Abdullah YILMAZ – 02 Ekim 2024
“Mü’minler arasında hayasızlığın yayılmasını arzu edenlere, işte onlara, dünya ve âhirette can yakıcı azab vardır.” (Nûr sûresi, 19)
RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin geçtiğimiz günlerde özellikle TV’lerdeki sabah kuşağı programlarıyla ilgili bazı önemli açıklamalar yapmış ve bir takım adımlar atacakları konusunda bilgiler vermiş. RTÜK birçok hayırlı işe imza atan güzide bir kuruluşumuz. RTÜK’ü yönetenler de, başta başkanı olmak üzere bu işlerin önemine vakıf değerli isimler. Allah işlerini kolaylaştırsın.
Bu girizgahtan sonra belirteyim ki, medya sektöründe üretilen içeriklerle ilgili esaslı yaptırımlar yapılmamasını bezen sesli bazen sessiz şekilde eleştirdik ve beklentilerimizi ortaya koymaya çalıştık. Bu beklentilerimizin karşılanmamasını tabii ki ülkenin genel yapısını hesaba katarak değerlendirdik. Toplumun her kesimime hitap eden içeriklerin olmasının işin doğasında olduğunu değerlendirdik, tevil yapmaya çalıştık.
Bu konuyu ele alırken aklımızdan çıkarmamamız gereken bir husus var. O da; medyada önümüze konulan şeyler asla toplumun menfaatine, çocukların hayrına, kadınların faydasına olsun diye konulmuyor. İstisnalar bulunmakta ama, ana akım işlerin hiçbirinde sosyal sorumlulukla hareket eden yok maalesef. İdeolojik gaye ile yapılanmış kuruluşlarda bile reyting kaygısı ile hareket edilir. İşin arkasında fonlama yapan bir mekanizma yoksa izlenme oranlarının artması için her türlü görüntüye maruz kalırsınız.
Bu sektör size bize izleyicisi olmayacak olan, gazetecilik diliyle haber değeri taşımayan hiçbir hayırlı içeriği asla sunmaz. Haber değeri olmayan bir iş için muhabirini olay yerine göndermez. Boşu boşuna yer işgal ettirmez. Medya kuruluşlarının ekranlarında, internet mecralarında veya gazete sayfalarında alakalı alakasız bir sürü içerikle karşılaşırız. Sözüm ona cesur pozlar veren kadınlar bu noktada en önemli içeriktir! Birçok TV kanalında haber programlarında bile alımlı ve dekolteli hanımların tercih edildiği gerçeğini biraz medya okur yazarlığı bulunan herkes anlayabilir. Diksiyon önemli azizim!
Bir Üzücü Beyrut Küfürü: Anneni Türk Dizisinde Gördüm!
Öte yandan filmlerde dizilerde cinsellik, çıplaklık acayip derecede önem arz ederken, sansasyon sevenler için sabah kuşağı programları imdada yetişiyor. Bu konuda yetki sahibi olanların maksatları elbette sizleri bizleri bir şekilde ekran başında tutmak ve reyting sıralamasında üst seviyelerde bulunmaktır. Sorsanız, “halk ne istiyorsa biz onu veririz abi” diye gevşek gevşek cevaplar alabilirsiniz. Medya sektöründe her izleyici kitlesi için içerik üretmek önem taşımaktadır! Böyle bir ortamda sorumlu yayıncılık beklentisinde olmak ahmaklıkla eşdeğerdir bu arada!
Bu noktada çok üzücü bir anekdot aktarayım: bundan 10 yıl önce Lübnan’a bir seyahatimiz olmuştu. Bizlere iyi derecede Türkçe bilen Lübnanlı bir rehber mihmandarlık etmişti. O sıralar akşamları Beyrut’taki en önemli sosyal aktivitenin evde oturup Türk dizisi izlemek olduğunu ve bazı kimselerin milletin ahlakını bozduğu için Türk dizilerine karşı çıktığını söylemişti. Yine o dönemler Beyrut’un en önemli küfürlerinden birisinin de çok af edersiniz; “akşam anneni Türk dizisinde gördüm” şeklinde olduğunu bizlere anlatmıştı. Benzer şikayetlerin balkanlarda da olduğunu duydum. Dünyaya medeniyet ve ahlak öğreten ceddimizin torunları olarak bizler de artık ahlaksızlık öğretiyoruz! Ne üzücü değil mi?
Bir analiz yapıyoruz ve yeri geldiğinde kimsenin görmediği, dillendirmediği gerçekleri ortaya koyacağız. O yüzden alınmaca, kırılmaca olmasın isterim. Bu gerçeklerin bir şekilde kayıtlara geçmesi belki de ilerleyen süreçte bir hayra vesile olacaktır kim bilir!
Ünlemi bu konuda bir gelişme yaşanmayacağına olan inancımdan dolayı koydum. Zira her geçen gün daha da rezil işlerle karşılaşıyoruz ve bu rezillikler yapanların yanına kar kalıyor. Yayınlanan dizilerde kimsenin aklına gelmeyecek her türlü çarpık ilişkinin yaşandığını görüyoruz.
Ve heyecan uyandıran içerikleriyle Imdb’de 9 üstü puanlar almış dizileri bile geride bırakan sabah kuşağı programları…
Arkası yarın tadında tüm ayrıntıların didik didik edildiği bu TV programları ülkeyi kasıp kavurmaya devam ediyor. En çarpıcı içeriği bulanın ön plana çıktığı bu programlar sayesinde, kadınlarımızın önemli bir kısmının psikolojisi yerine geliyor! Dindarı dinsizi, eğitimlisi veya eğitimsizi fark etmeksizin ekran başında aile içinde yaşanmış ne varsa en rezil ayrıntılarına kadar büyük bir merakla izlemekte. En kötü örnekler gözümüzde normale dönmüş durumda.
Yıllardır bahsettiğimiz gündüz kuşağı programları, evlilik programları veya çarpık ilişkilerin yer aldığı dizilerle alakalı şikayetlerimizi dillendirmekteyiz ama bir şekilde bu yayınlar bizlere sunulmaya devam etti. Birçok programda yer alan kişilerin de akıl sağlığı açısından sağlıklı olmadıklarını da müşahede ediyoruz. Zaafı olan insanların bu hallerinden reyting çıkarmak en hafif tabirle ahlaksızlıktır!
80 milyonluk bir ülkeyiz ve bu kadar insanın yaşadığı bir ülkede mide bulandırıcı olaylar her zaman yaşanabilir. Bu konularda devletin ilgili birimleri gerekeni yapar ve işin reklam olmasına müsaade edilmez. Bazı şeyler domino etkisiyle yayılabilir. Bu konularda sorumlu davranmalı ve kötülüğün yayılmasına hep beraber engel olmalıyız. Ayrıca bu tür konulara meraklı olup takip yapmak dinen de sakıncalıdır. Aslolan baştaki Ayet-i Kerime’de de yer aldığı üzere kötülükleri ve hayasızlıkları yaymamak, örtmektir.
Biz, kadının da reyting malzemesi olmasını reddediyoruz! Ekranlarda insanların şehvetlerini harekete geçirecek içerikleri de istemiyoruz! Horoz dövüşü gibi kavgalara sahne olan programlardan da bıktık usandık artık. Aile kavramına zarar veren içerikleri de istemiyoruz! RTÜK’ü yönetenlerden de artık yetkilerini kullanıp bu akıl tutulmasına engel olmalarını bekliyoruz. Başlıkta “ayarsız hayatlar” dedim ama, bu içerikleri büyük bir heyecanla takip edenleri nereye koyacağımızı da herkesin vicdanına bırakıyorum!
Bir de LGBT içerikli veya ahlaksızlık barındırmayan yapımları kabul etmeyen dijital mecralarımız var. Onu da bilahare konuşuruz.
Netice itibarıyla ekranların genel ahlaka aykırı içeriklerden temizlenmesini istiyoruz, vesselam…