Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 25 Eylül 2025
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletlerin (BM) “Birlikte Daha İyi: Barış, Kalkınma ve İnsan Hakları için 80 Yıl ve Ötesi” başlıklı 80. Genel Kurulu’na katılmak ve konuşma yapmak üzere 21 Eylül 2025’te, BM’nin merkezinin bulunduğu New York’a hareket etti.
Eşi Emine Hanım’ın da yer aldığı Erdoğan’ın hayli kalabalık heyetinde Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Burhanettin Duran, Cumhurbaşkanı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç ve Türk Devletleri Teşkilatı Aksakallar Konseyi Başkanı Binali Yıldırım da bulunuyor.
Erdoğan, BM Genel Kurulu’nda konuştuğu gibi çok sayıda konferanslara konuşmacı olarak katıldı, yoğun bir diplomasi trafiğine eşlik etti. Konumuz Erdoğan’la ABD Başkanı Trump’ın 6 yıl aradan sonra tekrar görüşmesi odaklı olduğu için sadece bu konuya ağırlık verildi.
Erdoğan’ın Trump’la Görüşmesi Öncesi Verdiği Mesajlar
21 Eylülde New York’a ulaştıktan sonra Türkevi’ne yerleşen Cumhurbaşkanı Erdoğan, gazetecilerin soruları üzerine Trump’la görüşeceği konulara değindi. Başta Suriye olmak üzere ağırlıklı olarak bölgesel konuların öne çıkacağını belirtti. Bölgesel konular arasında Türkiye’yi doğrudan ilgilendiren Suriye ve sadece bölge ülkelerini değil tüm dünyayı ilgilendiren İsrail sorununa da değinileceğine işaret etti.
Erdoğan, Selefi Biden döneminde bir türlü erişemediği Beyaz Saray’da 25 Eylülde yapılacak görüşme öncesinde, gelişmekte olduğunu ileri sürdüğü “İki dost ve müttefik olarak yakın istişare ve koordinasyonun” önemine değindi. Konuşmasını “Dostum Trump” dediği ABD Başkanı için “Sayın Trump’ın küresel barış vizyonuna ve bu uğurda ortaya koyduğu çabalara desteğimizi daha önce ifade etmiştik. Adil bir barışın kaybedeninin olmayacağına inanıyoruz. Bölgemizde barışın korunması, istikrarın güçlendirilmesi, çatışma ve gerilimlerin durdurulmasında biz liderlere büyük sorumluluk düşüyor!” diyerek Trump’ın sakalının altından geçmeyi de ihmal etmedi.
Erdoğan, 25 Eylül’de Washington’da “değerli dostu” Trump’la gerçekleştireceği görüşmede “ticaret, yatırım, savunma sanayi başta olmak üzere ikili iş birliğimizi güçlendirecek konuları değerlendireceğiz. Bölgesel meseleler elbette gündemimizin ilk sırasında yer alacak!” şeklindeki sözleriyle, Trump’ın en çok sevdiği ticari ilişkiler ve yatırımların olacağını bildirdi.
Erdoğan’ın ABD’ye ulaşmasından sonra yayınlanan Resmî Gazete’de “Alkollü içecekler, otomobil, makyaj malzemeleri ve yaprak tütün” gibi ABD’den ithal edilen ürünlerle ilgili “iyi niyet” gösterisini yansıtan düzenlemeler getirildiği yer aldı.
Bilindiği üzere Rahip Brunson davası ile Türkiye’ye hiddetle saldıran Trump, 2018’de ABD’nin çelik ve alüminyum ürünlerine ek vergi uygulatmıştı. Bunun üzerine Türkiye de karşı tedbirler almıştı. Daha sonra iki ülke arasında normalleşmeye bağlı olarak bu kararla son düzenlemeler de gerçekleşmiş oldu.
Türkiye’nin bir diğer jesti de 24 Eylül 2025’te BOTAŞ’ın ABD enerji firmalarıyla yapmış olduğu anlaşmaydı. New York’taki Türkevi’nde imzalanan anlaşmaya göre Türkiye 20 yıl süreyle ABD’den 70 milyar dolarlık sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ithal edecek. Kuşkusuz ki, bu gelişme de Trump’ı sevindirecektir.
Erdoğan-Trump Görüşmesinde Uzlaşılabilecek ve Uzlaşılamayacak Konular
Erdoğan, Türkiye-ABD ilişkilerindeki artan ivmenin daha da hızlanmasını beklediklerini ifadeyle Türk firmalarının ABD’de 13,2 milyar dolar, ABD firmalarının da Türkiye’de 15,7 milyar dolarlık yatırım yaptıklarını, ABD’nin 2 bine aşkın firmayla Türkiye’de yatırım yapan ülkeler içerisinde ikinci sırayı aldığını, 2024 yılında iki ülke arasındaki ticaret hacminin 35 milyar doları aştığını, ABD’nin Türkiye’nin ihracatında ikinci, ithalatında beşinci sıradaki önemli bir ülke olduğunu ve 2019’da Trump’la birlikte belirledikleri 100 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşma hedefinin sürdüğünü ekledi.
Erdoğan’ın verdiği bilgilere göre iki lider arasındaki görüşmelerde enerji ile savunma sanayii alanlarında işbirliği de masaya yatırılacak. Türkiye özellikle ABD tarafının uyguladığı yaptırım ve kısıtlamaların müttefiklik ruhuna uygun şekilde kaldırılmasını hatırlatacak.
İki liderin en iyi uzlaştığı konular iki ülke arasındaki ticaret hacmini hedeflenen 100 milyar doların üzerine çıkartmaktır.
Ancak anlaşamadıkları çok önemli konular da var. Örneğin İsrail’in saldırganlığı ve Filistin’de “iki devletli çözüm” konusunda iki lider de taban tabana zıttır.
Erdoğan, İsrail’in frenlenmesini, hatta uluslararası mahkemelerce cezalandırılmasını, Filistin’in 1967’de BM tarafından belirlenen sınırları içerisinde, başkenti Kudüs olan bir devlet halinde tanınmasını savunurken, Bu konuda Erdoğan’ın söylemlerini dikkate bile almayan Trump, “iki devletli çözüm”ün HAMAS’a destekle eşdeğer olduğunda ısrar ederek İsrail aleyhindeki her söz ve fiili kırmızı çizgisi gibi görmektedir. Üstelik Erdoğan bu konuda Trump’ın küresel barış vizyonuna ve bu uğurda ortaya koyduğu çabalara” övgüyle yaklaşmış olmasına rağmen…
Bir diğer önemli konu da PKK terör örgütünün Suriye uzantısı PYD/YPG konusudur. Türkiye ısrarla 10 Mart 2025 tarihli el ile Mazlum Şara-Abdi arasındaki mutabakatın yürürlüğe girmesini, PYD/YPG’nin de diğer PKK uzantıları gibi Öcalan’ın çağrısına uymasını ve silah bırakmasını beklerken, İsrail’e ilaveten ABD’nin Ortadoğu’da yerleşen Merkezi Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) ise Suriye Demokratik Güçleri adını verdiği PYD/YPG’ye hemen her türlü desteğini vermeyi sürdürmektedir.
İki liderin anlaşamadığı konulardan bir diğeri iklim değişikliği üzerine alınacak küresel önlemler üzerinedir. Trump, BM Genel Kurulu’ndaki konuşmasının “iklim değişikliği” başlığı altında Paris İklim Konferansı’nın bir aldatmaca olduğunu ve küresel ısınmanın adeta bir “sahtekarlığa” dönüştüğünü, savunarak, bu konuda Avrupa ülkelerinin diğer gelişmekte olan ülkelerin önlerini kesmeye çalıştıkları bir manevra olduğunu ileri sürdü.
İklim değişikliği konusunda Trump’la 180 derece farklı konuşan Erdoğan ise Türkiye’nin küresel ısınmayı önlemek maksadıyla atmış olduğu imzaya bağlı kalarak bugüne kadar gerçekleşen faaliyetler ile planlanan faaliyetler hakkında ayrıntılı bilgiler verdi. Ancak bu konunun ikili görüşmede masaya getirilmesi beklenmemektedir.
Erdoğan-Trump İkili Görüşmesinde Merak Edilen İki Güncel Konu
İki liderin görüşmesinden bir kaç gün önce Cumhur İttifakı’ndan MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin İsrail ve ABD zulmüne karşı “Türkiye-Rusya-Çin ittifakı” (TRÇ) önerdi. İki NATO ülkesinin lideri bu görüşmede bu konuya değinecekler midir? Burada merak edilen husus, Erdoğan’ın New York’a hareketinden kısa bir süre öncesine kadar Trump’la görüşüp görüşmeyeceği belli değilken, daha sonra netleşmesinde Bahçeli’nin bu çıkışının etkisinin olup olmadığıdır.
Erdoğan’ın ABD’ye hareketinden kısa bir süre önce Trump’ın oğlu Donald Trump Jr. ile de basına açıklanmayan bir görüşme yaptığı da anlaşıldı. Bu görüşme öncesinde de Erdoğan-Trump görüşmesi henüz belirlenmemişti. Özellikle anamuhalefet kanadı, Trump’ın oğlunun görüşmedeki hedefinin Türkiye’nin Eskişehir bölgesindeki Beylikova nadir toprak elementleri rezerviyle ilgili olduğunu ileri sürdü.
Havacılık, savunma, uzay sanayisi (akıllı füzeler, uydu haberleşmesi, elektrikli otomobillerde yakıt hücreleri vb), siber uzay ve biyomedikal alanlarda kullanılan nadir toprak elementlerinde bağımlı olduğu Çin’den kurtulmak isteyen ABD Başkanı Trump, daha önce Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski ile bir anlaşmaya varmıştı. Ancak anlaşması yapılan bölge halen Rusya’nın işgali altında ve ABD’nin bu sahaya el atabilmesi mümkün değildir. Bu sebeple ABD’nin yönünü Türkiye’ye çevirdiği iddia edilmektedir.
2023’te işletmeye açılan Eti Maden’in işlettiği Beylikova Florit, Barit ve Nadir Toprak Elementleri Tesisi, büyüklüğü 694 milyon ton olan rezervi değerlendirmeye çalışmaktadır. Bu miktar, 800 milyon tonla dünya rezervinde ilk sıradaki Çin’in arkasından ikinci sırayı almaktadır.
Bu arada ABD’nin Ankara Büyükelçisi Thomas Barrack’ın da bir süre önce Senato Dış İlişkiler Komitesi’nde Türkiye’deki nadir toprak elementlerini “stratejik fırsat” olarak nitelendirdiği bilinmektedir.
Sonuç
İki liderin 25 Eylülde Beyaz Saray görüşmesinin ardından İsrail ve Suriye konusunda umut edilen gelişmeler beklenmese de, savunma sanayii dahil karşılıklı ticaret, yaptırımların ve kısıtlamaların kaldırılması gibi konularda mutabakata varılması kuvvetle muhtemeldir. Ancak ABD Kongresi’nin neredeyse körü körüne İsrail’in arkasında durduğu dikkate alınırsa, iki lider arasındaki görüşme ne kadar samimi ortamda gerçekleşirse gerçekleşsin, Türkiye-ABD ilişkilerinin kaygan zeminde ilerlemeye devam edebileceği unutulmamalıdır.
Türkiye’ye coğrafi olarak çok daha yakın Cezayir ve Körfez Ülkelerinden daha ekonomik şekilde LNG ithal edebilecek iken, dileriz ki ABD’den LNG’yi sırf “Trump’la dostluk” etkisiyle çok daha maliyetle ithal etmiyoruzdur.
Muhtemeldir ki Erdoğan, Trump’ı bir kez daha Türkiye’ye davet edecektir. Başakn seçildiği dönemde Ak Partiye yakın medya tarafından “ABD müesses nizamını kıracağı” ileri sürülen Trump’ın, “Başkan olur olmaz savaşları bitireceğim!” şeklindeki sözleri gibi “fos” çıktığı bugün çok daha rahat görülebilmektedir. Üstelik Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Dostu” Trump, Türkiye’ye en ağır yaptırımları uygulayan başkandır.
Ne yazık ki hala görülemeyen gerçek; Türkiye’de iktidara yakın medyanın iddialarının aksine, “siyasi ilişkilerin kişiler arasında değil, devletler arasında olduğu!” gerçeğidir.
YORUMLAR