400 akademisyenin usulsüz atandığı yönündeki iddialar, İletişim Başkanlığı bünyesindeki Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM) tarafından kesin bir dille yalanlandı. Sosyal medyada gündeme gelen haberlerin kamuoyunu yanılttığı belirtilerek, soruşturma dosyasında hiçbir akademisyenin şüpheli olmadığı açıklandı.

İddialar Ne Üzerine Ortaya Atıldı?

Ankara’da yürütülen bir sahtecilik soruşturması kapsamında 65 kişinin, kamu yöneticilerinin elektronik imzalarını kopyalayarak sahte diploma ve belgeler düzenlediği ortaya çıkmıştı. Bazı basın yayın organlarında bu olayın, 400 akademisyenin usulsüz atandığı iddiasıyla bağlantılı olduğu öne sürüldü.

İddiaya göre bu sahte belgeler, akademik kadrolara girişte kullanılmış ve çoğu kişinin doçent ya da profesör unvanı aldığı iddia edildi. Ancak bu bilgiler kısa sürede yalanlandı.

DMM: Türkiye’de Hiçbir Akademisyen Şüpheli Değil

İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamayla kamuoyuna servis edilen haberlerin asılsız olduğunu vurguladı:

“Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı kaynaklarından edinilen bilgilere göre, soruşturma kapsamında şüpheli sıfatıyla işlem yapılan 220 kişi arasında Türkiye’de hiçbir akademisyen bulunmamaktadır.”

Açıklamada ayrıca, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda görev yapan herhangi bir öğretmenin de şüpheliler arasında yer almadığı belirtildi.

Soyut Bir Beyana Dayanıyor

DMM’nin açıklamasında dikkat çeken bir diğer detay ise, 400 akademisyen iddiasının yalnızca bir şüphelinin soyut beyanına dayandığı oldu. Yani, iddiayı destekleyen herhangi bir belge, bilgi veya resmi tespit dosyada yer almıyor:

“400 akademisyenin usulsüz atandığı yönündeki iddia, dosya şüphelilerinden birinin soyut beyanına dayanmaktadır. Bu ifade dışında herhangi bir somut bilgi, belge veya tespit mevcut değildir.”

Bu ifadeyle birlikte, sosyal medya üzerinden yayılan haberlerin tamamen gerçek dışı olduğu netleşmiş oldu.

Sadece İki Kişi Eğitmen Statüsünde

Soruşturmada yalnızca bir sürücü kursu eğitmeni ile bir beden eğitimi hocasının isminin geçtiği açıklandı. Ancak bu kişilerin de öğretmen ya da akademisyen statüsünde olmadığı, dolayısıyla resmi eğitim kadrosuyla ilişkilerinin bulunmadığı vurgulandı.

Bu durum, olayın akademik dünyaya sızmış geniş çaplı bir usulsüzlük olduğu yönündeki iddiaları tamamen çürütüyor.

YÖK Başkanı da İddiaları Reddetmişti

İddialar kamuoyuna yansır yansımaz, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar da benzer bir açıklama yapmıştı. Özvar, Türkiye Gazetesi’ne verdiği demeçte, “Sahte profesör” iddialarına ilişkin çift yönlü soruşturma başlatıldığını ancak mevcut atama süreçlerinde şüpheli bir durumun tespit edilmediğini ifade etmişti.

Bu açıklama da DMM’nin verdiği bilgilerle paralellik taşıyor.

DMM: Dezenformasyona Karşı Uyanık Olunmalı

DMM, yaptığı açıklamada halkı dezenformasyona karşı daha dikkatli olmaya çağırdı. Özellikle sosyal medyada yaygınlaşan teyitsiz iddialar konusunda hem kamuoyunun hem de basın mensuplarının resmî açıklamalara itibar etmesi gerektiği vurgulandı.

Ayrıca, soruşturma süreçlerinin yargı mercilerince yürütüldüğü, delile dayanmayan iddiaların eğitim camiasını ve akademik saygınlığı hedef aldığı da ifade edildi.