Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Avatar photo
Fatih Ünlü

Cuma Notları – Fatih Ünlü

Fatih ÜNLÜ – 26 Aralık 2025


Ey insan!

Kerim olan, sonsuz cömert, sonsuz iyi olan Rabbine karşı seni aldatan nedir?

İnfitar Suresi, 6 Meali Alisi

“Allah’ım, Recep ve Şaban’ı bize mübarek kıl, bizi Ramazan’a ulaştır.”

Peygamber Efendimizin Bir Duası

BOĞULMAK ÜZERE OLAN BİR İNSANIN YAPTIĞI DUA GİBİ

Merhum muhterem Esad Coşan Hocamız bir sohbetinde Peygamber Efendimiz aleyhisselam’ın bir hadisinden bahsettiler:

“Sizin üzerine öyle bir zaman gelecek ki ancak boğulmak üzere olan bir insanın yaptığı dua gibi dua edenler kurtulacak.”

Yani öyle zorlu bir ihtiyaç ve ızdırar ortamı olacak ki boğulmak üzere olan bir insanın tüm varlığıyla can-ı gönülden Allah’a yöneldiği gibi dua edenler kurtulacak.

Allah azimüşşan muhterem Hocamıza ve Yolunda cehd etmiş bütün hayırlı kullarına olan ihsanlarını artırsın, onların tesirini ziyade eylesin…

Düşününce, bu durumun birçok hikmeti olabilir. Allahualem, bunlardan birisi de günümüzde duaların kabulüne engel olan manilerin çoğalmasıdır. Bilerek veya bilmeyerek haramlara bulaşma, günahlardan tümden uzak duramama, kaçınılmamış veballer vs. Bütün bunlar çoğumuzun uzağında olmadığı hâller. Bu  anlamda, aslında dualarımıza çoğu zaman engel biziz.

Bu şartlarda mani ve eksiğimiz çok olsa da Allahu Teala rahmetiyle denizde boğulmak üzere olan, hayatının belki son anlarını yaşayan birisi gibi  kalbin en derinlerinden, yoğun bir ihtiyaçla, ızdırarla, hatalarından bin bir pişman bir ruh haliyle dua edebilirsek, dualarımızı  kabul buyurur. Çünkü Erhamürrahimin’dir, Merhametlilerin En Merhametlisidir. Mucibuddavet’tir, dualara karşılık verendir.

DÜNYANIN FANİLİĞİ

Dünyanın fani olduğunu, geçici bir yurt olduğunu hepimiz biliyoruz. Dünyaya en çok kapılanlar bile bir şekilde bunu biliyorlar.

Herkesin bildiği ama aynı zamanda en çok unutulan bilgilerin başında da bu geliyor. Dünyaya imtihan için gönderildiklerini yakinen bilenler bile dünyanın geçici olduğunu ara ara unutabiliyorlar.

Bu noktada, dünyanın faniliğini ve ötesini bize hatırlatan her şey özel bir kıymet kazanıyor. İşte bu cümleden çok çarpıcı bir metin:

FÂNİ DÜNYA, FÂNİ UNVANLAR *

Diyelim çok büyük bir şirkette çok iyi bir konumda çalışıyorsunuz ya da önde gelen bir siyasetçisiniz yahut çok önemli bir devlet memuru. Veya çok zengin, çok ünlü, çok etkili, çok nüfuzlu birisiniz, çok iyi bir sporcu, meşhur bir aktör ya da çok yetkin bir entelektüelsiniz…

Ne kadar başarılı, ne kadar güçlü olursanız olun, ölüm neticede yolunuzu keser. Sahip olduğunuz unvanlar “hayır unvanı” ve ebediyete bakan bir unvan değilse, ölüm elinizden bütün imkânlarınızı ve unvanlarınızı alır.

Tüm bu saydıklarımız helal dairede – meşru sınırlarda olursa ayrı, çünkü o vakit birçok güzel işe ve hayra vesile de olabilirler.

Dolayısıyla bu fâni unvanlar edinilmesin demiyoruz ama bunlar edinilirken doğru bir yol izlenilsin, kul hakkına girilmesin, bunlar amaç hâline getirilmesin ve her şeyin fevkinde ebedi hayat ve Allah’ın rızası unutulmasın diyoruz.

Yoksa yolda helali haramı gözetmezsek, kul hakkını önemsemezsek, bu gibi geçici başarılara bel bağlayıp Allah’ı gerektiği gibi hatırlamayan bir kula dönüşürsek, peşinden koştuğumuz bu unvanlar bize çok çabuk düşman olur.

Ve böylesi bir insan da er ya da geç en büyük pişmanlıklara uyanır. Sonra da dönemezse eyvah ki eyvah. Şu “bir rüya gibi” çabucak geçen dünya için ebedi bir hayatı feda etmiş olur.

Allah bize dünyada ve ahirette iyilikler versin, her alanda hayırlı olanı nasip eylesin. Rızasından uzaklaştıracak hallerden Rabbimiz bizi uzaklaştırsın. *

İNSAN KADAR

Allah insanı gerçekten muhteşem ve mükemmel yaramış. İnsan kadar kendini motive edebilen ve en büyük, en muhteşem değişimlere açık olan başka bir mahlûk yoktur.

Hz. Peygamber aleyhisselamı öldürmeye niyetlenmişken sonra Müslüman olup Onu (s.a.v.) en çok sevenlerden birisi haline gelen Hz. Ömer’in (r.a.) o keskin dönüşümünü düşün. Sonra aynı Hz. Ömer’in (r.a.) Halife iken Kudüs’e kölesi deve üzerinde, kendisi yürürken girdiğini düşün.

Yine Hz. Ali’nin (kerremallahu vecheh) Hayber’de Peygamberimizin (s.a.v.) duasını alıp sonradan sekiz kişinin kaldıramadığı Hayber kapısını söküp aldığını ve müthiş bir mücadeleyle Hayber’in fethine vesile olduğunu düşün.

Onlarca yarasıyla hâlâ canhıraş mücadele eden ve kendisi belki ölesiye susamışken suyu yandaki kardeşine gönderebilen yaralı aziz sahabe-i kiramı düşün.

Şimdi de aramızdan büyük kahramanlar, bilim adamları, sanatçılar, örnek insanlar, örnek vatandaşlar çıkacaksa bunlar da Allah için kendini adayabilenlerden çıkacaktır. Bunu o büyükler kadar tümden yapamasa da insanın hiç olmazsa böyle güçlü bir yönü olmalı.

İnsan “Allah”  deyince her şeyi unutan ve her şeyi en güzel şekilde yeniden hatırlayanlardan olmalı.

Bilenler söylüyorlar, kendi kapasitemizi henüz tam keşfedilmiş değiliz. İnsandaki temayül, niyet ve azim de büyük birer güç.

Rabbimiz güç ve yeteneklerimizi en güzel şekilde değerlendirebilmeyi nasip eylesin. 

AŞKSA, BEDELİ VAR

Büyük bir meclisteyiz. Ben çoğu zamanki gibi geç kalmışım, gerilerdeyim.

Gençler toplanmışlar, hürmet ve merakla birisini dinliyorlar. İleriden Üstad’ın sesine benzettim:

Aşk mı, dedi.
Gençler
Aşksa bedeli var, hazır mısınız?
Gerçek imansa aşktan da öte…
Hazır mısınız?

=====

* Abdullah Bera Yıldız, O’nu Bilmeden Hiçbir Vahada Hayat Yoktur.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER