Aliya İzzetbegoviç Kimdir? Tarihin içinden sessiz ama derin bir ses yükselir bazen. Ne alkış peşindedir ne de güç hırsıyla yanıp tutuşur. Sadece hakikatin peşindedir. İşte bu seslerden biri, hatta belki de en gür olanı, “Bilge Kral” lakabıyla anılan bir liderdi: Aliya İzzetbegoviç. Peki, Aliya İzzetbegoviç kimdir? Onu bu kadar özel ve unutulmaz kılan neydi? Gelin, bu soruların cevabını birlikte arayalım.
Bir Ömrün Başlangıcı: Bosanski Samac’ta Doğan Bilgelik
Aliya İzzetbegoviç, 8 Ağustos 1925’te Bosna Hersek’in Bosanski Samac kasabasında dünyaya geldi. Henüz küçük yaşlardan itibaren hayata sorgulayıcı bir gözle bakan bir çocuktu. Ailesi, geleneklerine bağlı, eğitimli ve kültürel değerlere önem veren bir yapıdaydı. Bu da onun düşünsel dünyasının temellerini oluşturdu.
Henüz gençlik yıllarında, sadece yaşadığı topraklar için değil, bütün bir İslam dünyası için düşünmeye başlamıştı.
Genç Müslümanlar: Fikirle Başlayan Yolculuk
Aliya, genç yaşta fikirlerini şekillendirmeye başladı. 1940’ların ortalarında, “Genç Müslümanlar” isimli teşkilatı kurdu. Bu hareket, Müslümanların modern dünyada hak ettikleri yeri alabilmesi için fikirsel bir uyanış çağrısıydı.
O dönem Yugoslavya rejiminin baskıcı politikaları nedeniyle, bu teşkilat kısa sürede hedef haline geldi. Aliya, bir dava adamıydı. Sadece konuşmakla kalmadı, yazdı, düşündü ve düşündürttü. Bu da onun ilk tutukluluk sürecini beraberinde getirdi.
Zindanda Büyüyen Bir Bilge: İslam Deklarasyonu ve İlk Mahkumiyet
1970 yılında kaleme aldığı “İslam Deklarasyonu”, onun entelektüel kimliğinin zirveye çıktığı eserdi. Bu kitapta, bir toplumun manevi, siyasi ve kültürel dirilişi için Müslümanların bilinçlenmesi gerektiğini savundu. Fakat bu cesur çıkışı, Yugoslavya yönetimi tarafından bir tehdit olarak görüldü ve Aliya 1983 yılında tekrar hapse atıldı.
Tam 5 yıl süren bu ikinci hapis süreci, onun için bir ceza değil; bir okul, bir inziva, bir iç yolculuktu.
Aliya, zindanda kaleme aldığı notlarla, İslam dünyasına yeni bir fikir atlası sundu. “Doğu ile Batı Arasında İslam” gibi eserler, onun vizyoner bakış açısını ortaya koydu.
Sürgünden Liderliğe: Siyasi Mücadelenin Başlangıcı
1988 yılında serbest bırakıldığında, artık sadece bir düşünür değil, halkı tarafından bir lider olarak görülüyordu. Yugoslavya’nın dağılma süreci başlamış, etnik gerilimler su yüzüne çıkmıştı.
Bu ortamda Aliya, 1990 yılında Demokratik Eylem Partisi’ni (SDA) kurdu. Aynı yıl yapılan seçimlerde, büyük bir destekle Bosna Hersek’in ilk Cumhurbaşkanı seçildi.
Bosna Savaşı ve Direnişin Sembolü
1992 yılında başlayan Bosna Savaşı, 20. yüzyılın en kanlı katliamlarından birine sahne oldu. Sırplar, Boşnaklara karşı sistematik bir soykırım başlattı. Tüm dünyanın gözleri önünde binlerce insan katledildi. Kadınlar tecavüze uğradı, çocuklar öldürüldü, şehirler yok edildi.
Bu cehennemin ortasında bir adam vardı: Aliya İzzetbegoviç.
Silahlı değildi, ama sözleri kılıç gibiydi. “Allah’a yemin olsun ki köle olmayacağız” diyerek Boşnak halkını ayağa kaldırdı. Diplomasiyle, direnişle, sabırla ve inançla bir milletin kaderini yeniden yazdı.
Bilge Kral’ın Liderlik Sırrı: Ahlak, İnanç ve Tevazu
Aliya, savaş sırasında sadece cephede değil, masada da mücadele etti. Dayton Anlaşması ile savaşı sona erdiren lider olarak tarihe geçti. Ama onun liderlik anlayışı klasik kalıplara sığmazdı.
O, kibirden uzaktı.
Mezar taşına sadece “Abdullah” – yani “Allah’ın kulu” yazdırması, onun nasıl bir insan olduğunu özetliyordu. Sahip olduğu tüm makamlar, onun gözünde sadece birer emanetti.
Cumhurbaşkanlığından Sonsuzluğa
Aliya İzzetbegoviç, sağlık problemleri nedeniyle 2000 yılında cumhurbaşkanlığı görevinden ayrıldı. 19 Ekim 2003’te, Saraybosna’da hayata gözlerini yumdu. Ölümünün ardından, vasiyeti üzerine Bosna şehitlerinin yanına defnedildi.
Mezarı sade, ama anlamı derindi. O mezar, bir halkın hafızasında yer eden direnişin ve ahlakın sembolüydü.
Aliya’dan Geriye Kalanlar: Fikirler ve İlham
Aliya İzzetbegoviç’in geride bıraktıkları bir milletin kimliği oldu. Onun yazdığı her eser, söylediği her söz, geleceğe ışık tutan birer pusula gibidir. İşte onlardan bazıları:
“Ölmek bir şey değil, asıl mesele yaşarken onurlu kalabilmektir.”
“Doğu ile Batı arasında köprü olmayı seçtik.”
“Bir toplumu ayakta tutan sadece silah değil, inançtır.”
Bu sözler, bugün hâlâ sadece Boşnakların değil, tüm mazlum milletlerin yüreğinde yankılanıyor.
Neden “Bilge Kral”?
Çünkü Aliya, sadece bir devlet adamı değil; aynı zamanda bir filozof, bir entelektüel ve bir halk önderiydi. O, karar verirken sadece aklını değil, kalbini de dinlerdi.
Adalet onun pusulasıydı. Ve belki de bu yüzden halkı ona “Bilge Kral” dedi. Çünkü her fırtınanın ortasında sakin kalan, her acının içinde umutla konuşan biriydi.
Aliya İzzetbegoviç Kimdir? Sadece Bir Lider Değil, Bir Yol Göstericidir
Bugün “Aliya İzzetbegoviç kimdir?” diye soranlara verilecek en güzel cevap şudur: O, sadece bir devlet başkanı değil; bir milletin kalbinde taht kurmuş, fikriyle savaşmış, kalemiyle direniş inşa etmiş bir bilgedir.
Aliya, bizim için sadece geçmişin değil, geleceğin de adıdır.
Aliya’nın Mirası Bugüne Ne Söyler?
Bugün dünya yine çalkantılı. Mazlumlar yine zulüm altında. Ama Aliya’nın öğrettiği bir şey var: Umutsuzluk yok. Direniş var. Ahlak var. İnanç var. Çünkü Aliya’nın mirası, sadece kitaplarda değil; zulme boyun eğmeyen her vicdanda yaşıyor.