Oscar ödüllü belgesele katkı sağlayan Filistinli Avde Hadalin’in cenazesi, İsrail makamları tarafından 28 Temmuz’daki ölümünden günler sonra ailesine teslim edildi. Cenazeye katılım 15 kişiyle sınırlandırıldı.
Hadalin’in Cenazesi Köyüne Götürüldü
Filistin resmi ajansı WAFA’nın haberine göre, 28 Temmuz’da Batı Şeria’da vurularak öldürülen 31 yaşındaki Filistinli aktivist Avde Muhammed Hadalin’in naaşı, İsrail tarafından ailesine teslim edildi. Hadalin’in cenazesi, doğup büyüdüğü Mesafir Yatta’daki Umm el-Hayr köyüne götürüldü. Ailesi ve köy halkı, aktivistin sessizce toprağa verilmesi için hazırlık yaptı.
İsrail’den Sert Kısıtlamalar: Cenazeye 15 Kişiden Fazla Katılamaz
İsrail makamları, Hadalin’in cenazesini uzun süre teslim etmeyi reddetti. Sonunda naaşın teslim edilmesine onay verildi ancak katı koşullar dayatıldı. Bunlar arasında:
-
Taziye çadırı kurulmaması
-
Cenazenin başka bir yere taşınmaması
-
Cenaze törenine en fazla 15 kişinin katılması
gibi sınırlamalar yer aldı. Filistinli sivil toplum kuruluşları bu dayatmaları “insani değil” ve “siyasi intikamın uzantısı” olarak değerlendirdi.
Hadalin Kimdi? Neden Hedef Alındı?
Avde Muhammed Hadalin, 31 yaşında bir insan hakları aktivisti ve belgesel gönüllüsüydü. 2025 Oscar Ödülleri’nde “En İyi Belgesel” dalında ödül alan “No Other Land” adlı yapıma saha araştırmaları ve çekim destekleriyle katkı sunmuştu. Belgesel, İsrail işgali altındaki Filistin topraklarında yaşam mücadelesini konu ediniyordu.
Saldırgan Yinon Levi Serbest Bırakıldı
Hadalin, Yinon Levi isimli İsrailli bir yerleşimcinin, Batı Şeria’nın El Halil kentine bağlı Mesafir Yatta’da gerçekleştirdiği silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmişti. Levi’nin rastgele ateş açtığı olay anı, güvenlik kamerası kayıtlarına yansımıştı. Buna rağmen İsrail mahkemesi, Levi’yi önce ev hapsine almış, ardından “delil yetersizliği” gerekçesiyle serbest bırakmıştı.
Bu karara Filistin tarafı büyük tepki göstermiş, insan hakları örgütleri olayın uluslararası platformlarda gündeme getirilmesini istemişti.
ABD’nin Tutumu: Biden Yaptırım Uyguladı, Trump Kaldırdı
Saldırı sonrasında dönemin ABD Başkanı Joe Biden, Hadalin’i öldüren Levi’ye yaptırım uygulama kararı aldı. Bu karar, Levi’nin banka hesaplarının dondurulması ve seyahat yasağı gibi uygulamaları kapsıyordu. Ancak daha sonra göreve gelen ABD Başkanı Donald Trump, bu yaptırımı kaldırdı. Bu durum, Washington yönetiminin Filistin meselesine yaklaşımındaki çelişkili tutumları bir kez daha gündeme taşıdı.
Oscar Ödüllü “No Other Land” Belgeseli Ne Anlatıyordu?
Hadalin’in destek verdiği ve 2025 yılında Oscar kazanan “No Other Land” belgeseli, İsrail işgali altındaki topraklarda Filistinli sivillerin günlük yaşamını, evlerinden zorla çıkarılmalarını ve mülkiyet haklarının ihlalini konu alıyordu. Belgesel, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere birçok coğrafyada insan hakları ödülleriyle de onurlandırılmıştı.
Hadalin’in adı da bu başarıyla birlikte daha fazla duyulmuş ve kendisi Filistin direnişinin sembol isimlerinden biri haline gelmişti.
Filistin Tarafı: Sessiz Sürgün, Sessiz Defin
Filistin İnsan Hakları Dernekleri Federasyonu, Hadalin’in ölümünü ve cenaze sürecine uygulanan kısıtlamaları “sessiz sürgün politikalarının bir devamı” olarak değerlendirdi. Filistin Yönetimi ise İsrail’i, hem saldırganları korumak hem de Filistinli sivillerin cenaze haklarını ihlal etmekle suçladı.
Yetkililer, bu uygulamaların uluslararası insancıl hukuk ve Cenevre Sözleşmeleri ile çeliştiğini savundu.
İsrail’in Cenaze Teslim Politikası Tartışılıyor
İsrail, özellikle öldürülen Filistinli aktivist veya direnişçilerin cenazelerini zaman zaman teslim etmiyor ya da kısıtlı koşullarla veriyor. Bu politika, genellikle ailelerin ve halkın cenazeyi toplumsal bir protestoya dönüştürmesini önlemek amacıyla uygulanıyor.
Avde Hadalin örneğinde de benzer bir stratejinin izlendiği, törenin sessiz ve sınırlı kalması için özel çaba gösterildiği dikkat çekti.
Uluslararası Kamuoyu Tepkili
Uluslararası sivil toplum kuruluşları, Hadalin’in ölümünü hedefli bir sivil cinayeti olarak tanımlarken, cenaze sürecindeki İsrail kısıtlamalarını da kınadı. Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) ve İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) gibi kurumlar, olayın bağımsız soruşturulması çağrısında bulundu.