Ceyhun BOZKURT – 13 Temmuz 2025
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmasında öncelikle bazı ifadeler özellikle dikkatimi çekti. “Tarih tekerrür ediyor. Türk ile Kürt muhabbete kucaklaşıyor. Bugün Malazgirt ruhu, Kudüs ittifakı yeniden şekilleniyor.”
‘Kudüs İttifakı’ konusunu açması lazım. ABD ve İsrail’in rahatsız olacağı bu ittifak önerisini,. Aralık ayında Cumhur İttifakı ortağı MHP’nin lideri Devlet Bahçeli de “Irak, Suriye ve Mısır başta olmak üzere İslam ülkelerinin Kudüs Paktı kurması” şeklinde formülize etmişti. Bu konuda ABD’nin panikleyeceği aşikar. İsrail bugün için bu süreçten memnun değil ve ABD’nin ilerleyen satırlarda değineceğimiz mevcut yaklaşımını değiştirmeye çalışabilir.
ŞEHİTLERİMİZLE İLGİLİ HASSASİYET
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Terörsüz Türkiye hedefini anlatırken kullandığı şu ifadeleri de önemli buldum:
– Herkes şundan emin olsun Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin onurunu çiğnetmeyiz, başını öne asla eğdirtmeyiz. Terörsüz Türkiye projemizi bu anlayışla izliyoruz.
– Son dönemde takip ettiğimiz Terörsüz Türkiye Projesi bir müzakerenin, bir pazarlığın, bir al ver sürecinin neticesi değildir.
– Şehitlerimizi unutmadık, unutmayacağız. Vatanımız ebediyen var olacak, ay yıldızlı bayrağımız ebediyen semalarımızda özgürce dalgalanacak.
– Kanı durduracak, annelerin gözyaşını dindirecek, acıları hafifletecek, kardeşliği güçlendirecek her türlü girişimi yakından takip ediyoruz.
Bu ifadelerin altını özellikle çizmek gerekiyor.
KOMİSYON MESELESİ
Diğer taraftan; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “TBMM’de bir komisyon kuracak, sürecin yasal ihtiyaçlarını konuşmaya başlayacağız.” ifadesi de çok önemli. Kimse yangından mal kaçırmayacak kapalı kapılar arkasında pazarlık yapmayacak gerçekten bir ihtiyaç varsa ona yönelik düzenleme yapılacak ancak, asla bölünmeye, özerkliğe, pozitif ayrıcalıklığa neden olabilecek bir ifade yer almayacak, gerçekten belli bir kesimi rahatsız eden bir husus var ise onun üzerinde durulacak.
ABD’NİN PLANI
Bu günden sonra önümüzdeki 3-4 ay çok kıymetli sadece K. Irak’taki PKK varlığı bakımından değil Suriye’deki YPG/PYD bakımından da söylüyorum. Çünkü şu an Suriye’de PYD/YPG üzerinde büyük bir baskı var. Bu baskı Amerika kaynaklı. ABD, Suriye’de tek devletli bir çözüm istiyor çünkü Suriye’de nüfusun yüzde 70’i Arap, yüzde 10’u Türk asıllı, yüzde 10’u Kürt kalan yüzde 10’u da Süryani, Dürzi ve diğerleri. Yüzde 70’lik Arap nüfusun içinde yüzde 10 Nusayriler var. Bunların çoğunluğu Arap, bir kısmı ise Türk Alevisi’dir. Hal böyle olunca Bugünkü tabloda Arap ve Türkler bir ve bütün Suriye’den yanalar bu nedenle ABD bu tabloyu gördü. Bölünmüş bir Suriye daha fazla kaosa yol açacak. Bu nedenle ABD, bütünlüğünü koruyan bir Suriye’den yana tavır almış gözüküyor.
Irak, Suriye, Lübnan, Ürdün, Türkiye liderliğinde bir araya geldiler. Amerika, İsrail’i Filistin ile birlikte iki devletli bir çözüme razı etmek istiyor. Önümüzdeki günlerde bunu gerçekleştirecek açıklamalar peşi sıra gelecek. Büyük ihtimalle İngiltere’de bu planı destekliyor. Netanyahu yönetimi ise buna karşı direniyor. Kimin galip geleceği henüz net değil. Ben Vaşington’un derinlerindeki karar alıcıların Netanyahu ile beraber hareket edeceğini düşünenlerdenim. Ancak tam tersi olursa ve iki devletli çözüm gündeme gelirse Gazze de Filistin’e bağlı olacak. Hamas ve Kassam Tugayları ise lağvedilecek. Hamas, tekrar El Fetih içinde eritilecek.
ABD, bu planı İbrahim Anlaşmalarına bağlamak istiyor. Böylece Mısır’dan Suudi Arabistan’a ve Körfez’deki diğer ülkelere, hatta Kuzey Afrika’ya kadar yeni bir barış iklimi ve ticaret havzası oluşturmak istiyorlar. Böylelikle ABD, Çin’in istediği gibi at koşturmasını da önlemiş olacak. Bu planın çalışabilmesi için anahtar ülkelerden biri, hatta tek anahtar ülke Türkiye. ABD, Türkiye ile tam mutabakat sağlarsa kendi hizasından çıkmayacak bir bölge lideri olarak görmek istiyor. Tabi İsrail’in yaşam garantisini de mutlaka görmek istiyor.
TÜRKİYE’NİN OLMAZSA OLMAZLARI
Türkiye ise tarihsel derinliği, medeniyet kökü nedeniyle öyle ABD’nin çizdiği hizada duracak bir devlet değil. Olmazsa olmazlarımız var.
Birincisi, PKK ve yakın uzak türevlerinin lağvedilmesi ve gizli-açık her türlü desteğin (siyasi-askeri-ekonomik) kesilmesi.
İkincisi, Suriye’nin bütünlüğü meselesi… İsrail’in, işgal ettiği topraklardan çıkarılması.
Üçüncüsü, Gazze’nin Filistin’in ayrılmaz bir parçası olarak kabul edilmesi ve bağımsız Filistin Devletinin kurulmasına destek olunması.
Dördüncüsü, Kafkaslarda öncelikle Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan ve Türkiye’nin taraf olduğu bir anlaşmanın desteklenmesi, Zengezur koridoruna destek ve ileride 3+3 anlaşmasına ses çıkarılmaması.
Beşincisi, Libya’nın bölünmesine karşı çıkılması ve tek bir devlet olmasının teşvik edilmesi gibi Türkiye’nin özellikle ısrar ettiği hususlar var.
Şimdi bütün bu saydıklarımızın gerçekleşmesi için ilk ve en büyük adım bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilan ettiği “Terörsüz Türkiye” hedefine ulaşmasından geçiyor. Bu konuda yazımızın en başında zikrettiğimiz başka anlamlar yüklenebilecek hususların açıklığa kavuşturulmasında fayda var. Çünkü başka anlamlar yüklenerek gerçek anlamından çıkarılarak farklı bir anlam kazandırılabilir. Bu da süreci akamete uğratma riski taşıyor. Bu nedenle üzerinde durulması ve gerçek gündeme odaklanarak hedefe kararlı ve hızlı adımlarla ilerlenmesi gerekiyor…
YORUMLAR