Ceyhun BOZKURT – 14 Mayıs 2025
1-“Türkiye Cumhuriyeti ile vatandaşlık bağı bulunan herkes bu ülkenin eşit haklara sahip vatandaşlarıdır. Eşitlik ilkesi dil, din, felsefi inanç, etnik kimlik, cinsiyet açılarından güvence altına alınmalı, dışlayıcı ifadelerden uzak durulmalı; eşitlik temelinde özgür ve mutlu yurttaşlardan oluşacak ulus bilinci güçlendirilmelidir.”
2-“Merkezi yönetim ve yerel yönetimler yeniden yapılandırılmalı, yerel yönetimler, çağdaş demokratik ölçütlere uygun biçimde güçlendirilmelidir.”
3-Anadilde eğitimi yasaklayan herhangi bir hükme Anayasa’da yer verilmemelidir.
4-(Anayasa’nın) Başlangıç kısmı; elden geldiğince kısa ve özlü olmalı, toplumun farklılıklarını kucaklayıcı, ortaya koyduğu hedefe yönlendirici biçimde; “Biz, Anadolu uygarlıklarının mirasçısı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin, -çocukları dâhil- kadın ve erkek yurttaşları olarak, özünde insan onurunun bulunduğu hak ve özgürlüklere dayalı, eşitlik ve barış içinde yaşayan bir toplumu kurmak ve bunu gelecek kuşaklara emanet etmek amacıyla bu Anayasa’yı hazırladık” gibi bir cümle ile başlamalıdır.
5-Başlangıç, herhangi bir kişi, kurum ya da değere kutsallık atfetme ya da meşruiyet kazandırma kaygısı taşımaktan uzak, toplumu geleceğe yönelik hedeflerde birleştirici ve bütünleştirici temennilerle sınırlı, Anayasa’ya “toplum sözleşmesi” ve ortak kimlik belgesi niteliğini kazandıracak bir içeriğe sahip olmalıdır.
6-(Değişmez hükümler) Anayasa’nın özünün korunmasına yönelik değişmezlik konusu, Cumhuriyet ve onu tanımlayan uluslararası düzeyde kabul görmüş değerlerle sınırlı olarak tasarlanmalıdır.
7-Resmi dil Türkçe olmakla beraber, Fransa Anayasası’nın 75/1. Maddesinde yer alan “Bölgesel diller Fransa’nın ortak mirasının parçasıdır” ifadesine veya İspanya Anayasası’nın 3/3. maddesinde yer alan “İspanya’nın farklı dillerden oluşan zenginliği özel saygı ve koruma gösterilmesi gereken bir kültürel mirastır” ifadesine yer verilmelidir. Bu yönde “Türkiye’nin farklı dillerden oluşan zenginliği ortak kültürel mirasının bir parçasıdır” cümlesi önerilir. Böylece yasa koyucunun çift dilli eğitim konusunda yapabileceği girişimlerin anayasal dayanağı sağlanarak Anayasa’ya aykırılık doğması önlenmiş olacaktır.
8-Vatandaşlık tanımı, etnik kimliğe vurgu yapmaksızın “Türkiye Devleti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkese Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı denir” biçimine dönüştürülmelidir.
9-Anadilde eğitim konusunda Anayasa, yasa koyucuya belirli bir takdir alanı bırakmalı ve çift dilli (resmi dil ve anadil) eğitime açıklık prensibini benimsemelidir. Bu çerçevede anadilde eğitimi yasaklayan herhangi bir hükme yer verilmemelidir.
10-Öncelikle yetki genişliği çerçevesinde merkeziyetçi yapının alanı daraltılmalıdır. Üniter devlet, ademi merkeziyetçi biçimi ile yeniden yapılandırılmalıdır. Bu açıdan yerel yönetimler yeniden yapılandırılmalı, yaygınlaştırılmalı ve güçlendirilmelidir.
11-Belediyelerin genel bütçe vergi gelirlerinden aldıkları payların belirlenmesinde illerin üretim ve ihracata olan katkısını ve yaz-kış ile gece-gündüz nüfus farkı ile düzensiz göçü dikkate alacağız. (Yani özerk yapılardaki gibi örneğin Güneydoğu’da bulunacak petrolden o tarihteki HDP’ye pay verilecek, ki talep etmişlerdi)
12-Milli davamız olan Kıbrıs sorununa adil ve kalıcı bir çözüm bulunması amacıyla KKTC’nin ve Kıbrıslı Türklerin kazanılmış haklarını koruma ve iki toplumun egemen siyasi eşitliğini sağlama hedeflerini gözeteceğiz. (Yani iki devletli değil Rumların liderliğinde Federasyon çözümüne geri dönüş)
Ve saire ve saire ve saire…
Görüyor musunuz bölücü, yıkıcı talepleri.
Üniter yapı ortadan kaldırılıyor.
Anayasa’nın ilk 4 maddesi yani, değiştirilemez maddeler değiştiriliyor.
PKK destekli yerel yönetimlere Türkiye’nin zenginliklerinden pay aktarılıyor.
Eğitimde dil birliğini ortadan kaldıracak düzenlemeler hayata geçiriliyor.
Türk vatandaşlığı yerine Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı geliyor.
Kıbrıs’ta tüm kazanımlar gidiyor.
Vay vay vay…
Sen neymişsin PKK.
Sırf destek vereceksin diye bu politikaları muhalefetin programına soktun.
Evet, bunlar muhalefetin 2023 seçimleri öncesinde yaptıkları anayasa çalışması (CHP-İyi Parti-Saadet Partisi-HDP) ile altı partinin Ortak Politikalar Mutabakat Metni’nden alındı.
Ve bu yazdıklarımın hiçbiri Terörsüz Türkiye hedefinde gündeme gelmedi.
***
LOZAN
Lozan kuruluş senedimiz.
Kırmızı çizgimiz…
Nokta.
PKK bildirisindeki, örgütün dolaylı olarak yenilgiyi kabullenip fesih bölümüne değil, Lozan bölümüne takılmışlar.
Bakın 2023 yılında seçimde Millet İttifakı için seçim kampanyası yürüten Kandil’deki PKK liderlerinden Cemil Bayık, 15 Nisan 2023 tarihinde Avrupa’da düzenlenen mitinge ne mesaj gönderiyor:
“Türkiye’nin kaderi bu seçimde bu İttifak’ın elindedir. İnancım odur ki bu ittifak, bu seçimlerde tarihi rolünü hem Kürt hem de Türkiye halklarının tümü için yerine getirecektir. Bu ittifak ve tüm demokrasi güçlerinin AKP/MHP iktidarının sonunu getirmeleri gerekiyor.”
Ve devam ediyor:
“Lozan ittifakının 100’ıncı yılındayız. Biliniyor ki inkarcı siyaset, bu ittifak üzerinden halkımız üzerinde soykırımı sürdürdü, sürdürüyor. Rêber Apo, PKK ve Kürt halkı, mücadelesi ile Lozan ittifakını yendi. Anlamsız bıraktı. Kürt halkı artık Lozan ile yaşamak istemiyor, özgürce yaşamak istiyor. Buna karar vermiştir. Artık herkesin halkımızın bu kararını kabul etmesi gerekiyor. Kürt halkı tarihinde her zaman soykırımcılara ve işgalcilere karşı mücadele etti.”
Yani diyor ki, muhalefeti destekleyelim ve Lozan’ı devreden çıkaralım.
Özet:
Lozan’daki kazanımlarımızı yok etmeyi bizzat Altılı Masa vaat etmişti.
Bizler ise Lozan’ı temel alarak kazanım elde etmeyi savunuyoruz.
Aynen Montrö gibi, Hatay gibi…
YORUMLAR