Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Avatar photo
Reşit Kemal As

Dünyanın Zaman Tünelinden Geçerken 2025 – Reşit Kemal As

Reşit Kemal AS – 26 Aralık 2025

 

2025, dünyaya takvim yapraklarıyla değil, eşiklerle ilerledi. Aylar değişti ama meseleler aynı kaldı; sadece ağırlıkları arttı. Yılın başından sonuna uzanan çizgide dünya, bir olaydan diğerine değil, bir ruh halinden ötekine savruldu.

Yılın ilk ayları, küresel siyasetin sertleşen diliyle açıldı. Sandıklar kuruldu, seçimler yapıldı; ama sonuçlardan çok tartışmalar konuşuldu. Demokrasinin şeklen ayakta, zihnen yorgun olduğu bir dönemdi bu. Seçimler kazananlar çıkardı, fakat kaybedenler yalnızca adaylar değil, güven duygusuydu.

İlkbahar, jeopolitiğin ısındığı mevsim oldu. Ukrayna’dan Ortadoğu’ya, Kızıldeniz’den Güney Çin Denizi’ne kadar haritalar yeniden çizilmese de, kalemlerin ucu masada durmadı. Çatışmalar artık “olağanüstü hal” değil, neredeyse rutin haber bülteni maddesi haline geldi. Dünya, krizleri çözmekten çok yönetmeyi öğrendi; bu da barıştan çok süreklilik üretti.

Yaz ayları, iklimin sadece çevre meselesi olmadığını bir kez daha hatırlattı. Aşırı sıcaklar, seller, kuraklıklar; doğa adeta diplomatik bir dil kullanmadan konuştu. Zirveler yapıldı, hedefler güncellendi, tarihler ertelendi. Gezegen, insanlığa not vermeye devam etti; insanlık ise notları görmezden gelmenin yollarını aradı.

Yavaşlayan Ekonomi, Hızlanan Teknoloji

Aynı dönemde küresel ekonomi, “yavaşlama” kelimesini normalleştirdi. Enflasyon kelimesi manşetlerden düşerken, belirsizlik yerleşik hale geldi. Yapay zeka yatırımları hızlandı, iş gücü tartışmaları derinleşti. İnsanlık ilk kez şunu ciddi ciddi sormaya başladı:

“Gelecek, daha verimli mi olacak, yoksa sadece daha hızlı mı?”

Sonbahar, teknolojinin siyasetten daha hızlı karar verdiği bir döneme işaret etti. Yapay zeka artık bir araç değil, bir aktör olarak konuşulmaya başlandı. Algoritmalar borsaları, kampanyaları, hatta gündelik kararları etkiledi. Hukuk ise her zamanki gibi geriden geldi; sorular soruldu, cevaplar ertelendi.

Ve yılın sonuna yaklaşırken, dünya yorgun ama uyanık. Kimse büyük bir iyimserlik satmıyor, kimse de büyük bir felaket ilan etmiyor. 2025, uçlara savrulmak yerine gri alanlarda dolaşan bir yıl oldu. Ne devrimler yaşandı ne de statüko tamamen korundu.

Alışmak Dayanıklılık mı, Kayıtsızlık mı?

Belki de 2025’in en belirgin özelliği şu:

Dünya artık şaşırmıyor. Krizlere alışmış, belirsizliği içselleştirmiş, riskleri günlük hayatın bir parçası olarak kabul etmiş durumda.

Yıl biterken geriye şu soru kalıyor:
Bu kadar çok şeye alışmak, insanlığı daha dayanıklı mı yaptı; yoksa daha kayıtsız mı?

Cevabı 2026 verecek. Ama 2025’in notu şimdiden belli:
Dünya ayakta kaldı, fakat nefesini tutarak.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER