Bercan TUTAR – 23 Ağustos 2024 Putin’in elini sıkmaktan başka çareleri kalmadı
Ukrayna savaşının üzerinden iki buçuk yıl geçtikten sonra Amerikalı analistler artık Rusya’nın haklılığını, gücünü ve Batı’nın zayıflığını itiraf etmeye başladı. Rusya lideri Vladimir Putin’i şeytanlaştırmaya çalışan Amerikan psikolojik harp mekanizmasının en tanınmış figürlerinden biri olan George Friedman bile artık Moskova’nın haklı stratejik ve jeo-poitik endişelerle Ukrayna’ya girdiğini söylüyor.
‘Gölge CIA’ olarak nitelenen Stratfor adlı stratejik analiz merkezinin kurucusu olan Friedman, 20 Ağustos tarihli son yazısında “Rusya, Rus İmparatorluğu ve Sovyetler Birliği’nin eski bir parçası olan Ukrayna’yı işgal etti. İşgalin nedeni jeo-stratejikti.. Moskova haklı olarak düşman bir gücün Ukrayna üzerinden batıdan ve güneyden Rusya’yı yukarı doğru işgal edebileceğinden korkuyordu. Napolyon ve Hitler’in işgalleri için durum böyleydi” tespitinde bulunuyor.
Geldiğimiz aşamada Ukrayna’da bataklığa saplanan ve yıpratma savaşında Rusya’yı askeri ve ekonomik olarak alt etmenin zorluğunu gören ABD liderliğindeki Batı dünyası yavaş yavaş strateji değişikliğine gidiyor. Bunda Moskova’nın en başından itibaren düşman güçlerinin yok edilmesinden ve bütün Ukrayna’yı ele geçirmekten ziyade bazı şehirlerin ele geçirilmesine öncelik vererek Kiev’deki Batı maşası rejim yerine tarafsız ve Rusya ile düşman olmayan bir siyasi değişimi öncelemesinin de payı var.
Ukrayna’nın Rusya topraklarına yönelik saldırısının Batı’nın son çırpınışları olduğunun altını çizen bir uzman da CIA’nın Rusya analizi direktörü ve Irak’ı işgal eden George Bush’un yardımcısı Dick Cheney’nin danışmanlığını yapmış George Beebe. “Ukrayna’nın Rusya’ya Müdahalesinin Tehlikeleri” adlı son yazısında “Kiev manşetlere çıkmayı başarmış olsa da, misyonun gerçekte neyi başaracağı henüz belirsiz” diyor Beebe.
Avustralya Ulusal Üniversitesi Stratejik ve Savunma Çalışmaları Merkezi Üyesi ve Rusya uzmanı Matthew Sussex de aynı kanıda. Sussex, adeta bir baltaya sap olamayan çocuklarının geleceklerinden endişe eden ebeveynlerin hâlet-i ruhiyesiyle yazmış. Asia Times’taki son yazısında kullandığı “Ukrayna’nın Kursk’taki sonu ne olacak?” başlığı Batı’nın yaşadığı çaresizliği ve Kiev’in çılgınlığını özetliyor zaten.
Bu açıdan bakıldığında, Kiev’in Rusya’ya girmesi hesaplanmış bir kumar. Fakat Putin, Ukrayna saldırısına verilen yanıtı bir “terörle mücadele operasyonu” olarak adlandırarak hesapları bozdu. Kiev’i savaşta rakip görmediğini gösterdi. Bu nedenle Kursk’taki işgal girişimini bastırma işini Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB) başkanı Alexander Bortnikov’a verdi.
Haliyle Batı için Ukrayna’da zafer artık imkânsız. Nitekim Ukrayna dışında bu savaşın en büyük kaybedeni konumundaki Almanya da vites değiştirmeye çalışıyor. Ukrayna’nın en büyük ikinci destekçisi olan Berlin Kiev’e yardımları azaltma kararı aldı.
Kaybettiklerini görüyorlar. Daha birkaç ay önce Fransa ve İngiltere’nin Ukrayna’ya asker gönderme çağrıları yaparken şimdi Almanya ve ABD’den geri vites yapan çıkışlar geliyor. Amerikan medyasında Mavi Akım-2’ye yönelik sabotajın faturasının daha şimdiden Vlodomir Zelenski’ye kesildiğine dair haberlerin servis edilmesi de bu sürecin bir parçası olarak okunuyor.
Zelenski’nin ve Batı’nın Ukrayna’daki hezimetten kurtuluş için tek yolu vardı ancak bunu kullanamadılar. Eğer Ukrayna, Rusya’nın en büyüklerinden biri olan Kursk nükleer santralini ele geçirmeyi başarsaydı, Kremlin üzerindeki pazarlık gücü önemli ölçüde artabilirdi. Rus ordusu tesise zarar vermeden veya tesisi yok etmeden santrali elinde tutan güçleri yerinden oynatmak için zorlanırdı ve Ukraynalı işgalciler, Putin’in herhangi bir müzakeredeki talepleri üzerinde bir kaldıraç olarak radyasyon yayma tehdidini kullanabilirdi. Ancak Ukrayna güçleri bu hedefe ulaşmaktan çok uzak kaldı ve Rusya’nın santrali savunan güçleri harekete geçirmesiyle artık buna ulaşma olasılıkları çok az. Son hamleleri de sonuçsuz kaldı. Artık bükemedikleri Putin’in elini sıkmaktan başka çareleri kalmadı. Şimdi buna hazırlanıyorlar.