Ceyhun BOZKURT – 17 Temmuz 2025
İsrail, 8 Aralık’taki devrimin hemen ertesinde Suriye’nin tüm askeri üslerine büyük saldırılar düzenledi. Bu saldırılarda Suriye’nin askeri araç-gereç-silah-mühimmat vb. malzemeler büyük zarar gördü.
Sonrasında işgallerini ve saldırılarını sürdürdü. Golan Tepelerinden daha da ileri giderek Kuneytra bölgesinde ve Şeyh Dağı’nda işgal gerçekleştirdi. Ayrıca Suriye’nin güneyinde belirli alanlara bombardıman yapmayı sürdürdü.
Şimdi ise Şam’ı vuruyor.
Hem de Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı ve Genelkurmay Başkanlığı’nı.
Suriye gibi 13 yıl süren çok kanlı bir iç savaştan çıkmış ülkenin toparlanmasının 3 sacayağı vardır.
- Siyasi istikrar
- Güvenlik
- Ekonomi
Siyasi istikrarı ve güvenliği devre dışı bırakırsanız, ekonomik gelişme de söz konusu olmaz. İşte İsrail, Suriye’yi tamamen kendine bağlayacak şekilde kör-topal bırakmak istiyor.
Ama bilmediği veya öngöremediği şey şu: Saldırdıkça, bölgedeki nihai çözümün ana gücünü devreye sokacak hale getiriyor.
O gücün adı da Türkiye…
Saldırıların Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Cumartesi günü açıkladığı “Kudüs İttifakı” çağrısının hemen sonrasında yapılması dikkat çekici. İsrail bu çağrının altını boşaltmak için büyük ihtimalle;
a) İşbirlikçi Dürziler
b) İşbirlikçi Aleviler
c) PYD-YPG kontrolündeki Kürtleri kullanmak isteyecektir.
Askeri strateji konusunda öngörüleriyle dikkat çeken Doç. Dr. Kemal Olçar hocamız/komutanımız da, İsrail’in Davut Koridoru’na doğru ilerleme hareketliliğine dikkat çekti. El Tanf Üssü’ndeki ABD gücünden (Trump’çıların kulakları çınlasın) destek alan İsrail’in PYD işgalindeki topraklara, hatta Irak’a uzanan bir hattı kontrol altına almak istediğine dikkat çekti. Bu kapsamda saldırdığı bölgelere bakıldığında Olçar hocamız öngörüsünde haksız görünmüyor.
Yani İsrail bir taraftan Suriye’yi zayıf tutmaya çalışırken, diğer yandan Irak’ı kontrol altına alabileceği, İran’ı da hırpalayacağı Davut Koridoru’nun inşasına girişmiş olabilir.
Nihai hedefin de Türkiye olacağını tekrar söylemeye gerek yok.
YORUMLAR