Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Avatar photo
Ersoy Dede

Bir Devlet Geleneği: İç İşgalcilerle Mücadele – Ersoy Dede

Ersoy DEDE – 03 Ağustos 2025

 

Türkiye siyasetinde son günlerde yaşanan gelişmeler, sadece bir parti içi çekişme ya da sıradan bir kongre tartışması olarak okunamaz. CHP İstanbul İl Kongresi’nin mahkeme kararıyla iptal edilmesi, İl Başkanı Özgür Çelik’in görevden alınması ve yerine Gürsel Tekin’in kayyum sıfatıyla getirilmesi, göründüğünden çok daha derin bir hesaplaşmanın işaret fişeğidir.

Bu karar gösteriyor ki, Özgür Özel’in liderlik iddiası da adım adım çökmektedir. Zira Özel’in siyasi ömrünü uzatmaya dönük strateji, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu üzerinden kurulan çokuluslu ittifakla beslenmekteydi. Bu yapı bugün çatırdamış görünüyor..  Anlaşılan, “çokuluslu tiyatro” perdeyi kapatıyor..

Devletin Hafızası ve İç İşgalciler

Türkiye Cumhuriyeti’nin yüz yıllık siyasi tecrübesi, Osmanlı’nın altı asırlık devlet pratiği ve daha da geriye gidildiğinde bin yıllık bir devlet hafızası vardır. Bu hafıza, her defasında farklı kılıklara bürünse de özü itibarıyla aynı olan “iç işgalci yapılanmalar”ı çok iyi tanır.

Selçuklu’da Nizâmülmülk’ün “Bâtınî fitnesi”ne karşı mücadelesi, Osmanlı’da Yeniçeri Ocağı’nın devlet düzenini içeriden tehdit eden bir klik haline gelişi ya da yakın tarihte FETÖ’nün devleti felç etmeye yönelik kalkışması… Hepsi aynı zincirin farklı halkalarıdır. Devlet her seferinde sabırla, kararlılıkla ve bazen ağır bedeller ödeyerek bu yapılarla hesaplaşmıştır.

Bugün CHP içindeki gelişmeleri de bu geniş tarihsel bağlamdan bağımsız düşünmek mümkün değildir. Çünkü karşımızda yalnızca bir siyasi parti içi hizip değil; dışarıdan beslenen, içeriden ise sistemin meşruiyetini sabote eden bir organizasyon bulunmaktadır.

Paralel Yapılanma Tehdidi

Siyasi partiler demokrasinin doğal unsurlarıdır. Ancak bir partinin içinde, “yolsuzlukla finanse edilen” ve “çokuluslu aktörlerle beslenen” paralel bir yapının palazlanması, sadece o partinin değil, doğrudan devletin beka meselesi haline gelir.

Bu noktada alınan yargı kararlarının yalnızca “parti içi düzenlemeler” olarak görülmesi hatalıdır. Aslında devlet, kendi iç güvenliğini tehdit eden bir paralel yapılanmayı tasfiye etmektedir.

Cumhuriyetin Derin Refleksi

Cumhuriyet tarihi boyunca, Türkiye’nin bekasını tehdit eden her oluşumun ömrü sınırlı olmuştur. 27 Mayıs darbecilerinden 12 Mart ve 12 Eylül cuntacılarına, 28 Şubat vesayetçilerine ve nihayet 15 Temmuz’un hainlerine kadar hepsi, devletin refleksiyle tasfiye edilmiştir.

Bugün CHP içinde yaşanan bu kırılma da, bir partinin iç meselesi olmaktan çok öte; devletin “iç işgalci yapılara izin vermez” ilkesinin yeni bir tezahürüdür.

Sonuç: Türkiye’nin Bin Yıllık İradesi

Bugün gelinen noktada, yaşananları sadece Özgür Çelik’in görevden alınması ya da Özgür Özel’in siyaset sahnesindeki zayıflaması olarak görmek yanıltıcı olur. Mesele, çok daha büyük ve tarihsel bir bağlamda okunmalıdır:

Türkiye, bin yıllık devlet aklının rehberliğinde, milli güvenliği tehdit eden her türlü paralel yapılanmayı tasfiye etmektedir. Bu irade ne dün kırılmıştır, ne de yarın kırılacaktır.

Devletin özü birdir: İç işgalcilere izin vermez.

Bugün artık şu gerçeği görmek zorundayız: Bu ülke, hiçbir çokuluslu senaryonun taşeronu, hiçbir paralel örgütün oyuncağı olmayacaktır. Milletin iradesine ipotek koymaya çalışan her yapı, dün nasıl tarihin çöplüğüne gönderildiyse, bugün de aynı akıbete uğrayacaktır.

O halde görev bellidir:

  • Siyaset, millete dayanmayan hiçbir hesabın yaşayamayacağını bilerek kendi içindeki vesayet damarlarını kesip atmalıdır.
  • Devlet kurumları, dışarıdan finanse edilen, içeriden örgütlenen her tür paralel yapılanmaya karşı sıfır toleransla hareket etmelidir.
  • Millet, her zamankinden daha uyanık olmalı; demokrasi ve milli irade adına kurulan tuzaklara karşı yekvücut durmalıdır.

Unutulmamalıdır ki:

Bu topraklarda hiçbir ihanet kalıcı olamaz. Bu milletin mayası, bin yıldır içeriden ve dışarıdan gelen saldırılara karşı direne direne yoğrulmuştur. Ve bugün bir kez daha devlet ile milletin ortak iradesi, her türlü iç işgal girişimini tarihe gömmeye kararlıdır.

Bu, bir tercihten öte, bir varoluş meselesidir.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER