Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
reklam
reklam
ferhat ünlü logo
Ferhat Ünlü

Yalan Makinesinden Yapay Zekâya / Bölüm 3 – Ferhat Ünlü

Ferhat ÜNLÜ – 13 Haziran 2025

 

Otuz beş senedir bilfiil gazetecilik, edebiyat ve felsefe ile hemhal olan, rızkını bunlardan biriktirdiği entelektüel sermayeyle kazanan biri olarak önümüzdeki çeyrek yüzyılın en büyük felsefi sorununun, Yapay Zekâ’nın varlık sebebini doğru çözmek ve onun evrimini bir etik ve hukuki çerçeveyle çizmek olarak özetleyebilirim.

İlk başta soyut gelebilir; somutlaştıracağım birazdan. Ama son üç yıldır Yapay Zekâyı incelediğim, son bir yıldır da derinlemesine araştırdığım için ondan da önce sorulması gereken soruyu “İnsan, Yapay Zekâyı neden istiyor?” şeklinde soracağım.

Lütfen 2000’lerin başından itibaren dolaylı olarak, 2022’de de doğrudan hayatımıza giren bu insan icadını neden kullanmak istediğimizin cevabını ondan yüz yıl önce 1920’lerin başında üretilmiş Yalan Makinesinin testinden geçiyormuşçasına cevaplamayı deneyin.

Daha cevabı bulamadıysanız ben bütün kapasitem ve samimiyetimle aklımın yettiği ölçüde bir cümleyle yanıt vereceğim size: Yapay Zekâyı bizde yeterli olmadığını bildiğimiz ya da hep daha fazlasını talep ettiğimiz üç şey için istiyoruz: Bilgi, para ve zaman.

Bana sorarsanız bu üçü arasında, benim değerler hiyerarşimde sıralama zaman, bilgi ve para diye gider. Ancak biz henüz insan ırkı olarak Yapay Zekâ ile ilişkimizde ondan zaman alma, yani ultra gelişmiş medikal yöntemlerle ömür alma, hatta giderek ölümsüzlüğe erişme aşamasından Jules Verne’ün deyişi ile 20 bin fersah uzakta olduğumuz için, zaman sıralamada en sonra yer alıyor.  Ölümsüzlüğe -şayet onu da yapabilirsek- YZ marifetiyle erişmemize daha çok yol var. Ayrıca ben, insan türünün birey olarak ölümsüzlüğe erişmesinin gelecekte çok daha trajik, karmaşık ve derin sorunlara yol açacağını düşünüyorum. İnsan, zamanı gelince ölmeli. Bunun yaşça kıdemli olanından başlayarak sıralısı makbuldür. Ama hayat her zaman bize normali sunmaz. Genç ölümü, zordur; belki yüz yıl sonra YZ üzerinden buna çözüm aramakta ahlaki bir problem olmayabilir. Ama ben yaşlı bir adamın yaşatılmasını; bir yerde insanın varlık sebebine, Yaradan’ın sisteminin işleyişe bir meydan okuma olarak alırım ve insan, uzun vadede bu işten çıksa çıksa ancak yok oluşla çıkar. İnsanın bu kadar kolay tuzağa düşmeyeceğine inanıyorum.

 

YAPAY ZEKÂYI; BİLGİ, PARA VE ZAMAN İÇİN İSTİYORUZ

İmdi… Gelelim ikinci meseleye. Yapay Zekâ henüz hepimize değilse bile, bu işe emek ve zaman verenlere para, hem de çok iyi para kazandırmaya başladı. Misal Yapay Zekâ mühendisleri, onların hakkı. Yapay Zekânın kimi uzmanlaşmış tüketicileri de para kazanmaya başladı, başlamayanlar da başlayacaktır.

Bugüne bakalım. Günümüz itibarıyla Yapay Zekânın insan evladında, özellikle yeni nesilde epey eksik olan bilgiyi onlara hazır biçimde bilabedel verdiğini görüyoruz. Ancak unutmayın, 1996’dan beri internet kullanan biri olarak burada verilen bedava hizmetin ürünün siz olduğunu anlamına geldiğini 29 yıllık evrimle öğrendiğimi hatırlatayım.

Ayrıca beleş bilgi; her zaman bedeli ağır olmasa bile kolay uçar, hayattan öğrendiklerinizin yerini asla tutmaz. O yüzden bunu özellikle gençlere söylüyorum; Yapay Zekâdan; öncelikle Elon Musk’ın X’in fason markası Grok’tan, Çinlilerin teknokrat teknolojik ürünü DeepSeek’ten ve hatta bana göre şu aşamada YZ familyasının en iyisi olan Open Artificial Intelligence’ın ChatGPT’sinden çok fazla şey beklemeyin. Ben yeri geldikçe onları zorluyor, yerine göre mavra yapıyorum. Siz onu kullanın, onun sizi kullanmasına izin vermeyin. Doz aşımı bilgi bile 16. Yüzyıl’ın mistik düşünürü Paracelsus’tan beri bildiğimiz üzere zehre dönüşebilir.

Evet; temel görevimizi yerine getirdik ve Yapay Zekâyı kronolojik sırasıyla önce bilgi, sonra para, sonra da zaman, yani ölümsüzlük için istediğimiz itiraf ettik. İlk ikisini gerektiği kadar alalım; üçüncüye zaten bizim kuşağın ve Y kuşağının, hatta belki Z kuşağının ömrümüz yetmeyecek. Ama şimdi doğan nesle gelecekte böyle zaman bahşetme teklifiyle gelirlerse olayların rengi değişir. Bugünün bebekleri, geleceğin yetişkinlerine; bu hizmeti önce parasız vereceklerdir. Tabii bu dediğimin olmasına nerden baksanız minimum elli sene var. Önce ömür uzatma, ondan sonra olursa ölümsüzlük arayışı… Dolayısıyla son çözümlemede YZ’den en çok fayda beklenen alan medikal alandır. İnsan; kendi icat ettiği türden, YZ’den ölümsüzlük devşirmeye çalışacak kadar iktidar alanını genişletmiş durumdadır, yani dünyevi iktidarının maksimum sınırlarına erişmiştir.

 

YAPAY ZEKÂDAN YEŞİLÇAM’A…

Ve insanların en az yüzde 90’ı gerçek anlamda bilgisel, ekonomik ve zamansal iktidardan mahrumdur. Elon Musk’ın -kendi avellikleri bir tarafa- sahip olduğu imkânlarla Hindistan’daki yoksul bir akran erkeğin imkânları arasında uçurum vardır. Demek ki bilgi de, para da eşit dağıtılmamıştır. İlkini eşit paylaştırmak zordur; herkes onu talep etmez. Bilgi bereketlidir, harcasanız bile yaşadıkça ve okudukça, yazdıkça çoğalır. Ancak insanın birinci önceliği değildir. Dünyada öncelikli olarak dağıtılması gereken bilgi değil, paradır. İnsanlar bilgiye ancak karınlarını doyurduktan sonra erişmek ister. Hatta meseleye Schopenhauiran bakarsak hatırı sayılır bir kısmı onu da istemez. Sadece yaşantısını sürdürecek; yani İstemenin (İradenin) ona a-priori (bana kalırsa bu bağlamda a-priori’nin en doğru çevirisi doğuştan kelimesidir) verdiği yaşama güdüsünü tatmin edeceği, bir başka deyişle hayatta kalacağı kadar bilgiye ihtiyaç duyar. Ama parayı; saçma biçimde neredeyse sınırsız ölçüde ister.

İmdi… Dünya vatandaşlarının en az yüzde 90’ı yoksulluk seviyesinde yaşıyorsa istediğiniz icadı, teknolojiyi getirin insanları mutlu edemezsiniz. O derin mutsuzlukla insanın sarıldığı bir icat, zamanla rahmetli Kemal Sunal ve Fatma Girik’in başrol oynadığı Japon İşi’ndeki robot hikâyesine dönüşecektir.

Bundan yüz sene bile değil, 50 yılda yoksulluk ve bilgisizlikle uyutulmuş geniş halk yığınlarının paradoksal biçimde Yapay Zekâ’ya ve robotlara bir kurtarıcı gibi sarılacağı günleri göreceğiz. Elbette gaibi Allah bilir, ama geçmişin geniş ve derin gözlem gücü ve şimdinin bilgisiyle yakın geleceğin kimi ipuçlarını bulmak mümkündür. Bunu, Yalan Makinesi’nden Yapay Zekâya başlıklı iki ayrı yazıda 5 Şubat ve 21 Mayıs 2025 tarihli Yalan Makinesinden Yapay Zekâya başlıklı iki ayrı yazıda masaya yatırdım. Bu yazı o serinin son yazısıdır.

5 Şubat’taki yazıda Marstonlar’ın Yalan Makinesinden Yapay Zekâya uzanan tam 100 yıllık uzun ‘Manyetik Rezonans’ (MR) yolunu anlatmıştım.

O yazıda Yalan Makinesini, insana yönelik ilk makine analizi olduğu için Yapay Zekânın erken dönem atası kabul etmiştik. Artık MR’ların kendisi de artık yalan makinesi işlevi görebiliyor. Alzheimer gelmeden hastalığı tespit etme araştırmaları ve suçluyu (Azınlık Raporu filmi hesabı) önceden belirleme arayışları hep MR ile bağlantılı.

Ayrıca yalanın tespitine yönelik fMRI adlı, açılımı Fonksiyonel Manyetik Rezonans olan görüntüleme yöntemi de var. MR da ilk olarak Nükleer Manyetik Rezonans olarak adlandırılmış. Ne var ki sonradan nükleer kelimesi ürkütücü olmasın diye MR tercih edilmiş. MR’daki nükleer kelimesi de görüntüleme, atom çekirdeğinin enerjisinin şifrelerini çözme arayışı olduğu için kullanılmış. Ve şimdi atom şifresi, ancak kendisi de bir dijital atom bombası olarak görülen Yapay Zekâ destekli sistemlerle daha kolay çözülebiliyor.

 

POLİGAM MARSTON’IN POLİGRAF HİKÂYESİ

Yalan Makinesi’nin mucidinin tuhaf öyküsünü size ayrıntılı anlatmıştım o iki yazıda. Burada küçük bir paragraflık özet geçeyim: Yalan Makinesinin mucidi, tam adı William Moulton Marston bir adamdır. İlk yalan makinesi testini ChatGPT’nin piyasaya çıkışından tam yüz yıl önce 1922’de kendi öz karısıyla yapmıştır. Öz karısı diyorum, çünkü ikinci bir karısı daha vardı. Marston, poligraf deneyini ilk kez, karısının yanında sonradan ikinci eşi olacak Bryne’a sorduğu “Bana âşık mısın?” türünden sorularla yapıyordu. Cevap “Hayır” olursa poligraf alarm veriyordu. Karısı Elizabeth Holloway 100, diğer eşi eşi Olive Bryne ise 86 yaşında terki dünya eyledi. Wonder Woman adlı dişi Süperman kurmacasının da yaratıcısı olan bu dayı -bizim Adana lafıyla konuşayım- iki avradın arasında pinpon topuna döndüğü için eşlerinin neredeyse yarı yaşında, 54’ünde toprağı yorgan gibi üzerine çekmiştir.

Ouroboros (kuyruğunu yiyen ejderha sembolü) misali tekrar başa döndüğümüze göre yazıyı sonlandırabiliriz artık. Yapay Zekâ’nın yakın, orta ya da uzun vadede insanlığın tamamı ya da belirli bir kesimi için atom bombasına dönüşmemesi için henüz devletler ayaktayken, küresel sermaye egemenliğini robot ordularla sağlamamışken YZ hukuku kurulmalıdır. Küresel ölçekte bu yapılmazsa insanlığı büyük sorunlar beklemektedir.

Bunu yaparken girizgâhta belirttiğim gibi YZ’den bilgi, para ve zaman tahsilatını sanki sonsuz bir krediyi harcıyormuşçasına yapmayacağız; her şeyi kurala bağlayacağız. Düzen olmazsa yalnızca kaos olur. Bilim/teknoloji tek başına düzen üretemez. Onu da hukukla, bugüne uyum sağlamak için Yapay Zekâ hukuku ile kurmak elzem. Çünkü malum, uyum sağlayamazsak tür olarak yaşayamayız.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER