Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
reklam
reklam

İpek Elif Atayman’dan Bakan’a Şok Mektup: “Bu İşkenceye Son Verin”

İpek Elif Atayman, tutuklu bulunduğu Silivri’den habersizce Afyon’a sevk edildiğini ve 5 gündür yerde yattığını açıkladı. Yaşadığı süreci fiziki ve psikolojik şiddet olarak tanımlayan Atayman, Adalet Bakanı’na seslenerek yardım istedi.

İpek Elif Atayman, tutuklu bulunduğu Silivri'den habersizce Afyon'a sevk edildiğini

İpek Elif Atayman’ın İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) soruşturması kapsamında yaşadığı hukuk mücadelesi, 5 Haziran’da gerçekleştirilen habersiz bir sevk ile bambaşka ve endişe verici bir boyuta taşındı. Eski Medya A.Ş. Genel Müdürü, Silivri’deki Marmara Cezaevi’nden Afyonkarahisar Kapalı Cezaevi’ne nakledilmesiyle başlayan ve “işkence” olarak nitelendirdiği süreci kamuoyuyla paylaşarak Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a acil bir çağrıda bulundu. Atayman, masumiyet karinesinin hiçe sayıldığını ve adeta bir cezalandırma sürecine maruz bırakıldığını iddia ediyor.

Gece Yarısı Operasyonu: Sürgün Gibi Sevk

19 Mart 2024 tarihinden bu yana İBB’ye yönelik yürütülen bir soruşturma gerekçesiyle tutuklu bulunan Dr. İpek Elif Atayman için her şey, 5 Haziran gecesi değişti. Ailesine ve savunmasını üstlenen avukatlarına hiçbir bilgi verilmeden, aniden başlatılan bir sevk operasyonuyla karşı karşıya kaldı. 72 gün boyunca tek kişilik bir hücrede, ardından 5 gün koğuşta tutulduktan sonra, kendisini bekleyen sürecin vahametini ancak zırhlı bir ring aracına bindirildiğinde anladı. Atayman, yaşadığı o dehşet dolu anları ve insanlık onuruna aykırı bulduğu yolculuğu şu çarpıcı ifadelerle aktardı:
“Herhangi bir suçum olmadığı için adaletin tecelli edeceği inancıyla serbest kalmayı sükûnetle beklerken, Afyon’a sevk ile en somut halini alan fiziki ve psikolojik şiddet, yaşanan süreci paylaşmayı gerekli kıldı. 72 gün hücrede, ardından 5 gün koğuşta tutuldum. Sonra bir parça ekmekle, 7,5 saat bileklerim kelepçeli halde, bir metrekarelik zırhlı bir kabinin içinde Afyon’a sevk edildim. Bileklerim kelepçeden mor. Burada yerde yatıyorum. Eşyam çöp torbasında. Haftada sadece bir kez, 10 dakikalık görüşme hakkım var. Bu bir yargılama değil, şiddet ve açık bir cezalandırmadır.”

Hukuki Dayanak Arayışı: “Suçum Ne?”

İpek Elif Atayman’ın isyanının temelinde, kendisine yöneltilen somut bir suçlamanın olmaması yatıyor. Yaptığı açıklamada, 20 aylık genel müdürlük görevi boyunca attığı her imzanın ve aldığı her kararın şeffaf ve belgeli olduğunu, tüm bu kayıtların yargının incelemesine açık olduğunu belirtti. Soruşturma sürecinde kendisine suç teşkil edebilecek tek bir soru dahi sorulmadığını vurgulayan Atayman, hakkında ne Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) tarafından hazırlanmış bir raporun ne de iletişimin tespiti anlamına gelen HTS kayıtlarının bulunduğunu ifade etti. 

Atayman, kamu kaynaklarını ne kadar titiz kullandığını anlatırken şu dokunaklı örneği verdi:
“Şüpheli mal varlığım yok. Makam aracı olarak mütevazı bir araç kullandım. Genel müdürlük kartvizitimi dahi kuruma masraf olmasın diye kendim bastırdım. Bu mu suçum?”

Ailenin Feryadı: “Bu Ceza Değilse Nedir?”

Yaşanan bu insanlık dışı sürece en yakından tanıklık eden İpek Elif Atayman’ın ailesi de büyük bir endişe ve çaresizlik içinde. Kızlarının bir suçlu gibi oradan oraya savrulmasına isyan eden aile, sürecin hukuki ve vicdani temelden tamamen yoksun olduğunu düşünüyor. Adalet Bakanlığı’na yönelik yaptıkları açıklamada, duygularını ve taleplerini net bir dille ifade ettiler:
“Ortada suçlama olmaksızın Elif oradan oraya savruluyor. Uygulamalar ne hukukidir ne vicdanidir. Biz sadece adalet istiyoruz. Elif’i serbest bırakın, tutuksuz yargılayın.”