Merkez Bankası faiz kararı Haziran 2025 itibarıyla piyasalarda en çok konuşulan konu haline geldi. Nisan ayında yapılan sürpriz faiz artırımı sonrası, mayıs ayı enflasyonunun beklenenden düşük gelmesi yeni bir faiz indirimi olasılığını gündeme taşıdı. Bugün saat 14.00’te açıklanacak olan karar, hem reel sektör hem de finans piyasaları açısından büyük önem taşıyor.
Enflasyon Düşüşte, Faiz İndirimi Gündemde Mi?
Mayıs ayında açıklanan TÜFE verisinin tahminlerin altında kalması, Merkez Bankası’nın daha önce yaptığı faiz artırımıyla birlikte düşünüldüğünde, artık enflasyonla mücadelede farklı bir döneme girildiğini gösteriyor. Uzmanlara göre, bu düşüş eğilimi, Merkez Bankası’nın politika faizini yeniden aşağı yönlü revize edebileceği ihtimalini güçlendiriyor. Bu nedenle bugünkü toplantı sadece bugünü değil, yılın geri kalanında uygulanacak para politikasının da seyrini belirleyebilir.
Bankalar Mevduat Faizlerini Düşürmeye Başladı
Son haftalarda dikkat çeken bir gelişme de mevduat faiz oranlarındaki geri çekilme oldu. Bazı bankalar, müşterilerine sundukları vadeli hesap faizlerinde ortalama 1 puanlık bir indirime gitti. Bu hareket, Merkez Bankası’nın yaklaşan faiz kararına yönelik bir ön hazırlık olarak değerlendiriliyor. Aynı zamanda bankalar arasında yaşanan rekabetin de faiz oranlarını aşağı çektiği ifade ediliyor.
Repo İhalelerindeki Değişiklikler Ne Anlatıyor?
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın repo ihalelerine yeniden başlaması, para politikasında yumuşamaya gidildiğine dair bir diğer sinyal olarak yorumlanıyor. Likidite sıkışıklığını hafifletmeye yönelik bu adım, bankaların fonlama maliyetlerini düşürürken, piyasalarda faiz indirimi beklentisini destekliyor. Ancak bu adımın bir indirimin doğrudan habercisi olup olmadığı tartışmalı.
Uzman Yorumu: “Faiz Artışı Dövizi Kontrol Etmek İçindi”
Ekonomi danışmanı Hikmet Baydar, faiz politikasında bugüne kadar izlenen çizginin temel amacının döviz çıkışını kontrol altına almak olduğunu belirtti. Baydar, “TCMB faizleri artırırken tek sebep döviz çıkışıydı. Son zamanlarda rezervlerin tekrar artmaya başlaması, enflasyonda korkulanın olmaması ve kur dalgalanmalarından enflasyonun bizim de beklediğimiz gibi etkilenmemesi reel anlamda halihazırda faizlerin daha ağır hissedilmesine neden olmaktadır.” ifadelerini kullandı.
Reel Sektörde Rahatlama Beklentisi Artıyor
Son dönem ekonomik veriler, sanayi üretiminde bir miktar daralma olduğunu gösteriyor. Bu durum, reel sektörün yeniden canlanabilmesi adına finansman maliyetlerinin düşmesini gerekli kılıyor. Baydar bu konuda, “Sanayi daralması reel sektörün bir miktar rahatlatılması gerektiğini de ortaya koymaktadır. O yüzden İsrail-İran savaşı olmadan önce TCMB’nin faizleri yüzde 41’lere kadar düşürmesi gerektiğini savunuyorduk.” sözlerini kullandı.
Jeopolitik Riskler İndirimi Geciktirir Mi?
Ortadoğu’da yaşanan İsrail-İran savaşı gibi gelişmeler, Merkez Bankası’nın politika adımlarında daha temkinli olmasına neden olabilir. Belirsizliğin sürdüğü bir ortamda TCMB’nin faiz indirimi konusunda aceleci davranmayabileceği belirtiliyor. Ancak bazı uzmanlar, enflasyondaki düşüşün görmezden gelinmemesi gerektiği ve bu nedenle sınırlı da olsa bir indirim yapılabileceğini öne sürüyor.
Faiz Kararı Borsa ve Doları Nasıl Etkiler?
TCMB’nin olası bir faiz indirimi kararı, borsa açısından pozitif algılanabilir. Faizlerin düşmesi, şirketlerin finansman maliyetlerini azaltacağı için özellikle kredili çalışan firmalar lehine sonuçlar doğurabilir. Hikmet Baydar bu konuda, “Faiz indirimi gelirse bu durum finansman maliyeti azalacağı için borsa şirketlerinin lehine. Ayrıca alternatif getiride de nispi bir azalma olacağından kredili işlem yapanlar daha da rahat olacaklardır.” ifadelerini kullanıyor. Öte yandan döviz kurunda büyük bir sıçrama beklenmiyor.
Kredi ve Mevduat Faizleri Değişir Mi?
Kredi ve mevduat faizlerinin, TCMB’nin politika faizine doğrudan bağlı olmadığı biliniyor. Çünkü bankalar piyasadaki likidite koşullarına göre fiyatlama yapıyor. Baydar bu konuda, “Merkez Bankası piyasadan likidite çektiği için piyasa birbirinden borçlanmak zorunda kalıyor. Bu da Merkez Bankası’nın üzerinde bir faiz maliyeti anlamına geliyor.” açıklamasında bulundu. Bu nedenle faiz indirimi kararı alınsa dahi kredi ve mevduat faizlerinde sınırlı bir etki oluşabilir.
1-2 Puanlık Değişim Yeterli Değil
Ekonomistler, kredi ve mevduat faizlerinde gözle görülür bir rahatlama için daha büyük hamlelere ihtiyaç olduğunu belirtiyor. Baydar bu konuda, “Ciddi bir düşüş en az 5 puan olmalıdır.” diyerek, mevcut şartlarda yaşanacak 1-2 puanlık düşüşlerin anlamlı bir değişim yaratmayacağını ifade ediyor. Bankaların nakit ihtiyacının sürdüğü bir ortamda faizleri gönüllü olarak düşürmeleri pek mümkün görünmüyor.
Bankaların Elini Bağlayan Regülasyonlar
Bankacılık sektörü açısından değerlendirildiğinde, mevcut regülasyonların kredi dağıtımını zorlaştırdığı belirtiliyor. Özellikle TL kredi ve mevduat dengesini korumaya yönelik getirilen sınırlamalar, bankaların faiz politikasında esnek davranmasını engelliyor. Bu da faizlerin düşmesini teknik olarak mümkün kılsa da pratikte uygulanabilirliğini azaltıyor.
TCMB Sıkı Para Politikasını Gevşetir Mi?
Uzmanlara göre, TCMB’nin faiz indirimi yapsa bile bu sınırlı bir oranla gerçekleşebilir ve sıkı para politikası devam edebilir. Bu durumda piyasalarda tam anlamıyla bir rahatlama yaşanması beklenmez. Ancak bu adım, hükümetin ekonomi yönetiminde yön değişikliği sinyali olarak algılanabilir ve güven artışı yaratabilir.