Ceyhun BOZKURT – 22 Mayıs 2025
Çocuktum PKK ile tanıştığımda.
Zaten deyim yerindeyse doğum yıllarımız aynı. Ben 1978 Haziran, örgütün ilanı aynı yılın Kasım ayı… Aynı yaştayız.
Rahmetli babam Remzi Bozkurt, siyasetle de ilgilendiği için gündemi yakından takip ederdi. Ben de babamla oturur haberleri izlerdim. Örgütün saldırılarıyla ilgili haberlerde babam örgüte lanet okurdu. Her normal insan gibi örgütten nefret ederdik.
İlk defa yakınımda, yaşadığım şehirde PKK saldırısını ve uzun süreli çatışmayı yaşadığımda 13 yaşımdaydım. Muş birçok kente göre daha güvenli olduğu halde 1991 yılında yaklaşık 1,5 saat süren bir çatışma yaşanmıştı. Hemen ışıkları kapatmış, annem, ben ve kardeşim yere çökmüştük. Korkudan sabaha kadar uyuyamadığımı hatırlıyorum.
Vatan Sevgisiyle Büyümek
Teröre, terör örgütüne nefretim küçük yaştan başlamıştı. Ailemden öğrenmiştim vatan sevgisi, Atatürk sevgisini…
Ailemde Atatürkçü de vardı ülkücü de…
Sonrasında terörle ve terör örgütüne nefretle büyümeye devam ettik.
Gençliğimde ve mesleğimin her aşamasında Doğu ve Güneydoğu’ya ayrı ilgi duydum. Doğduğum ilin, bölgesinin terörle anılmasına karşı terörle, naçizane mücadeleyi kalemle yapmaya başladım. Her zaman bu mesleğin en güzel aşaması olarak gördüğüm muhabirlik aşamamda işçi-sendika, CHP muhabirlikleri yaptım ama terörden dolayı gönlümde her zaman savunma, güvenlik, terör, istihbarat konularına eğilmek vardı.
Terörden de terörden beslenenlerden de nefret ederdim ve bir gün örgütün artık ortadan kalktığının hayaliyle hep elimden geleni yaptım. Benim elimden yazmak, haber yapmak geliyordu. Bunu yaptım. Açılım ve çözüm süreçlerinde itiraz eden taraftaydım. İtirazımı haberlerle, yazılarla ve yazdığım bir kitapla gösterdim. Naçizane mücadelem buydu.
24 Temmuz 2015: Dönüm Noktası
24 Temmuz 2015 tarihi dönüm noktası oldu. Ülkemizin belli bölgelerinde kırsalda ve şehirde güç merkezleri oluşturan örgüte FETÖ gibi ihanet odaklarına ve DEAŞ gibi terör örgütlerinin saldırılarına rağmen Türk devleti Hızır gibi yetişti. Geçen 10 yılda PKK ezildi. Kaçacak yeri kalmadı.
1982 sonunda üslenmeye başladığı Irak’ın kuzeyinde bile artık barınamıyor ve Türkiye ile sınırı ortadan kaldırıldı. Çünkü kilit kapatıldı.
Bu başarıda kahramanlarımızın emeği büyük.
Şehitlerimizin, gazilerimizin, ordumuzun, polisimizin, korucularımızın, istihbaratçılarımızın her bir ferdinin emeği, mücadelesi büyük.
Şehitlerimize duanızı bu yüzden hiçbir zaman esirgemeyin.
Onların sayesinde bugün Nusaybin’de kırsalda, dağ başındaki Güneydoğu’nun Sümela’sı Mor Evgin Manastırı’na elinizi kolunuzu sallayarak gidebiliyor, Bagok’ta piknik, Berçelan’da kamp yapabiliyor, İkiyaka’da semaverinizi yakıp çayınızı yudumlayabiliyorsunuz.
Gabar’da petrol çıkarabiliyorsunuz.
Tahir Elçi’nin öldürüldüğü Dört Ayaklı Minare’de, dünyanın bir sur içindeki en büyük kenti Diyarbakır’da ve ilçesi Sur’un her bir köşesinde turist olarak gezebiliyor, esnaf olarak turizmden faydalanabiliyorsunuz.
Onlarca, yüzlerce örnek sayabilirim.
PKK ve Destekçileri Neden Rahatsız?
Ama birileri bu süreci hazmedemiyor.
Kandil’deki bazı elebaşları ve içimizde (samimi kaygılarını dile getirenler hariç) bazı sözde milliyetçiler dahil…
Stratejileri karşılıklı olarak şu:
“Örgüt elebaşları meydan okuyacak, sanki örgüt kazanmış edasıyla hareket yapacaklar, yıllar önce öldüğünü herkesin bildiği Ali Haydar Kaytan ve Rıza Altun için anmalar düzenleyecekler, birileri de bunu gerekçe göstererek ‘Bakın PKK kazandı’ diyecek.”
Oysa ne PKK kazandı ne de örgütün bunları söylemeye, talep etmeye gücü var…
“Başımızda SİHA’lar, uçaklar geziyor bu yüzden dışarı çıkamıyoruz, kongre toplamamız zor” diyenlerin şimdilerde konuştukları talepleri hayata geçirme güçleri var mı?
Kalın ve büyük harflerle vurgulayıp altını çizelim: YOK
Diyebilirsiniz ki “Durum böyleyse neden bunları yapmalarına izin veriliyor, gereken yanıt verilmiyor”.
Bunu yetkililere sorma hakkınız elbette var. Ama zaten siz görmüyor musunuz gerçekleri.
Özetle, yazımın başındaki bölüme tekrar döneyim:
Gözümü açtığımdan itibaren PKK terör örgütü vardı ve artık ömrümün kalanını PKK’sız yürütmek istiyorum. Tek bir taviz vermeden işletilen süreci de destekliyorum.
Gün gelir, PKK içinden birileri çıkar, “Devam ediyoruz” der veya ayrı örgüt kurar. O zaman yine bu kalem, onlarla amansız mücadeleyi sonuna kadar savunur.
Geçmişte yazdıklarım, gelecekte yazacaklarımın teminatıdır.
YORUMLAR