
Ceyhun BOZKURT – 12 Nisan 2025
Basına yansıdı. Özbekistan ile ABD arasında bakır, lityum ve kobalt gibi madenlerin çıkartılmasını öngören bir maden anlaşması yapılmış. Anlaşma kapsamında Özbek uzmanların maden konusunda eğitimleri de yapılacak.
Ülke ekonomisini liberalleştirmeye çalışan ve Batılı ülkelerle anlaşma arayışında olan ve bu kapsamda Özbekistan’ı Rusya ve Çin etkisinden uzaklaştırıp Batı’ya yaklaştırmaya çalışan Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev, Mart ayında ülkenin maden sektörü için 2.6 milyar dolarlık bir yatırım planı açıklamıştı.
Özbekistan’ın Zengin Maden Haritası Masada
Özbekistan Ticaret Bakanlığı’ndan 9 Nisan’da bu açıklama yapıldığı saatlerde de ABD merkezli Hazar Politikaları Merkezi’nde (Caspian Policly Center-CPC) aynı ülkeyle ilgili bir toplantıda, Özbekistan’ın maden zenginliğiyle ilgili bir harita masaya yatırıldı. Haritada Özbekistan’ın yukarıda saydığımız madenler dışında uranyum, Germanyum, Nikel, Titanyum gibi zenginliklerinin durumu vardı.
Toplantıya katılan Özbekistan Uluslararası Orta Asya Enstitüsü Genel Müdürü Büyükelçi Javlon Vakhabov, Özbekistan topraklarının sadece yüzde 40’ının jeolojik olarak araştırıldığını, geriye kalan yüzde 60’lık toprağın altında ne olduğunun net olmadığını söyledi. Vakhabov, ülke topraklarında 76 tane nadir toprak elementleri projesi olduğunu da söyledi.
Orta Asya-AB Zirvesi: Stratejik Ortaklık Resmileşti
Yaklaşık bir hafta öncesinde de yine Özbekistan’da, tarihi Semerkant kentinde tarihte ilk kez Avrupa Birliği-Orta Asya zirvesi düzenlendi. Zirveye AB kurumlarının başkanları olan Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Avrupa Konseyi Başkanı Antonio Costa ile Avrupa Yatırım Bankası (EIB) Başkan Yardımcısı ve Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) Başkanı da katıldı. Orta Asya’dan ise başta ev sahibi Özbekistan olmak üzere Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Türkmenistan liderleri zirvede ülkelerini temsil etti.
Zirvenin ardından yayınlanan ortak bildiride, her iki taraf ilişkilerinin “stratejik bir ortaklığa” yükselttikleri, özellikle kritik hammaddelerin keşfinde, ki bu konuda niyet beyanı da imzalandı işbirliğine özellikle vurgu yapıldı.
Sovyet Mirasından Nükleer Geleceğe
Özbekistan merkezli hareketlilik yaşanırken, perde arkasında esas öne çıkan ülke ise Kazakistan. Kazakistan günümüzde dünyanın en büyük uranyum üreticisi ülke konumunda. Kazakistan, Sovyetler Birliği döneminde yapılan nükleer denemelerinin olumsuz sonuçları nedeniyle yakın tarihe kadar yoğun bir nükleer karşıtı bir durumda yer alıyordu. Örneğin Kazakistan’ın Semipalatinsk deneme sahasının etrafında 1949 ile 1991 yılları arasında 456 nükleer silah denemesi yapılmış. Bu sahada geçen yüzyılın sonuna kadar doğan her bin bebekten 488’i yüksek oranda kanser ve doğum kusurlarıyla doğmuş. Bu sonuçlar, ülkedeki nükleer karşıtlığını artırmış ve bağımsızlık sonrası nükleer materyallerin teslimini ve nükleer arındırmayı beraberinde getirdi.
Ama ülkenin müesses nizamı artık nükleer enerji konusunda o tarihlerdeki gibi düşünmüyor. Dönemin Dışişleri Bakanı Erlan İdrisov, 2014 yılında verdiği bir röportajda, Sovyetler Birliği’nden miras aldıkları devasa nükleer cephaneliği terk ederek dünya güvenliğine büyük katkı sunduklarını, bu nedenle nükleer konusunda son derece güvenilir olduklarını ve bu kapsamda nükleer enerji üretmek istediklerine dikkat çekmişti.
Nükleer Enerjiye Yöneliş Hız Kazandı
Önümüzdeki dönemde fosil yakıtların kullanımının giderek azalacak. Dünya, enerji açığının oluşmaması için nükleer enerjiye yönelmeyi tartışmayı bıraktı, eyleme geçti. Türkiye’de birilerinin nükleer santral karşıtlığı yaparak, Türkiye’yi enerjisiz, üretimsiz bırakma çabaları çok şükür sonuç vermemişti. Şimdi Avrupa da nükleer enerji nedeniyle uranyuma ciddi bir yönelim sergiliyor.
Bir taraftan Orta Asya’nın kritik madenlerine göz koyarlarken, öbür yandan da uranyum alımını artırıyorlar. Böylece, Afrika’da yedikleri darbeden kaynaklı olası uranyum alımının azalması riskini hafifletmeye çalışıyorlar.