Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 11 Ekim 2025
8 Ekim 2025 tarihi itibariyle HAMAS ile İsrail arasında, ABD Başkanı Trump’ın teklif ettiği ateşkes anlaşması yürürlüğe girdi. Anlaşmayı Trump’ın verdiği kısa mühlet içerisinde kabul eden HAMAS’a karşılık, İsrail’de Netanyahu Hükümeti de kabul etse de, kesin sonuç için Netanyahu Kabinesinin 9 Ekim akşamındaki toplantısı beklendi.İsrail de şartlı olarak ateşkesi kabul ederken, ABD Başkanı Trump’ın komedi gibi Nobel Barış Ödülü beklentisi gündeme düştü. Çünkü İsrail ve Arjantin bu konuda ilgili komiteye teklif bile sunmuş…
Trump’ın ‘Harika’ Diye İfade Ettiği Tuhaf Bir Ateşkes
ABD Başkanı Trump, tarafların ateşkesi kabul etmesini “Harika” bir sonuç olarak niteledi. Muhtemeldir ki Trump’ın en sık kullandığı sözcük ‘harika’ olmalıdır. Oysa bu ateşkesin harika olabilecek çok da fazla yanları yok gibidir. Herhalde sık sık dile getirdiği gibi, Nobel Barış Ödülü’nü alabilmek için algı yönetimi yapıyordu.
Trump’ın ateşkes planının taraflarca kabul edilen ilk aşamasına göre HAMAS tüm esirleri serbest bırakacak, İsrail kuvvetleri de plandaki “sarı hat”tın gerisine çekilecekti.
Tarafların bunlara ilaveten talepleri çok farklı ve birbiriyle örtüşmemektedir. Örneğin İsrail, HAMAS’ın kesinlikle silah bırakmasını ve hatta ülkeyi terk etmesini istiyor. Buna karşılık HAMAS, şayet silah bırakırlarsa İsrail’in, savunmasız Filistin’i adeta hap gibi yutacağını ve Filistin diye bir devlet kalmayacağını ileri sürüyor.
İki devletli çözüme yanaşan ABD ile Avrupa’dan İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya gibi ülkeler de iki devletli çözümü isterken, HAMAS’ın silah bırakması gerektiğinde ısrarcılar.
İsrail, cezaevlerindeki 250 Filistinliyi serbest bırakacağını açıklarken, HAMAS ise hapisteki Mervan Barguti gibi lider isimlerin ve “şehit”lerin cenazelerini de istiyor. İsrail ise bunu kesinlikle reddediyor.
İki devletli çözüm konusunda Trump kaçamak cevaplarna karşılık küresel çapta ciddi bir aşama kaydedildi. Ancak İsrail’de Netanyahu Hükümeti böyle bir gelişmeye kapalıdır. Unutulmasın ki 7 Ekim 2023 HAMAS saldırısının ardından Netanyahu “Ortadoğu haritası yeniden çizilecek!” bağlamında bir söz sarf etmişti.
Trump’ın ateşkes sözünü sarf ettiği günden itibaren en azından İsrail kabinesinin ateşkesi kabul ettiği 9 Ekim akşamına kadar İsrail’in vahşeti devam etti. İsrail’in bu geçiş dönemindeki vahşeti sonucu onlarca Filistinli hayatını kaybetti, yüzlercesi yaralandı. Zira, ateşkesi “En iyi Filistinli, ölü Filistinlidir!” diye fırsata çeviren bir Netanyahu Hükümeti var.
İsrail’i bu düşünceye iten de, en büyük küresel güç olduğunu ileri süren ABD’nin bir zamanlar, Avrupa’dan gelen hemcinslerine yeni yerleşim yerleri açmak için “En iyi Kızılderili, ölü Kızılderilidir!” diye tarihe geçen insanlık dışı örneğidir.
Bu tuhaf ateşkesin diğer aktörleri arasında, görüşmelerin yapıldığı Mısır, Katar ve Trump’ın “harika işler yaptı!” diye övgüler dizdiği Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bizzat kendisi var.
Esir takası için verilen 72 saatlik mühlet için kronometreler 10 Ekim saat 12.00’da başladı. Bu takastan sonra neler olacağı henüz belirgin değil. Ancak 9 Ekim akşamından itibaren Gazze şehrinden güneye savrulan insanlar, %90’ı imha olan şehirlerine doğru yola koyuldular. Vasıtası olanlar şanslılar araçlarıyla, olamayanlar ise yüzlerce metreyi bulan kalabalık kuyruklar halinde yuvalarını bulmak umuduyla yürüyüşe geçtiler. 10 Ekim akşamı da İsrail kuvvetleri Gazze Şeridi’nin %53’ünü kontrol altında tutabilecekleri sarı hatta çekildiler.
Ateşkes Konusunda AB, Çin, Arap Birliği ve İİT’ndan Hayal Kırıklığı Tutum
AB, ‘arka bahçesi’ sayılabilecek bir coğrafyada hiç bir etkinlik, hiç bir kararlılık gösteremedi. Tıpkı 1992-1995 döneminde Bosna-Hersek iç savaşındaki gibi donuk, silik ve hareketsiz kalarak küresel ve bölgesel sorunları çözmekte bir kez daha sınıfta kaldı.
AB, önleyebileceği Rusya-Ukrayna savaşındaki gibi, ilk ve karar hareketini gene ABD’den bekledi. Son yıllarda Rusya-Ukrayna ve İsrail-HAMAS çatışmaları gibi bölgesel ve küresel sorunların çözümünde, yıllardır adaylık kapısında beklettiği Türkiye’nin tek başına sağladığı katkıya dahi yaklaşamadı. Aksine bazıları İsrail’in vahşetine silah ve mühimmat yetiştirdiler.
Keza, gelinen günde en az ABD kadar etkili bir “küresel güç” olarak köpürtülen Çin de bu soruna bulaşmayarak son derece bencil ve liderlikten yoksun bir ülke portresi çizdi! Teknoloji, ekonomi ve giderek yükselen askeri gücüne bakarak Çin’i köpürtenler boş yere bu ülkeden yeni bir küresel lider beklemesinler!
Bir diğer küresel aktör Rusya için söylenebilecek fazla bir söz yok. Zira Ukrayna ile savaş sebebiyle uluslararası alanda kaybettiği prestiji henüz geri kazanamadı. Savaş devam ettiği sürece de kazanamayacağı belli. Ortadoğu’da Rusya’yı dinleyebilecek pek fazla devlet olduğu olmadığından, etkisi de oldukça sınırlı kalacaktı.
Yeri gelmişken İslam İşbirliği Teşkilatı ile Arap Birliği’ne de dokunmak gerekli. Adeta bacaklarının arasındaki Filistin, İsrail’den iki yıl boyunca akıl almaz şekilde dayak yedi ama sadece kınamakla yetindiler. Özellikle “birliğin anlamını kavrayamayan” Arap Birliği ise sınıfın sonuncusu olarak sınıfta kaldı!
Sonuç
Ateşkesin başarılı olması, kalıcı barışın tesisi arzu edilse de, tarafların talepleri arasında “kabul edemeyecekleri” kadar örtüşmeyen hususlar vardır. Dünyanın “Filistin Sorunu”, dediği ancak sınır tanımayan saldırganlığı ile “İsrail Sorunu” denilecek sorunun çözümü yakın değil gibidir.
Bu arada Nobel Barış Ödülü bekleyen Trump’a da bir çift sözümüz var: Hangi savaşı bitirdin? Söz verdiğin gibi Rusya-Ukrayna savaşını sonlandırabildin mi? İsrail-HAMAS ateşkesi sana göre savaşı bitirmek için yeterli mi? Hindistan-Pakistan çatışmasını sona erdirdiğini söylüyorsun, oysa bu iki ülkenin geçmişte de böylesi kısa süreli çatışmaları gerçekleşmiş, her ikisi de nükleer güç olduğu için çatışmaları sürdürmemişlerdi.
Başkanlık koltuğuna oturalı 5 ay dolmuşken İran’a hava saldırısı düzenleyen başkası mıydı? Eğer bu haline bakarak Nobel ödülünü alırsan, ödül komisyonu zan altında kalacaktır. Şayet küresel güce güvenerek dünyayı en kısa sürede en fazla sayıda tehdit eden birine bu ödül verilecek olsaydı biz de ‘Trump’ derdik!
Nobel Komitesi 10 Ekim’de 2025 Nobel Barış Ödülü için “Demokratik değerlerin cesur savaşçısı” diye nitelendirdiği Venezuelalı muhalif siyasetçi Maria Corina Machado’yu seçti. Beyaz Saray bu sonucu beğenmemiş. Acaba Türkiye’de de beğenmeyenler var mıdır?
YORUMLAR