov.tr/Kategori/GetKategori?p=dis-ticaret-104.

Özellikle 2005 yılından bu yana Türkiye-Afrika ilişkilerinin dış ticaret ayağı önemli gelişme içinde. Örneğin son on yılda Türkiye’nin Afrika’ya olan ihracatı yaklaşık 3’te 1 artmış; 15,33 milyar dolardan 21,54’a yükselmiş durumda (Grafik 1).

Grafik 2. Türkiye ile Afrika Arasındaki Dış Ticaret (İthalat, Milyar $)

Veriler Işığında Türkiye-Afrika İlişkilerinin Geleceği - Prof. Dr. Faruk Taşçı

Kaynak: Ülke Gruplarına Göre Dış Ticaret, TÜİK, https://data.tuik.gov.tr/Kategori/GetKategori?p=dis-ticaret-104.

Benzer durum Türkiye’ye Afrika’dan ithalat açısından da söz konusu; 6,19 milyar dolardan 11,31 milyar dolara yaklaşık 2 kat artış var (Grafik 2).

Nihayetinde Türkiye ile Afrika arasındaki dış ticaret hacmi, 2013’ten 2024’e kadar 21,52 milyar dolardan 42,85 milyar dolara çıkmış halde. Yani on yılda 2 kat artış var.

İşin bir de siyasi-diplomatik yönü var. Burada Türkiye’nin Afrika ülkelerindeki elçilik veya konsolosluk düzeyindeki varlığına bakılmalı. Türkiye, bu hususta ciddi bir atılım yapmış durumda.

Tablo 1. Türkiye’nin Afrika Ülkelerindeki Temsilcilikleri ve Açıldığı Yıllar

  Ülke Yıl   Ülke Yıl   Ülke Yıl   Ülke Yıl
1 Mısır 1925 12 Kongo Demokratik 1976 23 Moritanya 2011 34 Gine (Konakri) 2013
2 Etiyopya 1931 13 Somali 1981 24 Mozambik 2011 35 Uganda 2013
3 Libya 1952 14 Tanzanya 1981 25 Zambiya 2011 36 Benin 2014
4 Fas 1957 15 Güney Afrika 1994 26 Zimbabve 2011 37 Kongo Cumhuriyeti 2014
5 Tunus 1957 16 Fildişi Sahili 2009 27 Burkina Faso 2012 38 Ruanda 2014
6 Sudan 1957 17 Kamerun 2010 28 Gabon 2012 39 Burundi 2018
7 Gana 1960 18 Mali 2010 29 Namibya 2012 40 Ekvator Ginesi 2018
8 Nijerya 1962 19 Angola 2011 30 Nijer 2012 41 Sierra Leone 2018
9 Senegal 1963 20 Gambiya 2011 31 Cibuti 2013 42 Botsvana 2019
10 Cezayir 1963 21 Güney Sudan 2011 32 Çad 2013 43  Togo 2021
11 Kenya 1968 22 Madagaskar 2011 33 Eritre 2013 44  Gine-Bissau 2022

Türkiye’nin Afrika kıtasındaki ilk büyükelçiliği 1925 yılında Mısır’da açılıyor. İkinci büyükelçilik ise 1926’da Etiyopya’da açılıyor ama atama ancak 1931’de yapılabiliyor. Zaten Afrika kıtasında 1920’lerde sadece Mısır “sözde bağımsızlığa” sahip; sömürge olmayan nadir ülkelerden Etiyopya ve Liberya da vardı. Böylece Türkiye, bu 3 ülkeden Mısır’la ve Etiyopya’yla erken tarihlerde diplomatik ilişkiler başlatıyor.

Afrika ülkelerinin bağımsızlıkları almaya başlamaları ile Türkiye hızlıca ilişki kurmaya başlıyor; Libya (1952), Fas (1957), Tunus (1957), Sudan (1957), Gana (1960), Nijerya (1962), Senegal (1963), Cezayir (1963), Kenya (1968), Kongo Demokratik (1976), Somali (1981), Tanzanya (1981) ve Güney Afrika (1994) ile diplomatik ilişkiler kuruyor (Tablo 1).

Dolayısıyla, 1994 yılına kadar Türkiye Afrika’da 15 büyükelçilik açıyor. Ancak Gana ve Tanzanya’daki büyükelçilikler bütçe kısıtlamaları nedeniyle, Somali’deki büyükelçilik ise Somali’deki iç savaş nedeniyle kapatılıyor. Bu nedenle 1998’e kadar büyükelçilik sayısı 12’ye düşüyor. Aslında fiilen 2008’e kadar Türkiye’nin Afrika kıtasında 12 büyükelçiliği bulunmakta. 2008 yılında düzenlenen “Türkiye-Afrika Zirvesi” ile diplomatik ilişkiler yeni bir ivme kazanıyor. 2009-2012 yılları arasında da Tanzanya, Gana ve Somali’ye yeni büyükelçilerin atanmasıyla Türkiye’nin bu ülkelerle diplomatik ilişkileri yeniden canlanmıştır. O tarihlerden günümüze kadar Türkiye’nin Afrika’daki büyükelçilik sayısı 44’ü buluyor.

Türkiye-Afrika ilişkilerinde eğitim ve kültür yönü de önemli.

Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) Afrika’da 22 ofis ile etkili bir kültür ve eğitim aktörü. TİKA, Afrika’daki ilk ofisini 2005 yılında Etiyopya’da açıyor ve bugüne kadar kıta genelinde 2 binden fazla projeye imza atmış durumda. Eğitim, sağlık, tarım ve hayvancılık gibi birçok alanda faaliyet gösteren TİKA aynı zamanda Afrika Birliği ile kalkınma alanında iş birliği anlaşması imzalamış halde.

Türkiye Maarif Vakfı (TMV), Afrika’nın 27 ülkesinde 243 okulu ile çok aktif bir eğitim kurumu. TMV, Afrika’da en fazla okul ve öğrenciye sahip olduğu kıta olarak öne çıkıyor. TMV, 20 binden fazla öğrenciye ve 1.000’den fazla eğitim personeline ulaşmış halde. Somali, Sudan, Nijer, Gine, Senegal, Çad, Mali, Burkina Faso ve Kamerun gibi ülkeler dikkat çekiyor. TMV’nin Afrika’daki faaliyetleri akademik eğitimin yanı sıra burslar, sosyal sorumluluk projeleri ve Türkçe eğitimi gibi alanları da kapsıyor.

Yunus Emre Enstitüsü (YEE) de Afrika’da 10 merkez ile faaliyetlerini yürütüyor. 2009 yılında kurulan YEE, Afrika’da Türkiye’nin kalıcı kültürel diplomasisinin önemli bir aracı haline gelmiş durumda. Türk dili, kültürü ve sanatını tanıtma misyonuyla hareket eden YEE, kıtada açtığı merkezlerle sadece Türkçe eğitimi değil, kültür, sanat ve bilim odaklı faaliyetler de yürütüyor. 2025 itibarıyla Kahire, Rabat, Hartum, Johannesburg, Mogadişu, Tunus, Dakar, Abuja, Kigali, Zanzibar ve Bujumbura gibi şehirlerde faaliyet söz konusu. Bu faaliyetler, hem kültürel tanıtım hem de Türkiye’ye yönelik yükseköğretim ilgisini artırmada önemli rol oynuyor.

Ekonomik, siyasi-diplomatik ve eğitim-kültür yönleri ile Türkiye-Afrika ilişkilerinin hep altyapısı hem de sürekliliği ve gelişimi açısından Türk Hava Yolları (THY) çok kritik bir öneme sahip. THY’nin Afrika’daki karşılığı 41 ülke ve 64 noktaya uçuş şeklinde, çok güçlü.

Özetle; Türkiye-Afrika ilişkileri hiç olmadığı kadar iyi durumda ve bunun daha da iyi olması için Türkiye’nin temsil edildiği ülkelerdeki misyonlarının daha da güçlenmesi ve Afrika’nın tüm ülkelerinde temsilciliklerinin olması gerekiyor. Bu, bölgesel güç olmaktan “bölge ötesi güç” olmaya geçiş demek.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER