Ceyhun BOZKURT – 22 Haziran 2025
Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelerde nükleer silahı bırakın, nükleer enerji bile istemezler. Neden istemezler?
Neden üçüncü dünya ülkelerinde nükleer santral az. 4 yıl önce bunu araştırmıştım.
International Atomic Energy Agency (IAEA – Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı)’nın 2017 yıllık raporundaki bilgilere göre, 31 Aralık 2017 tarihi itibariyle dünyada 29 ülkede toplam 448 nükleer santral bulunuyordu. Ayrıca üç ülkeyi de eklersek 32 ülkede toplam 59 reaktör inşaatı vardı. Santral sayısında ABD açık ara ile öndeydi. Rapora göre ABD’de ülkenin elektrik ihtiyacının yüzde 20’sini karşılayan 99 reaktör bulunmaktaydı. Bu ülkede ayrıca 2 reaktör inşa aşamasındaydı. Alman Deutsche Welle’nin aktardığına göre ABD, 3 yeni reaktör daha yapmayı planlıyordu.
Dünyadaki Nükleer Güç Dengesi Nasıl Dağılıyor?
ABD’yi 58 reaktör ile Fransa takip etmekteydi. O tarihte Fransa’da bir reaktör de inşa aşamasındaydı. Fransa’nın bir özelliği de, ülkenin enerji tüketiminin yüzde 70’inden fazlasını bu reaktörler aracılığıyla sağlamasıydı. Bu anlamda da dünya birincisi unvanını elinde bulundurmaktaydı.
İslam Dünyası ve Nükleer Enerji: Neden Geri Planda?
O tarihte sonrasında sırasıyla 42 reaktör ile Japonya, 39 reaktör ile Çin, 35 reaktör ile Rusya, 24 reaktör ile Güney Kore, 22 reaktör ile Hindistan, 19 reaktör ile Kanada, 15’şer reaktör ile İngiltere ve Ukrayna bulunuyor, bu ülkelerin bazılarında ayrıca çok sayıda reaktör inşasına devam ediliyordu. En fazla inşaat yapımında 18 inşaat ile Çin ve 7 inşaat ile Hindistan açık ara ile başı çekiyordu.
O tarihte listede ilginç bir ayrıntı da bu toplam 448 nükleer santralin sadece 6’sı İslam dünyasındaydı. Pakistan’da 5, İran’da 1 reaktör bulunuyordu. Şimdi artmakla beraber yine en az santral İslam ülkelerinde.
Peki neden İslam ülkeleri ile gelişmekte olan ülkelerde nükleere karşı bir baskı var.
John Coleman ve Küresel Enerji Kısıtlaması İddiaları
Bu sorunun yanıtını, yıllarca İngiltere’nin ünlü istihbarat yapılanması MI6’te yıllarca görev yaptıktan sonra çarpıcı kitaplara imza atan John Coleman vermekte:
“Bağımsız olmak için bir ülkenin enerji kaynaklarını kontrol eder durumda olması gereklidir. Bu kapsamda Roma Kulübünce desteklenen ‘Nükleer Enerji’ karşıtı ‘Çevreci Hareketin’ aslında devletler üstü bir kurumun planlarını uyguladığı ortadadır. Bir ülke bağımsız olabilmek için kendi enerji kaynaklarını kontrol etmek durumundadır. İnsanların, elektrik üretiminde nükleer enerji kullanımına karşı tüm dünyada oluşan nefretin ve Roma Kulübü tarafından kurularak finanse edilen ‘Çevreci hareketin’ aslında nükleer enerji istemeyen uluslar üstü bir güçten kaynaklandığını, anlamaları gereklidir. Nükleer santraller sayesinde ucuz ve kaliteli elektrik üretimi mümkündür. Endüstriyelleşmeye çalışan üçüncü dünya ülkeleri ucuz enerji sayesinde Amerikan dış yardımına olan ihtiyaçlarından kurtulacak ve sanayileştikçe vatandaşlarına daha güzel yaşam standartları sağlar hale geleceklerdir.” (Dr. John Coleman, “300’ler Komitesi/Komplocular Hiyerarşisi”, Destek Yayınları, 3. Baskı, Aralık 2014, s. 15)
Bilderberg ve Roma Kulübü: Enerji Üzerinden Küresel Denetim
Roma Kulübü ve 300’ler Komitesi olarak adlandırılan güç merkezinin kontrol ettiği yapılanmalardan birinin de Bilderberg olduğunu hatırlatalım. Coleman, özetle nükleer enerjiyle sanayileşmesini güçlendiren ülkelerin bağımsızlığa yürüyebileceğini bu nedenle de Batı’nın başat güçleri haricinde hiçbir ülkenin nükleer güç sahibi olunmasının istenmediğini açıkça yazmış.
Bunun teyidi Bilderberg’in 1955 yılı Genel Raporu’na şu ifadelerle yansımıştır: “Bilimsel buluşlar atomik enerji alanında kendini aşmaktadır (…) Bilim insanlarının bombayı git gide daha fazla insanın eline teslim edebileceği ve yakın gelecekte atom bombasının yoksulların silahı haline gelebileceği gerçeği yok sayılmamalıdır. Aynı düşünce, öngörülemeyeni öngörme noktasına yaklaştığımız atom enerjisinin barışçıl amaçlarla kullanımı konusu için de geçerlidir.” (Daniel Estulin, “Kulüp Bilderberg”, April Yayıncılık, Birinci Baskı, Mayıs 2007, s. 61)
Bilderberg’in 71’inci toplantısı gündemdeyken hatırlatayım dedim.
Daha Aldo Moro suikastı vs. var. Onları da anlatacağız.
YORUMLAR