Ceyhun BOZKURT – 09 Haziran 2025
Dünyada zulümler, acılar sürüyor.
Mücadeleler de…
Bir tarafta Gazze’de yaşanan acımasız soykırım.
Diğer yanda Afrika’da sömürüye karşı amansız bir kavga…
Birileri medeniyetlerin sonunu kendi penceresinden getirmeye çalışırken o pencerenin dışarıdan bakıldığında pek de Batılıların gördüğü gibi görülmediğini öğrenmeleri çok yeni oldu. Ama artık geri dönüşü olmayan bir yola girildi. Dünyada kartlar da, topraklar da, sular da yeniden dağıtılıyor.
Sömürülen ülkeler bağımsızlık istiyor.
Katledilen, soykırıma maruz kalan insanlar özgürlük istiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi, dünyada çok sayıda ülke, 5 ülkenin iki dudağı arasındaki kaderinden çıkmak istiyor.
Dünya Batı emperyalizminin çökmesini istiyor
Bağımsız ülkelerle dolu, daha adil bir dünyanın kurulması için direnişe liderlik eden ülkelerden biri de Türkiye.
NATO üyesi olmasına rağmen çıkarlarını Brüksel’e veya oraya hakim olan Vaşington’a, Londra’ya değil Ankara’ya göre ayarlayan bir ülke haline geldik. Bu da kolay olmadı tabii.
Mücadeleler verdik, vermeye de devam ediyoruz (Aman rehavet olmasın)
Bu mücadelelerle önümüze kurulan çok sayıda bariyeri, barikatı yıkıp attık.
“Ağır sanayi üretimi yapamazsınız” dediler, yaptık.
“Gladyoyu, darbecileri, cuntaları yenemezsiniz” dediler, yendik.
“Kendi silahınızı, uçağınızı, tankınızı üretemezsiniz” dediler, ürettik, üretiyoruz.
“Kıbrıs Türklerinin devletini kabul ettiremezsiniz” dediler, federasyon saçmalığını bıraktık, iki devletli çözüme geçiş yaptık. İnşallah Kıbrıs Türk Devletini, yani KKTC’yi de kabul ettireceğiz.
“Petrol, doğalgaz çıkaramazsınız” dediler, çıkardık, çıkarmaya devam ediyoruz.
“Doğu Akdeniz’i, Adalar Denizi’ni sakın kendi coğrafyanız olarak göremezsiniz” dediler, Mavi Vatan’ı doktrin yaptık, önlerine koyduk, her geçen gün güçlenen donanmamızı da önlerine duvar olarak koyduk.
Bunları elbette bir günde başarmadık
Elbette geçmişten bugüne verilen mücadelelerle bu aşamaları geçtik. Ama esas kırılma noktası içerideki ihanet çetelerinin, Gladyo unsurlarının etkisini kırılması oldu. Bu sayede çok aşamayı geçebildik. Yoksa Kıbrıs Barış Harekatı’nı, Çelik Harekatı’nı yaptığımızda da ilerletme irademiz vardı. Ama ortaya her irade koyuşumuzda sırtımızdan hançeri yedik.
Darbelerle yedik.
Siyasi ve ekonomik krizlerle yedik.
Sokak olaylarıyla yedik.
Ve terör eylemleriyle yedik.
Evet, “Başınıza musallat ettiğimiz terör belasını yenemezsiniz” de dediler. Bir karış toprağımızı bile vermedik ve fiilen 41 yıl boyunca bizi uğraştırdılar. Örgüte darbeyi indirdiğimiz her defasında bizi oyalayıp örgütü yeniden ayağa kaldırdılar. Nusaybin’de çukur kazan militanları 155’e ihbar eden teyzenin kapısına 10 dakika sonra polis değil, o çukuru kazan militanlar “Bizi polise şikayet etmişsin” diye gittiler. Bunlarla mücadele ettik. Ama nihayetinde artık kritik eşiği 41 yıl sonra aştık.
Bölücü terör örgütünü 1973 yılında Çubuk Barajı’ndaki ilk toplantıdan itibaren organize eden, 1978’de resmen ilan eden, kuran, yöneten kurucu lideri Abdullah Öcalan bile “Örgüt ömrünü tamamlamıştır(…) tüm gruplar silah bırakmalı, PKK da kendisini feshetmelidir” dedi.
Buraya nasıl gelindi, çokça konuşulacak. Üzerinde kitaplar yazılacak.
Ama terörü bitirmek üzereyiz.
Diyeceksiniz ki, “örgütün ve bazı siyasilerin açıklamaları pek de silahı bırakmaya niyetli açıklamalar değil”.
Bu sözlerde haklılık payı olmakla beraber, Duran Kalkan’ın “Bazıları çok akıllı! Bu kadar savaş istiyorlarsa kendileri savaşsınlar” cümlesi aslında kritik cümle.
Örgütün Kandil’deki lider kadrosundan olan Kalkan bakın ne diyor:
“PKK’nın örgütsel yapısını feshetme, örgütsel çalışmalarını durdurma kararı yine böyle bir dönemde, böyle bir ayda verildi. (…) Aynı tarihte bir şehadetin (PKK’lı Haki Karer’in öldürülmesini söylüyor-CB) anısıyla başlayan ve 48 yıl süren büyük özgürlük direnişi, özgürlük savaşı, tekrar aynı şehadet yıldönümünde rolünü oynamış, görevlerinin gereğini yerine getirmiş, yapacaklarını başarmış olarak sona eriyor.”
Örgütün teorisyenlerinden olan Duran Kalkan’ın açıklamaları, örgütün lider kadrosunun fesih kararına uyacağını gösteriyor.
Dünyanın her tarafındaki bu tür terör örgütlenmelerinde, kurucu lider bırakıyoruz derse o örgüt bitmiş demektir. Devam etmek isteyenler başka bir örgütlenmeyle ve çok zayıflayarak devam eder ve ezilirler. PKK’da da bu olacaktır. Kabul edip silahları bırakanların, taviz verilmeden ve milletin büyük çoğunluğunun da içine sineceği düzenlemelerle yeniden topluma kazandırılır. Böylece terörün artık gündemimizden çıktığı bir Türkiye’nin güçlü inşasının yolu açılır.
İşte o zaman gerçek bir bayram kutlarız.
YORUMLAR