Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Avatar photo
Celalettin Yavuz

Türk Ekonomisi Gelişiyorsa Neden Yunanistan’a Kıyma Turizmi? – Prof. Dr. Celalettin Yavuz

Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 23 Ekim 2025

 

Her ne kadar ağırlıklı olarak güvenlik politikaları üzerine yazıyor olsak da, son yıllarda ekonomideki gidişatın ücretlileri ve özellikle emeklileri acımasızca hırpalamayı sürdürmesi sebebiyle  bu konulara da değinilmektedir. Çünkü bir emekli olarak bu bu konuda tarafım!

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ekonomik Göstergeleri ve Yunanistan’a Kıyma Turizmi

Trakya bölgesinden sınıra yakın Yunan kentlerine günübirlik “süpermarket turizmi” ya da “kıyma turizmi” düzenleniyormuş. Edirne civarından hareketle Yunanistan’ın Dedeağaç şehrine sabah hareket edip, akşama dönüşün bedeli 39 Avro imiş.  Büyük süpermarketlere düzenlenen turlarda Trakyalı vatandaşlar beraberlerinde getirdikleri boş valizleri doldurarak geri dönüyor. Tabii ki gümrükte de isteyen indirimli sigara ile içkiye de ulaşabiliyor.

Türkiye’de ne et fiyatları, ne de diğer gıda fiyatları frenlenemez iken, Yunanistan’da dana kıymanın kilosu 6 avro (300 TL) ve neredeyse Türkiye’dekinin yarısı kadar… Benzer şekilde süt ürünleri, bebek mamaları ve temizlik maddeleri de kıyaslanamayacak kadar ucuzmuş. Kur dalgalanmaları yok, enflasyon yok, tedarik zincirlerinde aksama yok ve fiyat istikrarı var.

Hal böyle iken 16-17 Ekim 2025 tarihlerinde İstanbul’da düzenlenen Türkiye-Afrika 5. İş ve Ekonomi Forumu’nda Cumhurbaşkanı Türk ekonomisi için pembe tablolar çizdi. Erdoğan’a göre cari fiyatlarla dünyanın en büyük 17’nci, satın alma gücü paritesine göre se 12’nci sıradaymışız. Hatta bu yıl 11’nci sıraya bile yükselebilirmişiz.

2002’deki 238 milyar dolarlık milli gelir 2024’te 1.5 trilyon dolara, o dönemdeki 3.608 dolarlık kişi başına gelir 2025’in ilk yarısında 17 bin dolara yaklaşmış. 36 milyar dolarlık ihracat, 270 milyara, turizm geliri de 61 milyar doların üzerine çıkmış. Bunlara ilaveten bina sayısı, havaalanları, derslik, üniversite sayıları ile sağlık alanındaki sayıları da verdi. Ancak burada eksik olan şu hususu pas geçti: Hane halkı satın alma gücü ne oldu?

Eğer o da gelişmiş olsaydı Yunan şehirlerine “kıyma turizmi” düzenlenir miydi? Bu arada Türkiye’de 5 milyona yakın insan devlet destekli sosyal yardım alıyormuş. Bu sayı Danimarka ve Norveç gibi ülkelerin nüfusundan fazla!

İlk milli otomobilimiz TOGG’un üretilmesine ve Eylül 2025’te Münih’teki fuarda görücüye çıkmasına gururla yaklaştık. Ancak T10X’in en düşük modeli Almanya’da vergiler dahil 34.295 avrodan satılırken, kur farkına rağmen Türkiye’deki satış fiyatından 190 bin TL daha avantajlı. “V2 RWD Uzun Menzil” modelinde ise bu avantaj 350 bin TL. “Türkiye’yi kıskanan” Almanya’da elektrikli araç satın alacak düşük/orta gelirli hanelere teşvik paketi var ve TOGG %19 KDV’ye tabi iken, Türkiye’de %25-75 arasında ÖTV ve eklenen KDV ile %110 oluyor.

BAE’den Beklenen 50.7 Milyar Dolar, Artan Kamu Borçları, İmalat Sanayii ve Tarım Üretiminde S.O.S.

Temmuz 2023 sonlarına doğru AA tarafından, Türkiye-BAE arasında bizzat Erdoğan ile BAE Devlet Başkanı el-Nahyan arasında 50.7 milyar dolarlık 13 ayrı belge imzalandığı bildirilmişti. Enerji, altyapı, lojistik, e-ticaret, finans, sağlık, turizm, emlak, inşaat, savunma sanayii, yapay zeka ve ileri teknoloji alanlarında olduğu söylenen bu işbirliği anlaşılan o ki kağıt üzerinde kaldı. Ya da mahalli seçimler öncesi vatandaşın “gazının alınması” içindi.

Şimşek yönetimindeki ekonomi yönetimi adeta ücretli ve özellikle emeklilerin satın alma gücünü hesaba katmadan sözde “ekonomide yeni yapılanmaları” sahneye koysa da, kamu borçları hala artıyor. Faiz ödemeleri müthiş bir yük. İlk 9 ayda geçen yıla göre %82 artışla 1.7 trilyon TL’ye yaklaşan faiz giderinin yıl sonunda bütçe harcamalarının %16’sını aşacağı ileri sürülüyor. Yani her 100 TL’lik vergi gelirinin 21.4 TL’si faiz ödemesine gidiyormuş.

Hükümetin tüm bakanları “Sayın Cumhurbaşkanımızın sayesinde…” diye başladıkları konuşmalarında Türkiye’yi arşa çıkartmış gibi övünmekteler. CHP Genel Başkan Yardımcılarından Ekonomist Prof. Dr. Yalçın Karatepe resmi verilere dayanarak bu bakanlarla çelişiyor. Verdiği bilgilere göre imalat sanayi katma değeri yıl içinde %31,2’den %30,8’e gerilemiş. En büyük düşüş de %61,8’den %51,4’e gerileyen madencilik sektöründe. Ülke ekonomisinin geneli için ise katma değer oranı 2,5 puan düşmüş.

Tarımsal üretimde ithal bağımlılığı %14,5’ten 22’ye sıçramış. Bu bağımlılığın özellikle tarım ilaçları, tohum ve gübreden kaynaklandığını ileri sürüyor.

‘Vergi Affı Geliyor’ Kulisi

10 Ekim 2025’te Ankara’da gerçekleşen Genç Girişim ve Yönetişim Derneği’nin (GGYD) 77. İş’te Fırsat Toplantısında Vergi Uzmanı Dr. Ozan Bingöl “Vergilerdeki Güncel Gelişmeler” başlıklı konuşmasında “Vergiyi hukuktan bağımsız olarak göremeyiz. Hiçbir ekonomi politikası hukuktan ya da yargıdan bağımsız düşünülemez. Hepsi birbirine zincirleme biçimde bağlıdır!” dedi. Ancak Ak Parti iktidarı boyunca 2002’den itibaren 11 vergi affı geldiğini, bugün de piyasaların vergi affı beklentisi içerisinde olduğunu söyledi.

22 Ekim 2025’te bu kez de CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşcıer, iktidarın 2026’da şirketlere 768 milyar TL’lik vergi affı getireceğini, bunun yaklaşık olarak 4 milyon emeklinin bir yıllık maaş  toplamına denk geldiğini ifade etti. Şirketlere sunulan bu 768 milyar TL’lik “hediye”, “12,3 milyon emeklinin maaşını asgari ücret seviyesine yükseltecek kadarmış.

Son günlerde Deva Partisi Genel Başkanı Babacan’ın Ak Parti tarafından ekonominin başına geçmesi için teklif yapıldığı ileri sürüldü. Babacan da sadece ekonomiyi değil, “Adalet Bakanlığı”nı da istemiş. Öte yandan Babacan bu teklifin yapılmadığını söyledi. Söyledi ama “Adalet, mülkün temelidir!” sözünden hareketle, “Adalet olmayan yerde ekonomi toparlanamaz!” demekten de geri kalmadı.

Sonuç

2026 bütçe çalışmalarının TBMM’de başladığı bu günlerde dar gelirlileri daha da üzecek yeni vergi düzenlemelerinin yeni bir “torba yasa”yla getirileceği konuşuluyor.

Ücretlilerin ve emeklilerinin büyük bir kısmının yoksulluk sınırının altına itilirken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Kişi başına milli geliri 17 bin dolara çıkardık!” sözüne kaç kişi inanıyordur. Sıkça anket yaptığı bilinen Ak Parti bu konuda da bir anket yapabilir mi sizce?

Muhtemeldir ki yeni bütçe de büyük bir açık öngörülmektedir. Böylece dar gelirliler gene  enflasyona ezdirilecek, ama vergi yüzsüzleri gene affedilecek! İsminde “Adalet” olan bir siyasi parti iktidarı bu adaletsizliği nasıl yapabilir? Bu şirketlerden vergiyi nasıl alamaz da vatandaşını Yunanistan’a kıyma almaya gönderir?

Bir de iktidara yakın vakıflara destek verdikleri için vergiden muaf büyük şirketler var. Hadi Ak Parti bu adaletsizliği alışkanlık haline getirdi. Ya Cumhur İttifakı’nın diğeri ortağı ne yapıyor? “Milleti yaşat ki, devlet yaşasın!” diyen bilge Şeyh Edebali de mi unutuldu?

NOT: ABD’den bir okurum, ille de her yazının sonunda “teklif” bekliyor. Bazı teklifler madde madde sıralanmasa da, metinden anlaşılır!

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER