Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Avatar photo
Ersoy Dede

Kıbrıs’ta Bir Seçim Bitti Ama Dava Bitmez! – Ersoy Dede

Ersoy DEDE – 20 Ekim 2025

 

Sandık değişti, ama Türk milletinin kararı değişmez

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bir seçim atlattı.

Ersin Tatar kaybetti, Tufan Erhürman kazandı.

Ama biz biliyoruz ki bu sadece bir “seçim sonucu” değil, Kıbrıs davasında yeni bir sınavdır.

Çünkü Kıbrıs’ta sandığın sonucu, çoğu zaman uluslararası bir mühendisliğin sonucudur.

Birileri Lefkoşa’daki yönetimi değiştirerek, Türk tarafını yeniden masaya çekmek, “federasyon” tuzağını tekrar ısıtmak istiyor.

Ama Türkiye bu oyunu defalarca gördü.

Ve artık hiçbir “çözüm” adı altında kendi tezini pazarlık konusu yapmayacak kadar tecrübeli bir devlettir.

ANKARA’NIN TEZİ, MİLLETİN YEMİNİDİR

Ankara’nın Kıbrıs politikası ne bugünün hükümetine, ne bir partinin görüşüne bağlıdır.

Bu politika, Cumhuriyet’in derin hafızasının, Türk milletinin yeminidir.

Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır.

Bu sadece bir slogan değil, bir tarihi zorunluluktur.

1974 Barış Harekâtı sadece bir askerî zafer değil,

EOKA’nın zulmü altında ezilen bir halkı yeniden hayata döndüren bir kurtuluş manifestosudur.

Türk askeri o gün Kıbrıs’a girdiğinde emperyalizme, sömürgeciliğe, ikiyüzlülüğe karşı da yürüyordu.

Bugün o yürüyüş hâlâ devam ediyor;

sadece cephe değişti: artık o cephe diplomasi masası.

TARİHİN TEKRARI İÇİN YENİ SENARYOLAR

Batı’nın Kıbrıs’a ilgisi hiçbir zaman insan haklarıyla, demokrasiyle, “barış” söylemleriyle ilgili olmadı.

Kıbrıs, İngilizler için bir askeri üs, Yunanistan için “Megali İdea”nın parçası,

AB için Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi kuşatma noktasıdır.

Yani Kıbrıs, Türk’ü nefessiz bırakmak isteyenlerin gözünde stratejik bir zincirdir.

Bu zinciri kıran Türkiye oldu.

1974’te İngiliz üssüne rağmen, ABD ambargosuna rağmen, NATO baskısına rağmen o adaya çıktı.

Bugün Ankara’nın Kıbrıs’taki varlığı, o günkü cesaretin devamıdır.

Ama şimdi o zincir, federal çözüm adıyla yeniden örülmek isteniyor.

Tufan Erhürman’ın kazandığı seçim, bu zincirin ilk halkası yapılmak isteniyor.

Brüksel’in, Atina’nın ve Güney Lefkoşa’nın sevinci boşuna değil; çünkü onlar, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki nefes borusunu yeniden sıkma hayali kuruyor.

KIBRIS, MAVİ VATAN’IN ANAHTARIDIR

Kıbrıs sadece bir ada değil,

Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin güvenlik kuşağının, deniz yetki alanlarının, enerji hatlarının kilit noktasıdır.

Kıbrıs olmadan Mavi Vatan haritası eksik kalır.

Bu yüzden Türkiye’nin o adadaki askeri varlığı bir tercih değil, zorunluluktur.

Bugün kim “asker çekilsin, federasyon konuşulsun” diyorsa, aslında Türkiye’nin Akdeniz’deki varlığını hedef alıyor.

Kıbrıs’tan bir adım geri atmak, Akdeniz’den bir nefes eksiltmektir.

Bu, sadece diplomatik bir risk değil, jeopolitik intihardır.

AB’NİN “ÇÖZÜM”Ü, TÜRK’ÜN TUZAĞIDIR

Batı, 2004’te Annan Planı’nda Türk tarafını kandırdı.

Türkler “evet” dedi, Rumlar “hayır”.

AB söz verdi, “Türk tarafını ödüllendireceğiz” dedi.

Ne oldu?

Rum kesimi üye yapıldı, Türk tarafı dışlandı.

İzolasyonlar devam etti, sözler unutuldu.

Bugün “federal çözüm” diyen herkes, o ihanetin ikinci perdesini oynamaktadır.

Erhürman yönetiminin söylemi, ne yazık ki bu oyunu fark edemeyen bir teslimiyetin dili.

Rum’la eşitlik ancak iki devletli çözümle mümkündür.

Ortak devlet hayali, 1963’te kanla, gözyaşıyla bitmiş bir hayaldir.

O defter kapandı; açan, tarih önünde sorumludur.

ANKARA SUSMAZ, MİLLİ ÇİZGİ SAPMAZ

Bugün bazı çevreler, “Ankara seçime saygı duymalı” diyerek Türkiye’yi sessizliğe çağırıyor.

Evet, Türkiye her seçime saygı duyar.

Ama Türkiye, devletin bekasını tehdit eden bir çizgiye asla seyirci kalmaz.

Ankara’nın Kıbrıs’taki kararlılığı, sadece diplomatik değil, varoluşsaldır.

Bu yüzden, Erhürman yönetimi hangi söylemi benimserse benimsesin,

Türkiye o adadan çekilmeyecek, Türk varlığını korumaya devam edecektir.

Kıbrıs Türkü şunu iyi bilmelidir:

Türkiye’nin desteği olmadan ne güvenlik, ne özgürlük, ne egemenlik mümkündür.

Rum’un kucağına oturan, ertesi gün tarih kitaplarında “azınlık” olarak anılır.

KIBRIS’TA GERİ ADIM, TARİHTE YÜZKARASIDIR

Bugün Brüksel’de sevinç var, Atina’da tebessüm, Lefkoşa’da alkış sesleri…

Ama Ankara’da sessiz bir kararlılık var.

Çünkü Türkiye biliyor ki, bu sadece bir siyasi değişim değil,

Kıbrıs davasını gölgelemek için hazırlanmış bir stratejik hamledir.

Türkiye’nin cevabı net olacaktır:

Kıbrıs’ta egemenlik tartışmaya açılmaz.

Kıbrıs Türkü, Rum’la eşit değildir — egemendir.

Ve o egemenlik, Mehmetçik’in kanıyla mühürlenmiştir.

Ne AB’nin fonu, ne Rum’un masası, o mühürü silebilir..

SON SÖZ: BİR SEÇİM BİTER, BİR MİLLETİN İRADESİ ASLA BİTMEZ

Bugün Tufan Erhürman seçim kazandı ama Türkiye’nin tezleri, şehit kanıyla yazıldığı için asla kaybetmez.

Kıbrıs Türkü’nün geleceği Brüksel’in raporlarında değil, Ankara’nın kararlılığında yazılıdır.

Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır!

Ve kim bu hakikati sulandırmaya kalkarsa,

karşısında sadece Ankara’yı değil; tarihi, şehitleri ve Türk milletinin iradesini bulacaktır.

Bu dava bir diplomasi masasında değil; Erenköy’de, Boğaz’da, Girne’de yazıldı.

O gün bu millet “geri adım” demedi ..

Bugün de demeyecek!..

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER