Türkiye’de terörle mücadelede tarihi bir dönemeç 12 Mayıs’ta yaşandı. Terör örgütü PKK, uzun süredir beklenen kararı alarak kendini feshettiğini ve silah bıraktığını açıkladı. Bu gelişmeyle birlikte “Terörsüz Türkiye” vizyonunda en kritik adımlardan biri atılmış oldu.

Meclis’te ‘Terörsüz Türkiye Komisyonu’ Kuruldu

Silah bırakma kararının ardından, sürecin kalıcı ve hukuki temellere oturtulması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) “Terörsüz Türkiye Komisyonu” kuruldu. Komisyonun amacı, kalıcı barış süreci için siyasi ve toplumsal zemini güçlendirmek olarak açıklandı.

Abdullah Öcalan’dan Sürece Dair Dikkat Çeken Uyarılar

DEM Parti heyetinin sık sık ziyaret ettiği İmralı Cezaevi’nde tutuklu bulunan PKK elebaşı Abdullah Öcalan, bu süreçte yaptığı değerlendirmelerle dikkat çekti. Nefes Gazetesi yazarı Aytunç Erkin’in köşesine taşıdığı bilgilere göre Öcalan, İmralı heyetiyle yaptığı görüşmelerde süreci değerlendirdi.

“Bu Masa Tarihi, Ama Bozmak İsteyenler Var”

Görüşme notlarına göre Öcalan, silah bırakma süreciyle ilgili olarak şunları söyledi:

“Çomak sokmak isteyenler var. Bana göre bu masa ve konuşulanlar tarihi. Yüzde yüz başarılı olur mu, bu olamaz. Bozucular var.”

Kandil: “Silah Bırakmayın” Çağrısı Dış Güçlerden Geliyor

İmralı heyeti ise Öcalan’ın bu sözlerine karşılık, Kandil’den gelen bilgilere dikkat çekti. Heyetin ifadelerine göre, PKK’nın silah bırakma kararının ardından bazı uluslararası aktörler devreye girdi. Bu aktörlerin örgüte doğrudan ya da dolaylı yollarla “silah bırakmayın” çağrısı yaptığı belirtildi.

“Kandil’in belirttiğine göre çağrı sonrası etkili güçler araya giriyor. ‘Silah bırakmayın’ diyorlar. ‘Rojava’da neden federasyon istemiyorsunuz?’ diyorlar.”

Öcalan: “Amerika, İsrail ve İran Bu İşin İçinde Olabilir”

Öcalan ise bu gelişmeler karşısında şu ifadeleri kullandı:

“Şimdi diyorlar. İlginç. Bugüne kadar demediler. Şimdi diyorlar. Amerika, İsrail ve İran kanatları değil mi? Bakın bu kozun ellerinden alınması onları korkuttu.”

Öcalan, heyete hitaben sürecin şeffaf yönetilmesi gerektiğini vurgulayarak, açık konuşmaları yönünde çağrıda bulundu: