Coşkun BAŞBUĞ – 14 Ağustos 2025
Kardeşlerim!
Neden bekliyoruz?
Dünyanın vicdana gelmesini mi bekliyoruz?
Nerededir ki dünyanın vicdanı?
Mukaddes Kudüs’ü Şerif sizi çağırıyor.
Kendisini kurtarmanızı bekliyor.
Neden korkuyoruz?
Ölümden mi korkuyoruz?
Allah yolunda cihat ederek ölmekten şerefli ve daha faziletli bir ölüm var mı?
Ey kardeşlerim, bizim istediğimiz İslam Milliyeti ve İslami uyanıştır.
Milliyetçilik, ırkçılık veya bloklaşma değildir arzumuz. Çağrımız İslami çağrıdır. Allah yolunda cihat etmeyedir çağrımız.
Dinimiz, inancımız, mukaddesatımız ve harimi İslâm içindir çağrımız.
Ne zaman ki hatırlasam Haremi Şerifimiz (Kudüs) ve mukaddesatımız işgal ve tecavüz altındadır ve aşağılanmaktadır ve orada günahla Allah’a isyan ve ahlaki çöküntüler sergilenmektedir; işte o zaman Allah’a halisane yalvarıyorum, eğer bana cihat etmek ve mukaddes topraklarımızı kurtarmak nasip olmayacaksa, beni bu dünyada bir an bile yaşatma.
Titre ve Kendine Gel…
Bu öyle bir konuşma ki bırakın dinlemeyi okurken bile irkiliyorsunuz, tüyleriniz diken diken oluyor.
Bu öyle bir konuşma ki insan olana insanlığını, insan olduğunu hatırlatıyor.
Bu öyle bir konuşma ki bırakın dinlemeyi okurken bile kanınız donuyor, tüyleriniz diken diken oluyor.
Tabi ki bu söylediklerim gerçek Müslüman olan, gerçek bu vatanın evladı ve Türk olan, gerçek insan olan için geçerli.
Kim Bu Sözlerin Sahibi…
Bu konuşma kime aittir diye sokağa dökülsek eminim birçoğunun bu sual karşısında dudakları bükülür, gözleri havaya kayar, sorunun altından kalkamaz.
Bu nedenle fazla zorlamayalım ve cevabı verelim.
Bu tarihi konuşma 1964 yılında Suudi Arabistan Kralı olarak tahta oturan Kral Faysal bin Abdülaziz’e ait.
Bu cevabı duyunca içimizden bazıları ahkam keserek “canım bilinmese ne olur:” diye fikir üretebilir.
Hemen cevaplayayım…
Bu sorunun cevabı bilinmez ise Gazze’de katliam olur, bu cevabın ne demek istediğini anlamazsak Gazze’de soykırım olur.
Kral Faysalı Bu Konuşmaya Götüren Süreç…
Kral Faysal’ı derinden etkileyen ilk hadise 21 Ağustos 1969 tarihinde Avustralyalı bir fanatik Micheal Danis Rohan’ın Mescid-i Aksa’yı kundaklaması oldu.
Tarihteki en önemli olaylardan biri olan bu saldırı karşısında İslam ülkelerinin ve dünya kamuoyunun ilgisizliği Kral Faysal’ı derinden etkilemişti.
Kral Faysal’ı etkileyen bir diğer olay ise Mısır’ın İsrail karşısında almış olduğu ağır yenilgiydi.
Mısır ve Suriye kuvvetleri İsrail’e karşı 6 Ekim 1973’te tarihe “Yom Kippur” savaşı olarak geçecek savaşı başlattılar.
Savaşın başlarında Mısır ve Suriye önemli zaferler elde ettiler ve Sina Çölünü işgalden kurtardılar.
Sonrasında İsrail batıdan aldığı destekle dengeyi sağladı ve Mısır’a bir saldırı düzenledi.
Bu saldırının Mısır’a bedeli ağır oldu.
Tepki Geliyor…
Kral Faysal bu mağlubiyete çok öfkelendi.
Çünkü Kudüs’ü şahsi meselesi haline getiren Kral, bu mağlubiyetle İsrail’in konumunu tahkim ettiğinin farkındaydı.
Kral Faysal, sinmeyle, korkak tavırlarla bu meselenin çözülemeyeceğini, yumuşak diplomatik yaklaşımların her zaman Arapların aleyhine sonuçlanacağını iyi bildiğinden derhal harekete geçti ve tüm dünyayı krize sokacak bir kararla petrol sevkiyatını durdurdu.
Şeytan Devrede…
Krizi çözmek için Amerika devreye girdi.
Dönemin ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger Kral Faysal ile bir görüşme gerçekleştirdi.
Bu görüşmeye dair hatıratlarını şöyle aktarıyordu Kissinger;
“Kral Faysal oldukça sinirli görünüyordu, aramızda bir diyalog başlayabilmesi ümidiyle esprili bir dille ona, uçağımın yakıtı bitti, uçağın deposunu doldurmak için emir verirseniz uluslararası fiyatından ücretini vermeye hazır olduğumuzu söyledim.
Kral gülümsemedi ve kafasını yukarıya kaldırarak sert bir şekilde bana şunları söyledi: ‘Ben yaşlı bir adamım, ölmeden önceki tek dileğim Mescid-i Aksâ’da iki rekât namaz kılmaktır! Sen bu konuda bana yardımcı olabilir misin?”
ABD bunun üzerine Suudları silahlı operasyonla tehdit etti.
Eğer ki bu karardan vazgeçmezlerse bölgedeki tüm petrol kuyularını bombalayacağını açıkça Suudi Arabistan yönetimine iletti.
Kral Faysal ise petrol kuyularına Suudlardan çok Batılıların ihtiyacı olduğunu ve bu söylemlerin içi boş tehditler olduğunun farkındaydı.
Kral Faysal’dan bu tehditlere cevap gecikmedi;
“Tabii ki petrol kuyularımızı bombalayabilirsiniz. Fakat unutmayınız ki biz ve atalarımız hurma ve deve sütüyle yaşıyorduk yine öyle yaşayabiliriz; ancak artık siz petrolsüz yaşayamazsınız.”
Nerede O Eski Günler…
Bugün tüm dünya İsrail neden durdurulamıyor diye birbirine soruyor ve bu soruya cevap arıyor.
Şüphesiz bu durumun en büyük sebebi Arap ve İslam dünyasındaki tepkisizlik, üzerine ölü toprağı serpilmiş bu coğrafyanın bit türlü harekete geçemeyişi.
Türkiye bunun için çok uğraşıyor ama bölgede bir Kral Faysal’ı bulamıyor.
Bugün aynı coğrafyadan Kral Faysal gibisi çıkar mı?
Sizce?
YORUMLAR